English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Endures

Endures translate Turkish

142 parallel translation
Can none of my citizens follow the example of their governor... who endures the utmost agony without a murmur?
Istırapların en acısını çekerken söylenmeyen valilerini örnek alabilecek bir yurttaşım var mıdır ki?
my love endures.
aşkım katlanır.
Nothing endures on Earth, Paris, neither sorrow nor happiness...
Dünyada hiçbir sey sürekli degildir, Paris.
"I will show him what a man can do and what a man endures," he thought.
"Bir erkeğin neler yapabileceğini ve ne kadar dayanıklı olduğunu göstereceğim ona." diye düşündü.
Of that suppleness you once commanded in your youth of that strange simplicity which once attracted men to you neither endures nor shall you recapture them.
Gençliğinde sahip olduğun erkekleri sana çeken o zarif basitliğin sende kalmayacak ve geri de alamayacaksın.
Do not labor for the food that perishes but for that which endures.
Geçici, çürüyen yiyecek için değil, sonsuz yaşam boyunca kalan
The Cardinal endures terrible suffering with admirable perseverance.
Kardinal takdire değer bir azimle korkunç acılara dayandı.
The Shogunate endures and thus, the Yagyu endure...
Shogun varoldukça Yagyu varolacak.
The Yagyu endures and thus, so too does the Shogunate...
Yagyu varoldukça Shogun varolacak.
Love bears all things, believes all things, hopes all things, endures all things.
Sevgi herşeyin üstesinden gelir, inandığınız her şeyi..., bütün umutlarınızı ve sabrınızı güçlendirir.
" While life endures... you should not ever be inconstant to your lady... who in death doth lie.
" Bütün hayatın süresince... ölüm sizi ayırana kadar asla... karına vefasızlık yapmamalısın.
It endures frost, wind and snow, and grows straight and tall and one day will bear fruit,
Dona, rüzgara ve kara karşı koyup, sürekli büyür. Ve bir gün meyve verecekler.
" hopes all things, endures all things.
" daima umut edilir, her şeye dayanılır.
I said this is an unbreakable glass that endures any impact.
Her türlü darbeye karşı dayanıklı kırılmaz cam dedim.
Drema IV endures the same geological stresses we have found in the other systems.
Drema IV'de, diğer sistemlerde saptadığımız... jeolojik baskıları yaşıyor.
Deign, princess, to remember thy slave who endures misery for love of thee.
Aşk acısı çeken kulunu hatırla, prenses.
That one endures. "
"o şey değişmez."
Ngorongoro crater is one of the few protected refuges... where the black rhino endures.
Ngorongoro krateri, siyah gergedanın varlığını sürdürdüğü birkaç korunaklı yerden biri.
♪ As long as life endures ♪
Ve kader hayat devam ettikçe var olacaktır.
And while this state of affairs endures, no soul can meet its God.
Ve bu durağanlık içerisinde, hiçbir ruh tanrısına varamıyor.
Only God endures.
Sadece Tanrı kalır.
One who intends to make such a dream reality inevitably endures terrible things.
Hayalleri büyük olanların yaptıkları küçük olanların yaptıklarına göre daha fazla tahammül gerektirir.
What is built endures.
Sadece inşa edilenler ayakta kalıyor.
The new Alliance would waver and crack... but in the end, it would hold... because what is built endures... and what is loved endures. And Babylon 5...
Yeni kurulan ittifak sendeleyecek, çatlayacak ama yine de yıkılmayacaktı çünkü inşa edilen şeyler kalıcıdır sevgi kalıcıdır ve Babil 5.
Babylon 5... endures.
Babil 5 kalıcıdır.
Heaven endures, and the Earth lasts a long time because they do not live for themselves.
Cennet katlanabilir... ve yer yüzü uzun bir süre sürebilir... çünkü kendileri için yaşamıyorlar.
The Earth endures.
Yeryüzü var olmaya devam ediyor.
Believes all things, hopes all things, endures all things.
Her şeye inanır, her şeyi umut eder her şeye katlanır.
" Love bears all things, believes all things... hopes all things, endures all things.
" Her şeye katlanan, her şeye inanan... hep umudu koruyan, her şeye dayanır.
Question her lf she endures she must be a tough one
İşkence edilecek Biraz düşünsün. Eğer dayanırsa, Fikrini değiştirmemiş demektir!
Blessed is the one who endures temptation... for when he has stood the test...
Günahlara direnen kişi kutsaldır. Sorgu karşısına çıktığında...
But there's still one place where the Commonwealth endures, and that's on this ship.
Fakat Cumhuriyetin sürdüğü bir yer hala var, ve o yerde bu gemi.
This troubling question endures as researchers continue to discover the extent to which human behavior is preordained by biologic and environmental influences.
Bilim adamları bu rahatsız edici sorunun yanında hangi biyolojik ve çevresel etkilerin insan davranışını önceden belirlediği konusunda araştırmalarını sürdürmektedir.
Rome endures.
Roma katlanıyor.
The universe endures, and God does too.
Evren katlandığı gibi Tanrı'da katlanır.
And his love endures forever.
Ve sevgisi, sonsuzadek devam eder.
Your bargain with Valdemar endures.
Valdemar'la olan anlaşman benim için de geçerli.
Love endures all, no reason, no rhyme.
Aşk her şeye dayanır, neden yok, kafiye yok.
I chose you... and appointed you to go and bear much fruit... the kind of fruit that endures.
Sizi ben seçtim ve size gidip daha çok meyve toplamanızı söyledim.. ... katlanılma meyvelerden.
Life is a form that endures
Yaşam, devam edebilen bir yapıdır.
He endures blistering winds and scorching desert!
Keskin rüzgarlari geçip, ucsuz çölleri asarak...
The Pyramid of Light endures because I will it, so great is my power.
Işık Piramiti gücünü benden alıyor.
Power endures.
Güçleri asla bitmeyecek.
Love endures day by day hour by hour... -... minute by minute. - Padre.
Sevgi, günler saatler ve dakikalar geçtikçe güçlenir.
He who endures, lasts.
Katlanan, dayanan o.
Blessed is the man who endures temptation, or when he has been approved, he will receive the crown of life.
Kışkırtmalara direnen kişi kutsanır. Çünkü yorulduğu zaman yaşam tacını alır.
Here, at the far eastern end of the range in China, one inhabitant endures the bitter winters out in the open.
Burada dağ sırasının doğu ucunda... Çin'in en ünlü sakinlerinden biri bu sert kışları, açık havada geçirir.
He takes the blazing sun in his bare hands and endures the heat! He's a man's man who is sustained by strength of will!
Şu cayır cayır yanan güneşi elimle tutup, yoğun sıcaklığa dayanacak kaderimi kendim belirleyeceğim.
Just the travails that plague every poor widow who endures a life of penury and want, who's friendless and alone, whose bed is cold and unwelcoming, whose very existence is as devoid of love as a desert is of orchards and peach trees...
Bunlar her zavallı dulun başına bela olan meşakkatler. Yoksul ve noksan bir hayata katlanmak. arkadaşsız ve yalnız olup, soğuk ve tatsız bir yatağa girilen, aşktan tamamen yoksun bir yaşam, ağaçlarından yoksun bir çöl...
It begins fleetingly, but it deepens and endures.
Yüzeysel başlar, derinleşir ve dayanır.
" It Endures All Things.
" Her şeye dayanır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]