English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Enacted

Enacted translate Turkish

129 parallel translation
Be it enacted by the Senate and the House of Representatives - - That there be appropriated as a loan a sum sufficient - - To create a national boys'camp to be paid back -
Çocuklara bir izci kampı yapılması için daha sonra çocuklar tarafından Maliye Bakanlığına geri ödenmek üzere gerekli miktarda paranın tahsisiyle ilgili yasa tasarısını...
You'll read about them in your newspaper... and see them enacted here in waxen tableaux.
Gazetenizde bunlarla ilgili bir şeyler okuyacaksınız... ve bu mumyalanmış sahnelerde yasalaştırıldığını göreceksiniz.
When the police arrived, he insisted on his innocence, thus confusing poor Millicent to such an extent that she re-enacted the crime with her father as the victim.
Polis geldiğinde, ısrarla masum olduğunu söyledi, böylece zavallı Millicent'in kafasını öylesine karıştırdı ki kurban olarak babasıyla birlikte cinayeti yeniden oynadı.
For here, in this tiny village, beneath the rock-bound coast of Maine... the eternal drama of America is being enacted before your very eyes.
Burada, bu küçük kasabada, Maine'in kayalarla çevrili kıyısında Amerika'nın ölümsüz draması gözünüzün tam önünde hayat buluyor.
According to special verdict enacted in our province,
Kanunlarımıza göre özellikle beyan etmeliyimki.
They were re-enacted, alright.
Olayları canlandırıp süsleyip püslediği doğru.
MILITARY FAMILY SURVIVOR BENEFITS LAW ENACTED
ASKER AİLESİ YAKINLARI YASASI
the nation's first draft mandate was enacted by the Cabinet.
Ülkenin ilk asker alımı kabine tarafından kabul edilmişti.
I now pronounce this law enacted.
Bu yasayı yürürlüğe sokuyorum.
So welcome to the real events enacted by men and women of the American frontier.
Bize gerçek tarihi yansıtan bu eser... ... cesaretleri, güçleri ve her şeyden önemlisi inançlarıyla...
The Civil Service, Minister, exists to implement legislation enacted by Parliament.
Kamu hizmetleri Bakanım, Parlamentonun geçirdiği yasaları uygulamak için vardır.
Get legislation enacted.
Kanunları çıkartın.
Here is one of the three men whom we have named as possible actors in this drama, and he meets a violent end during the very hours we know that drama is enacted.
Bu acı olayda adını zikrettiğimiz muhtemel üç aktörden biriydi. Ve hayatı bir şiddet olayı ile sona erdi. Bu andan itibaren de durum, bir adli bir vaka haline döndü.
Mr Roosevelt enacted the Emergency Banking Act, and he refused to consider nationalisation.
Olağünüstü Hal Bankacılık Yasasını çıkarmış ve kamulaştırma önerilerini dikkate bile almamıştır.
Groups of unemployed workers, who have grown in number due to the tax reforms enacted by the former Prime Minister, are rioting all across the country.
Sayıları gittikçe artan işsiz işçi grupları, eski Başbakan'ın... çıkarmış olduğu vergi reformuna karşı ülkenin her yerinde ayaklanıyorlar.
"Enacted within the state's boundaries... and must not unduly burden interstate commerce."
Devletin sınırları içinde yürürlükte olmalı ve eyaletler arası ticarette aşırılık olmamalıdır.
General Fleming, these laws are enacted as they are written And neither you nor the Pentagon have senators sufficient to prevent it.
General Fleming, bu kanunlar yazıldığı gibi yürürlüğe girecektir ve ne senin ne de Pentagon'un engelleyecek güçte senatörünüz var.
Someone who wants to harm the writer... read the book and enacted the killing described to incriminate her.
Birileri cinayeti bu yazarın işlediğini düşünmenizi istiyor.
Yes, and I'm pleased to report that our special anti-terrorist program which was enacted under my supervision was an extraordinary success.
Evet, ve benim danışmanlığımla yürürlüğe giren... yeni güvenlik birimimizin çok başarılı olduğunu... sevinerek bildiririm.
Copyright laws were enacted to stop exactly what Sander are doing.
Telif hakları yasaları tam olarak Sander'ın yaptığına karşıdır.
We enacted how each saint would make love in bed.
Azizlerin yatakta nasıI sevişeceğini canlandırdık.
So to prove his innocence, Raja re-enacted this scene last night
Raja masumiyetini kanıtlamak içinm geçen gece böyle bir sahne yaptı
ln conjunction with Mein Kampf, the principles of the Blood Religion began to form the basis of Nazi policy. Forced sterilization laws were enacted.
Mein Kampf'la birlikte Kan Dini'nin prensipleri Nazi politikasının temelleri olmuştu.
The advertising quack Who wearies with tales of countless cures His teeth, I've enacted
Hastalıklara şifa bulduğu hikayeleri anlatıp duran o gürültücü şarlatanın emrettim ki, bütün dişleri acemi dişçiler tarafından yerlerinden sökülsün.
You have enacted this farce only for money!
Para için bu oyunu oynadın!
In the weeks following the annexation of Austria Nazi authorities had enacted all the anti-Jewish laws it had taken Hitler five years to put into place in Germany.
Avusturya'nın ilhakından sonraki haftalarda Nazi yetkililer. Hitler'in Almanya'da beş yılda yürürlüğe sokabildiği Yahudi karşıtı yasaları uygulamaya başlamıştı.
If you enter the wrong combination, a fail-safe is enacted.
Eğer yanlış kombinasyonu girersen, koruma modu devreye girer.
Colonel Sokalov enacted the Extreme Measures Protocol.
Albay Sokalov Sıradışı Durumlar Protokolü'nü uygulamış.
According to the computer, the protocol was enacted yesterday.
Bilgisayara göre, protokol dün devreye girmiş.
If the protocol was enacted yesterday, where has the outgoing wormhole been drawing its power from since then?
Eğer protokol dün uygulanmışsa, bu giden solucan deliği o zamandan beri gücünü nereden alıyor?
Then the base commander enacted the EM Protocol to stop it.
O zaman üs kumandanı EM protokolünü devreye sokup onu durdurmaya çalıştı.
The laws enacted at Nuremberg, and we should drink a toast to Dr. Stuckart for devising them.
Nürnberg'de çıkarılan yasalar için onları ortaya koyan Dr. Stuckart'a kadeh kaldırmalıyız.
And going back to 1987 I had become active as far as writing articles for papers to have fire safe cigarette legislation enacted.
1987ye geri dönecek olursak, yanmayan sigara yasasının çıkması için aktif olarak gazetelere makaleler yazıyordum
It's customs enacted property, sir.
- Bunlar gümrüğün malı efendim.
I presume the reason is the United States doesn't want to take such an open blatant stand in violation of fundamental principles of international law, particularly because of the circumstances underwhich they were enacted.
Bunun nedeni, öyle sanıyorum ki, ABD temel uluslarası yasaları açıkça çiğneyen bir görüntü vermek istemiyor. Özellikle de yasaları kendi yaptığı bu koşullar altında
There was a whole episode of Casualty enacted in my front room.
Oturma odamda canlandırılan bir kazazede oyunu vardı.
It is enacted in the laws of Venice, if it be proved against an alien that by direct or indirect attempts he seek the life of any citizen, the party'gainst which he does contrive shall seize one half of his goods.
Venedik yasasında açıkça belirtilmiştir ki eğer bir yabancı, isteyerek veya istemeyerek bir Venedik vatandaşının canına kastederse bu eylemi gerçekleştirdiği kişi onun mallarının yarısını alır.
This reform legitimizes Menem, who has enacted more than 300 decree-laws, ten times more than in Argentina's whole history.
Bu reform, Arjantin'in tüm tarihindeki KHK'ları 10 kat geçerek 300'den fazla kanun hükmünde kararname çıkaran Menem'i temize çıkarır.
You'll read about them in your newspaper... and see them enacted here in waxen tableaux.
Gazetenizde bunlarla ilgili bir şeyler okuyacaksınız... ve bu mumyalanmış sahnelerde yasalaştırıldığını göreceksiniz
If authority is enacted too directly, it is, paradoxically, experienced as a sign of impotence.
Eğer otorite çok doğrudan sahnelenirse paradoksal olarak bir güçsüzlük işareti olarak deneyimlenir.
True utopia for me is not a matter of the future, it's something to be immediately enacted, when there is no other way.
Benim için asıl ütopya gelecek meselesi değildir. Başka yol kalmadığında acilen sahnelenecek bir şeydir.
" Transport protocol enacted.
" Nakliye Protokolü başladı.
By not putting it beyond your own mind's quality, Mr Swearengen... to have enacted the incident in the thoroughfare... which then drew the Sheriff away.
Kasabanın ana caddesinde yaşanan olayı meşru gösterip... ardından Şerif'i uzaklaştırdığını... düşünürsek, bal gibi iddia edebilirim.
When the Senate next meets, there are a couple of legislative items I wish to see enacted immediately.
Senato bir daha toplandığında derhal yasalaşmasını istediğim birkaç kanun maddesi var.
What matters to God is that his laws are enacted, his justice delivered.
Tanrı'nın ilgilendiği onun kurallarının kanunlaşması adaletinin uygulanması.
I only ask because of the strict zero-tolerance policy you've enacted.
Senin kanunlaştırdığın toleranssız katı kurallara dayanarak soruyorum.
A scene of drudgery is dissolved into the fertility miracle that's being enacted beneath a high-wattage sun.
Yaşamındaki güçlükler, katı bir gerçeklikle bakmaktan uzaklaştırıp her şeyi kuşatan gözalıcı bir güneşe yöneltiyor.
mark my words, lawrence, if these teetotalers get their way, - prohibition will be enacted.
Sözlerimi iyi dinle, Lawrence eğer şu alkol karşıtları istediklerini alırlarsa kanun uygulanacak.
If women get the vote, prohibition will be enacted and this family will be ruined.
Eğer kadınlar oy hakkı alırsa yasak yürürlüğe girecek ve bu aile mahvolacak.
Other departments have enacted countermeasures as well.
Diğer üreticiler de gerekli önlemleri aldılar elbette.
Dumbledore, may I remind you that under the terms of Educational Decree Number 23, as enacted by the minister...
Dumbledore, hatırlatabilir miyim? Bakan tarafından çıkarılan 23 Sayılı Eğitim Kararnamesi uyarınca...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]