English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Enforced

Enforced translate Turkish

217 parallel translation
But today, world peace is enforced by our unit, the Guardians, for the United Nations, but I believe you may be unhappy with the status quo.
Ama günümüzde dünya barışını Birleşmiş Milletler Muhafızları koruyor. Bu durumun sizi mutsuz ettiğine inanıyorum.
- Yes, but it can't be enforced.
- Evet, ama zorla kabul ettiremezsiniz onu.
All these months of enforced leisure here in the country.
Taşrada bunca ay geçen zorunlu tatil.
I won't make money out of the enforced labor and misery of others.
Scarlett, başkalarını zorla çalıştırarak, onlara eziyet ederek zengin olamam.
Just a minute. You bootleggers are gonna learn the law is being enforced.
Siz içki kaçakçıları bu yasanın cezası olduğunu öğreneceksiniz.
And I will insist they be enforced throughout the command.
Emrim altındaki herkesin bunlara uymasını sağlayacağım.
I expect to have it enforced.
Buna uyulmasını beklerim.
Now, if these threads of mine impress Professor Pettigrew sufficiently, - our enforced diet is over.
Bu kıyafetlerim Profesör Pettigrew'u etkilerse zoraki diyetimiz biter.
I can see no reason why this contract should not be enforced.
Bu sözleşmenin uygulanmasına engel olabilecek bir şey görmedim.
Blackout and curfew restrictions will be rigidly enforced.
Karartma kurallarına ve sokağa çıkma yasağına uyulması mecburidir.
His glory not extenuated, wherein he was worthy, nor his offenses enforced, for which he suffered death.
Ne hak ettiği yerde şanı şerefi küçültülmüş ne de ölmesini gerektiren suçları büyütülmüştür.
Ever note, Lucilius, when love begins to sicken and decay, it useth an enforced ceremony.
Sevgi tükenip bezginliğe yüz tuttu mu zoraki nezaket gösterileri başlar.
There's 17,000 laws on the books to be enforced.
Uygulaman gereken 17.000 kanun var.
They've never enforced the laws against dueling before.
Onlar daha önce düelloya karşı yasaları zorlaştırmadı.
A rule you made many years ago and enforced many times.
O senin yıllar önce yaptığın ve bir çok kez güçlendirdiğin bir kural.
That big nose that someone broke at one time, the scars above the eyebrows all show that at one time he has enforced, or tried to enforce, his will upon others.
Birisinin önceden kırdığı o büyük burun, kaşlarının üstündeki yara izleri tamamıyla onu önceden güçlendirdiğini gösterir, bu onu diğerlerinden üstün yapar.
- Strictly enforced.
- Katı uygulanır.
Now, look, Mrs. Stoddard is taking an enforced vacation under doctor's orders.
Bakın, Bayan Stoddard doktorların emriyle zorunlu bir tatile çıkıyor.
" My dear Tiberius, a period of enforced rest due to a slight head wound
"Sevgili Tiberius'um, başımdan hafif yaralanıp da, zorunlu bir dinlenme dönemi geçirince..."
Apologies for my enforced absence.
Zorunlu yokluğum için özür dilerim.
Now, there will be a 9 : 30 curfew starting tonight, And it will be strictly enforced by the police department.
Bu akşamdan itibaren başlayan 9 : 30'da sokağa çıkma yasağı olacak ve emniyet müdürlüğünce taviz vermeden yürütülecektir.
Let's say, 40 kilometers an hour and strictly enforced.
Diyelim ki ışık hızı 40 km / st olsun ve bu hız aşılamasın.
The rule of disarming has been enforced in Wudang since Grand Teacher started the clan.
Kurucu Ustamız, Wutang Klanını kurduğundan beri... Yabancıların silahla girişini yasaklanmıştır Saçmalık!
Martial law has been enforced now for three hours... but it hasn't stemmed what is obviously- -
Sıkı yönetim uygulanmaya başlayalı üç saat geçti fakat hiçbir işe yaramadığı ortada...
"No Trespassing" was enforced by Milo Pressman, the junkman and his dog, Chopper.
O "Girmek Yasaktır" emrini dayatanlar, hurdacı Milo Pressman... ve köpeği Chopper'dı.
I'm sorry, sir, but it's a rule strictly enforced.
Özür dilerim, efendim, ama bu kurallar kesinlikle mecburidir.
Not a Pax Americana enforced on the world by American weapons of war.
- Hiç sanmam. - Hani anlaşmıştık.
Much of what is policy here, including our cherished Honour Code, has been established, not by me or your teachers, but by your fellow students, to be enforced by your own tribunal of prefects, as it has been for the last two centuries.
Uygulanan politika, Davranış Kodumuz dahil öğretmenlerimiz tarafından değil, kendi arkadaşlarınız tarafından kurulmuştur ve son iki yüzyıl boyunca olduğu gibi sınıf başkanları tarafından yürütülmektedir.
All Jews are enforced to live in the Jewish district.
Dikkat! Bütün yahudiler yahudi bölgesine yerleşmek zorundadır.
I didn't think they enforced this.
Uyguladıklarını sanmıyordum!
Yes, sir, but now these women want that law enforced.
Evet efendim ama benim söylediğim bu kadınlar, yasanın sınırlarını zorluyorlar.
These rules are strictly enforced.
Bu kurallar titizlikle uygulanır.
When it's enforced arbitrarily and undermines my authority, I resent it.
Ama keyfi olarak uygulanır ve benim yetkimi baltalarsa gücüme gider.
Because we have rules on this aircraft, and they're gonna be enforced.
Çünkü bu uçakta kurallarımız var, ve hepsi uygulanacak.
These rules will be enforced. If there's a hint of trouble... if any of you so much as passes gas in my direction, it offends my delicate nasal passages... your testicles will become my personal property.
Eğer bir bela sezersem... bana gaz verirseniz... taşaklarınız benim oyuncağım olur.
- It's just never been enforced.
Sadece hiç uygulanmamış.
Discipline must be enforced.
Disiplinli davranılmalıdır.
Khrushchev had re-enforced the Iron Curtain.
Khrushchev Demir Perde'yi yeniden örmüştü.
Conformity was enforced by police terror, and by a slavish cult of Stalin's personality.
Konformizm polis terörüyle ve Stalin'in kişiliğine tapan kölemsi zihniyet tarafından zorla kabul ettirildi.
Was it well done of rash Virginius to slay his daughter with his own right hand because she was enforced, stained, and deflowered?
Kızının elleri kesilen ve kendi elini de kesmek zorunda kalan bu adamı mazur görün. Kızım canilerin saldırısına maruz kaldı. Bu yüzden de yüzünü örttü.
The moon, methinks, looks with a watery eye and when she weeps, weeps every little flower lamenting some enforced chastity.
Bu güzel ay ışığında ey efendi ruhuma güzel çiçeklerin yaydığı koku gibi yayılan sen, sen kimsin, ey efendi?
We teachers decide which rule is enforced and when
Hangi kararın, ne zaman uygulanacağına biz öğretmenler karar veririz.
He'll get enforced retirement never having made his mark.
Büyük ihtimalle de bir-iki yıl sonra da emekli edilir. - Ardında iz bırakmadan.
It's a waste of taxpayer money to have it signed and photocopied to say nothing of enforced.
Bunu imzalamak, vergi mükelleflerinin parasını çöpe atmaktan başka bir şey değil. Zorla kabul ettirilenlerden bahsetmemek için.
Rules that are enforced and imposed by the contemporary patriarchy... of western civilization!
Kurallar batı uygarlığının modern liderleri tarafından... zorla kondu!
Curfew will be enforced.
Sokağa çıkma yasağı uygulanacak.
Pulse-phased weapons, duranium-enforced hull.
Faz darbe silahları, duranyum ile güçlendirilmiş gövde.
When I got out, the treatment was strictly enforced.
Çıktığımda..... çok zorlandım.
" we make the best of our enforced stay in this extraordinary land.
Yaşadığımız yeri en iyi hale getirmeye çalışıyoruz.
All I'm asking is that the town troubadour laws be enforced.
- Sizden kasabanın müzisyeniyle ilgili kanunları uygulamanızı istiyorum.
" " "Bloody Week" "was enforced by France's highest ranking generals."
Sıradaki sahneden iki gün sonra, Agnes Noiret kocasını Servan Sokağındaki cankurtaran mahalinde, ölü olarak bulacaktı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]