English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Endeavor

Endeavor translate Turkish

498 parallel translation
With loyalty will I endeavor to aid the physician in his work and devote myself to the welfare of those committed to my care.
Hekime işinde yardım etmeye sadakatle çabalayacağım kendimi bakımım altına girmiş olanların sağlığına adayacağım.
We shall endeavor to prove that this man, Albert Lussan, did, in a fit of insane jealously, murder Colonel Paul Hassel.
Albert Lussan'ın kıskançlık neticesinde Albay Paul Hassel'i öldürdüğünü düşünüyoruz.
Now that you are free once more and going into the world again... see that you endeavor to lead honest, sober, God-fearing lives.
Bir kez daha, hayata atılmak için özgürsünüz dürüstlük için çaba göstermeye, kendinize hakim olmaya, Tanrı korkusu ile yaşamaya.
- Why, Zeffie Kornhauser! - Now that you've had your attack for the day, let's endeavor to recapture our good humor and remember our breeding. - Baloney.
- Günün saldırısını gerçekleştirdiğine göre... keyfimizi bulmaya ve terbiyemizi takınmaya çalışalım.
I shall endeavor not to do so until the right time.
Zamanı gelene kadar bunu yapmamaya çalışacağım.
After all, crime is only a left-handed form of human endeavor.
Nihayetinde, suç sadece İnsanın "çalışıp çabalamasının" solak versiyonu.
I'll endeavor to bear it in mind.
aklımı çelmeye çalışacaksınız.
One can't acquire overnight what others have learned... by years of endeavor.
Başkalarının yıllarca çabalayarak öğrendiğini... herhangi biri bir gece de öğrenemez.
Now... why is it that when a man goes to great effort and expense to get drunk, his friends, instead of respecting this endeavor, do everything they can to sober him up?
Neden bir erkek sarhoş olmak için çok güç ve para harcadığında, arkadaşları ona saygı göstermez ve onu ayıltmak için her şeyi yapar. - Neden?
But my tribes and I can't support you in this crazy endeavor.
Ama ben ve kabilelerim bu çılgın uğraşında seni destekleyemeyiz.
I wish to say... you have been of great help to me in this endeavor.
Şunu söylemek isterim ki bu konuda bana büyük yardımların oldu.
You'll find that these people lack the capacity for sustained endeavor.
Bu insanlardaki sürdürülebirlik kapasite eksikliğini farkedeceksinizdir
MAN ON RADIO : _ lmíghty God, our sons. príde of our natíon thís day have set upon a míghty endeavor.
Yüce Tanrım, ulusumuzun gururu evlatlarımız! Bugün, olağanüstü bir çabanın sonucunda geldi.
You must endeavor to maintain good health, bear these bitter trials, and await the rebuilding of our fatherland.
Sağlıklı olmak, bu acı imtihandan çıkıp vatan topraklarının yeniden inşası için gayret göstermelisiniz.
And there's no place for it in the endeavor of science.
Ve bilimde buna yer yoktur.
Alas, as I think of it, I see so clearly... that I cannot come with Your Grace, that my endeavor is... not to think of it at all.
Maalesef bunu düşündükçe... Majesteleriyle hemfikir olamayacağımı öyle açık görüyorum ki... düşünmemeyi yeğliyorum.
May your great endeavor succeed.
Umarım başarılı olursunuz.
And what field of endeavor are you engaged in?
Siz ne tür bir işle meşgulsünüz?
" I shall endeavor to carry out the duties
" Benden önceki geleneklere bağlı kalarak...
As an artistic endeavor, several actors are off to Germany.
Sanatsal bir çaba uğruna pek çok oyuncu Almanya'ya gitti.
MY LORD, AND MY OTHER LORD THE PROSECUTION WILL ENDEAVOR TO SHOW, MY LORD, THAT MY LORD...
Lordum ve diğer lordum savcılık makamı gösterecek ki lordum lordumun...
Compared to war... all other forms of human endeavor shrink to insignificance.
Savaş sırasında insanlığın diğer özelliklerinin bir anlamı kalmıyor.
Your Excellency knows that I endeavor to do my utmost to please him.
Ekselansları biliyor ki kendilerini memnun etmek için elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum.
For a holy endeavor is now to begin
Kutsal çaba artık başlıyor
My first priority, my first endeavor, my first proud duty.
İlk önceliğim, ilk uğraşım, gurur duyduğum ilk vazifem.
I think it's a very beautiful endeavor.
Βence bu çοk güzel bir çaba.
The two were... Four and a half minutes later, the Endeavor crosses the finish line, and King captures the true spirit of her defeat. ANNOUNCER 2 :
Bu iki zanlı... 2.
I wish you luck in whatever you endeavor.
Sana uğraşlarında başarılar dilerim.
When we finished, he shook our hands and said "Endeavor to persevere."
Bitirdigimizde, elimizi sikti ve dedi ki "Dayanmak için çaba sarf edin."
And the newspaper said "Indians Vow to Endeavor to Persevere."
Gazetede söyle yaziyordu "Kizilderililer dayanmak için söz verdiler."
"Endeavor to persevere."
"Dayanmak için çaba sarf etmek."
It sometimes feels that we do harm to ourselves by taking part in this endeavor.
Bazen sanıyorum ki bu işe ortak olarak kendimize de zarar veriyoruz.
I will endeavor to walk a righteous path of chivalry.
Şövalyeliğin doğru yolunda yürümek için çaba göstereceğim.
Well, While you're making yourself familiar with the dead woman's friends, I shall endeavor to...
- Şey sen ölü kadınların arkadaşlarıyla ilgilenirken ben de adı geçen Robert Lees'in gözüne girmeye çalışayım.
But in the suppression of disquieting facts the sense that science should be kept for a small elite the distaste for experiment, the embrace of mysticism the easy acceptance of slave societies their influence has significantly set back the human endeavor.
Fakat belirgin gerçekleri göz ardı etmek,... elitist bir bilim anlayışı ile deneysellik yerine miztisizmi kucaklamak,... köle düzenini kolayca kabullenmek ; ... bütün bunlar insanlığın gelişimini sekteye uğrattı.
"And such," says the old author, "is the whole truth of the matter. We must endeavor to speak to the best of our ability... but we must speak according to our ability."
"Çünkü asıl olan şudur ki yeteneklerimizin en iyisi... ölçüsünde konuşmalı ama yeteneklerimize göre... konuşmalıyız." der.
Not to mention that a federal agent can be terribly valuable... with what he knows of any criminal endeavor.
Bir federal ajanın herhangi bir suç girişimi hakkında... bildiklerinin ne kadar değerli olduğu da cabası.
So we're dealing with a disinterested endeavor.
Yani bu boşuna bir çaba.
J.J., I shall endeavor to get you the win.
J. J., Sana yarışı kazandıracağım.
An endeavor like this seems to me to be the very definition of community.
Böylesi bir girişim bizi daha da yakınlaştırır.
An unappreciated field of endeavor, sir.
Pek takdir edilen bir bölüm değildir komutanım.
Tomorrow we endeavor to learn if these events are connected with the even graver mystery that afflicts your abbey.
Yarın bu olayların manastırınıza musallat olan daha beter esrarla ilgisi olup olmadığını öğrenmeye çalışacağız.
Aiding every good endeavor
Her yardım dileyişte iyi niyetle
Aiding every good endeavor
Her yardım dileyişte İyi niyetle
I shall endeavor to function adequately.
Layıkıyla işimi yapmaya çaba göstereceğim.
History of human endeavor is flushed down the toilet.
BOM! bütün dünya birdenbire yok olur!
Well, that was quite a yarn you were spinning back there, old man - - the fires of artistic endeavor?
Orada ayak üstü epey masal uydurdun. Sanatsal çabalarla ilgili masallar? Neredeyse yüzüm kızarıyordu.
If Mr. Stern is truly going to endeavor to prove...
Eğer Bay Stern gerçekten de...
The subject of today's debate is... that this house agrees with Bertrand Russell... that intellectual pursuits... are the highest form of human endeavor.
Bugün ki münazaranın konusu buradaki kişilerin, Bertrand Russell'ın "insan çabasının en üst noktasının entelektüel kovuşturma" olduğuna katılıp katılmadıkları olacak.
Highest form of... human endeavor.
İnsan çabasının en üst noktası olduğunu ileri süreceğim.
My colleagues have quoted... many poets and philosophers to support our case... that intellectual pursuits are the highest form... of human endeavor... but most contemporary artists... seem more interested in bodily functions.
Arkadaşlarım, insan çabasının en üst noktasının entelektüel kovuşturma olduğu hakkında filozoflardan alıntılar yaptılar. Fakat çağdaş sanatçıların çoğu bedensel fonksiyonlar üzerine yoğunlaşmıştır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]