English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Encompasses

Encompasses translate Turkish

44 parallel translation
She encompasses everything is good and bad, with flair.
O iyi ve de kötü her şeyi içgüdüsel olarak kendisinde cismanileşltirir.
He invented the day cycle, because it encompasses variety within itself.
Günlük döngüyü o buldu, çünkü zaman sürekli kendini tekrarlıyordu.
You can't say that marriage encompasses the universe or that you represent all types of men.
Evliliğin tüm evren olduğunu ve senin de bütün erkekleri temsil ettiğini söyleyemezsin.
The age of predators still encompasses the world of the Maasai.
Masailerin dünyasına hâlâ yırtıcıların çağı hakim.
Every world religion encompasses the idea of life after death.
Bütün büyük dinlerde ölümden sonra yaşam olduğu görüşü vardır.
Imagine that the circle encompasses your whole existence.
Dairenin tüm varlığını kuşattığını düşün.
Revelation encompasses Reason and Reason encompasses Revelation
Vahiy aklı tamamlar, akıl da vahyi.
This city's French Quarter encompasses about 70 blocks.
Bu şehrin dörtte biri yaklaşık 70 bloğu kuşatır.
I say each star encompasses a city, and the Ground Shaker rules one of these cities- - a fellow Protector.
Her yıldızın bir şehri kapsadığını ve Yer Sarsanın bunlardan birini yönettiğini söyleyebilirim. Bir Koruyucu gibi.
So, modern medicine and all it encompasses, artificial hearts, laser surgery, gene therapy, to name a few, all of that arrayed against a pile of magic dirt, and you tell me I'll lose.
Yani modern tıp yapay kalpler, lazer ameliyatları, gen terapileri ve benzerleri bu büyü toprağına karşı sıraya girmiş durumda ve bana siz bana kaybedeceğimi söylüyorsunuz.
Dreams fill my heart and mind as I think about you til dawn That cute smile on your face encompasses both sadness and joy
Ben sabaha kadar seni düşünüyorum olarak Düşler benim kalp ve zihin doldurmak zaten kalbimi kilitledi yüzünüzde Bu sevimli gülümseme hem de kapsar üzüntü ve sevinç
That cute smile on your face encompasses both sadness and joy... "
Ben seni düşünüyorum olarak şafak til yüzünüzde Bu sevimli gülümseme üzüntü ve sevinç hem de kapsar... "
It encompasses everything and nothing.
Ne her şeyi ne de hiçbir şeyi kapsar.
Yes, the very same life which encompasses love and desire.
Evet, aynı hayattı. Aynı aşklarla çevrili, aynı hasretlerle...
It encompasses each and every one of us :
Bu laf tek tek hepimizi kapsıyor.
I'm guessing it manifests some energy field that encompasses the entire ship, allowing the traveller to literally fly though time.
Tahminimce bütün gemiyi kapsayan bir enerji alanı oluşturuyor ve temel olarak yolcuya zamanda uçma izni veriyor.
How long before it encompasses the planet?
Gezegeni kuşatması ne kadar sürer?
See, the phone charger represents a line that encompasses a general rule.
Şarj aleti, genel kuralları çevreleyen bir çizgi halinde olurdu. Biz buna tüm veri göstergelerinin ortalaması diyoruz.
It encompasses everything from the biochemistry of life to why we don't fall through the floor.
Yaşamın biyokimyasından, zemine neden yapışmadığımıza kadar her şeyi kapsar.
His throne encompasses heaven and earth and He will alleviate their suffering.
O'nun kürsüsü,... bütün gökleri ve yeri kaplayıp-kuşatmıştır. Onların korunması O'na güç gelmez.
This encompasses all available data.
Bu tabloda bütün veriler bulunuyor.
Physics encompasses the entire universe, from quantum particles to supernovas, from spinning electrons to spinning galaxies.
Fizik bütün evreni kapsar. Kuantum parçacıklarından, süpernovalara. Dönen elektronlardan, dönen galaksilere.
- What's that? How would you say my bass playing encompasses my personality and my outlook on life, generally, in the modern 21 st century already?
Modern 21. yüzyılda bas gitar çalışımın, karakterimi ve hayata karşı olan genel duruşumu yansıtması hakkında neler söylemek istersin?
This thank-you which encompasses my entire life includes you, of course friends of yesterday and today and you too, friend of the last minute who knew not what you were doing.
Tüm hayatımı kapsayan bu teşekkür pek tabii şu anki ve eski arkadaşlarımı ve ne yaptıklarını bilmeyen o son dakika dostlarımı da kapsıyor.
But witchcraft is an extremely heterogeneous subject which encompasses the dark arts, like evil spells, sacrifices.
Karanlık sanatları da kapsar. - Hani şeytani büyüler, kurbanlar gibi...
We don't know what all that encompasses.
Kapsadığı her şeyi bilmiyoruz.
And grows, and grows... By encompasses everything.
Her şeyi boka batırmak için büyüyor da büyüyor.
I think it might be asexual? Or like associates? I think it basically encompasses all of New York City at this point.
Cinsellik de olabilir.. yani bi sürü şey olabilir bu şehirde
The remaining 93 % of the marine park encompasses a variety of habitats, each one remarkable in its own way.
Deniz parkının geriye kalan % 93'ü her biri kendince fevkalâde olan doğal yaşam çeşitliliğini barındırır.
Translated and written in the mid-16th century, this book encompasses a range of subjects, including Mayan creation myths.
16. yy'da yazıIan bu kitap, Maya yaratıIış efsaneleri dahil birçok konuyu kapsamaktadır. Popul Vuh hiçlik ile başlar.
Our stewardship encompasses all mankind.
İdaremiz tüm insanlığı kapsar.
and there's no apology in the world that encompasses all the reasons that I'm wrong for you.
Ve dünyada senin için yanlış bir seçim olduğumu gösteren tüm nedenleri haksız çıkaracak bir özür yok.
It's a dish that encompasses friendship, love, reconciliation and forgiveness.
Bu, arkadaşlığı, aşkı, barışı ve affediciliği kapsayan bir yemek.
The world of physics encompasses the microscopic, the submicroscopic, the very distant, the world of unseen things.
Fizik dünyası, ancak mikroskopla görülebilen hatta mikroskopla bile görülemeyen parçaları kapsar. Bizden çok uzak, görülemeyen şeylerin dünyasıdır bu.
It's the brilliant thing about art. It encompasses everything.
Sanatın en muhteşem özelliği her şeyi kapsamasıdır.
The great thing about Gotham is it encompasses so many different worlds.
Gotham'ın en iyi özelliklerinden biri iki farklı dünyayı kapsıyor olmasıdır.
When you talk about love, it encompasses everything.
Aşktan bahsettiğimizde, o herşeyi kuşatandır.
love encompasses everything, doesn't it?
Aşk her yeri kuşatandır. Değil mi?
Chi is an energy that encompasses us all.
Chi hepimizi saran bir enerjidir.
... New York City encompasses more than 300 square miles...
New York'un 500 kilometre karelik bölümünün etrafı kuşatılmış durumda...
The blackout zone encompasses the same amount of area in all four cities.
4 Şehirde de karartmanın gerçekleştiği alan aynı boyutta.
Baron Vladimir Harkonnen, who encompasses his doom!
Kaderini kuşatan Baron Vladimir Harkonnen!
It encompasses everything I love...
Sevdiğim her şeyi içinde barındırır... yüksek maaşlar, istatistiksel analizler, ve o küçük vurucu kaskları...
Well, orange encompasses both red and yellow, so...
Kırmızının Turuncudan üstün olması gerekmiyor mu?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]