English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Enduring

Enduring translate Turkish

335 parallel translation
Then... do you want to try remaining at his side... and live your life together while enduring and handling what may come your way?
O halde şu an olduğu gibi onunla kalıp birbirinize katlanıp, anlaşmaya çalışmaya dayanabilecek misin?
I have to concentrate on enduring my pain.
Acı çeksem de dayanırım.
Why are you teasing me like this? You expect me to keep enduring this torture?
Beni kışkırtıp sabrımı mı sınıyorsun?
Should I keep sitting here enduring this agonizing wait?
Oturup beklemeye devam edeyim mi etmeyeyim mi?
Well, for eight years I reclined there, on the Riviera, on my background... ... and I waited for the major artist to emerge... ... and say something of enduring importance.
Sekiz yıl Riviera'da içimdeki yazarın çıkmasını ve derin bir şey söylemesini bekleyerek sırt üstü yattım.
And last, but, oh, my friends, by no means least, the figure we all had come to love... the unfortunate, but enduring child of nature known as Huckleberry Finn.
Ve son olarak dostlarım, en basitinden her şekilde hepimizin sevgisini kazanmış bir figür. Huckleberry Finn olarak bilinen tabiatın talihsiz ama dayanıklı çocuğu.
It's enduring and it's everlasting.
Dayanıklı ve sonsuza kadar süren bir şeydir.
Enduring and inescapable.
Dayanıklı ve bırakmaz.
After all, you are his favorite, and I can think of no one who's ever questioned... the deep and enduring gratitude he's always shown to those who've served him well.
Hepsinden önemlisi sen onun favori generalisin. Ve onun kendisine iyi hizmet etmiş favori... generallerine şükranlarını bildirme yöntemini hatırlıyorum...
I've never heard of any man enduring the shame of publicly admitting that his wife was cheating on him.
Bir erkeğin açıkça karısının onu aldattığını kabullendiğini ve utancına dayandığını görmedim.
It's proven to be enduring.
Gerçek olduğu kanıtlandı.
Yes... but after to be haunted by remorse for the rest of my life, always seeing him wherever I go, enduring his silent reproaches.
Evet... Ama sonra... Hayatımın geri kalanında vicdan azabıyla kıvranacağım.
Just by enduring.
Sadece sabrederek.
It is our desire to initiate an era of peace for future generations by tolerating the intolerable and enduring the unendurable remembering our heavy responsibilities and the length of road yet to be covered and concentrating all our strengths on the construction of the future animated by deep morality and firm honesty.
Arzumuz, hoş görülmeyecek şeyleri hoş görerek dayanılmaza dayanarak ve sorumluluklarımızı ve kat edilmesi gereken yolun uzun olduğunu unutmayarak, tüm gücümüzü geleceğin inşasında kullanıp, derin bir ahlak ve dürüstlük duygusuyla gelecek kuşaklar için barışın egemen olduğu bir dönem başlatmaktır.
Everyone's enduring hardship.
Herkes zorluklara dayanıyor.
As well as I know that you do not enjoy enduring it.
Yine biliyorum ki, sen buna katlanamazsın.
Well, that might be the basis of an enduring friendship.
Bu, uzun sürecek bir arkadaşlığın başlangıcı olabilir.
You see the possibility of enduring, not so?
Ve katlanılır hale gelir.
We'll be forever based in the most enduring trait in man.
İnsanoğlunun en kalıcı huyu üstüne kurulmuş bir birliktelikte sonsuza dek birlikte olacağız.
The legend goes that they hated each other from childhood, when the Black Queen resigned herself to enduring her sister's evil pranks and maliciousness in silence and waited for the right moment to take her revenge.
Hikayeye göre çocukluktan beri birbirlerinden nefret ederlermiş, Kara Kraliçe, kardeşinin şeytanca şakalarından ve kötülüklerinden bıktığı zaman intikamını almak için doğru anı bekledi.
But there is, of course, an element of beauty in this, and I must say that this is surely, from ancient times, one of the most enduring appeals of battle.
Fakat tabiî burada bir tür güzellik de vardır. Söylemeliyim ki bu, savaşın kesinlikle en kalıcı cazibelerindendir ve antik zamanlardan kalmadır.
Can you imagine enduring centuries experiencing the same futility each day?
Her gün aynı işe yaramazlığı yaşayarak yüzyıllara tahammül etmek ne demektir, düşünebilir misin?
Isaac Newton's enduring fascination with light began when he was a child... in this very house.
Isaac Newton'ın ışığa duyduğu kalıcı hayranlık çocukluğunda başladı. Tam olarak bu evde.
The enduring legacy of the Ionians is the tools and techniques they developed which remain the basis of modern technology.
İyonlyalıların bu mühendislik mirası, teknik bilgisi günümüze kadar gelmiştir.
This solitary bumblebee is enduring the Ice Age, not knowing how or why it should happen to him.
Bu yalnız yabanarısı, başına nelerin niçin geldiğinden habersiz buzul devrinde hayatını devam ettiriyordu.
I am grateful for this... pledge of our enduring friendship.
Bunun için payidar dostluğumuzun nişanı için minnettarım.
The Italian's fiery blood, the north's enduring pluck.
İtalyanın ateşli kanını Kuzeylinin direncini.
The first few pages warn that these enduring creatures may lie dormant, but are never truly dead.
İlk birkaç sayfada bu yaratıkların uykuda olabilecekleri ama asla gerçekten ölmeyeceklerine dair uyarılar vardı.
But enduring you, private Hitler... is a lot harder!
Ama bu süre zarfında, Onbaşı Hitler... seninle uğraşmak, üzerine tuz biber ekti, anlıyor musun?
So in whose name are you enduring all this?
Peki tüm bunara nasıl katlanıyorsun?
With all my heart I pledge that this government will make every effort in it's power to bring about the true and enduring peace.
Tüm kalbimle bu hükümetin elinden geldiğince çabalayarak, gerçek ve sürekli bir barışı sağlamaya çalışacağına dair sizlere söz veriyorum.
Through the early days of September, England braces for invasion while enduring the Nazi terror bombing of London.
Eylül'ün ilk günlerinde, Nazi'ler Londra'yı bombalarken, İngiltere direnmeye devam ediyordu.
AII southern italy, with Sorrento and everything we saw... What are your most enduring images out of all we have seen?
Sorrento ile birlikte tüm Güney İtalya ve gördüğümüz herşey içinde... bunlardan başka en çok katlanabildiğin görüntü neydi?
" enduring many hardships :
" pek çok sıkıntıya dayanmıştı :
We have keep enduring it now or all the tolerance will have been a waste.
Artık sabırda sebat edeceğiz yoksa, bütün sabrımız boşa gidecek.
Well, I'm enduring.
Ben de sabrediyorum.
for the peace dome, as many call it today, has become the world's most powerful and enduring monument to the utter folly of war.
Bugün bir çok insanın dediği gibi, barış kubbesi, savaş aptallığına karşın dünyanın en kuvvetli ve dayanıklı anıtı.
Norman Rockwell's enduring portrait.
Norman Rockwell'in acıklı portresi.
Norman Rockwell's enduring portrait
Norman Rockwell'in acıklı portresi.
Faithfulness he talked of, madam. Your enduring faithfulness.
Sadakatten bahsetmişti, bayan.
Are we obliged enduring this?
Buna tahammül etmek zorunda mıyız?
Enduring physical suffering is a Klingon spiritual test.
Fiziksel ıstıraba dayanmak, ruhsal bir Klingon testidir.
Most enduring traditions of the season are best enjoyed in the warm embrace of kith and kin.
Bu tatilin en eski gelenekleri, aile ve akrabalarının sıcak..... kucaklaşmasıyla daha iyi hissedilir.
They have an enduring desire for knowledge and self-improvement.
Bilgi ve kendilerini geliştirmek için bitmek bilmez bir arzuları var.
Before we assume our respective roles in this enduring drama just let me say that when these frail shadows we inhabit now have quit the stage, we'll meet and raise a glass again together in Valhalla.
Bu süregelen dramda üzerimize düşen görevleri... yerine getirmeye başlamadan önce, şunları söylememe izin verin. İçinde yaşadığımız bu narin gölgeler... sahneden ayrıldığında... beraber buluşacağız... ve Valhalla'da... yeniden bir sınıf yetiştireceğiz.
Actually a complex tale about the enduring friendship of two women over a period of 18 years.
Aslında iki kadının on sekiz yıla yayılan kalıcı dostluğunu anlatan karmaşık bir film bu.
I'd like to express my appreciation for Saturday- - jellybean baskets, personalized noisemakers- - but the little touches are what made it enduring.
Cumartesi günkü partide takdirimi kazandın... jelibon sepetleri, kişiselleştirilmiş borazanlar- -... gerçi öttürmek için biraz sıkıca basmak gerekiyordu.
I'm enduring it.
Ben dayanıyorum.
Enduring the wind
Süren rüzgârda
Enduring wind
Süren rüzgârda
Enduring the wind and frost
Süren rüzgârda

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]