English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Engrave

Engrave translate Turkish

47 parallel translation
The boys would like to engrave your name here on the gun stock!
Çocuklar adını tüfeğin kabzasına kazımak istiyorlar.
Do you think Tiffany's would really engrave it for us?
Tiffany bunu bizim için işler mi?
So that they may witness the noble demise of a true warrior, and engrave a lasting impression of it upon their minds, I've ordered all retainers of this household to attend.
Gerçek bir savaşçının soylu ölümüne şahitlik etmek ve zihinlerinde buna dair kalıcı bir etki yaratmak amacıyla tüm hane hizmetlilerinin bu törene katılmalarını buyurdum.
Woe upon you, scribes and Pharisees, you hypocrites that build tombs of prophets and engrave monuments to the just.
Vay halinize din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Peygamberlere mezar yapar, adil kişilerin türbelerini donatırsınız.
I'll be here And engrave a name Which will be yours
Ben de gene buraya gelip bu sefer senin ismini kazırım böylece hep hatırlanırsın!
I wish I could engrave this look in me.
ben kalbime kazımayı isterdim gönlüme
When you engrave gold rings and lockets, you know... what you cut out when you make the letters... falls down on the table and accumulates.
Altın yüzük ve madalyonları oyarken harfleri yaparken kazıdığın şeyler masanın üzerine düşüyor ve birikiyor.
So as to engrave Dharma in the hearts of men. Is that possible?
Dharma'yı insanın kalbine kazımak için.
He didn't have time to engrave nothing formal.
Davetiye bastıramadı.
I had them engrave your name on the damn thing!
O lanet olası şeyin üstüne senin adını yazdırmıştım!
We engrave "Trance" on Dylan's forehead?
Dylan'ın alnına "Trance" ı mı işleyeceğiz?
I Polish and engrave them.
Cilalayıp üstlerine işleme yapıyorum!
Catherine gave me this "FP" which was part of the Hansen bomb and I'm supposed to figure out what tool the bomber used to engrave it.
Catherine bana şu HV parçasını verdi. Hansen bombasının parçası. Bombacının bunu kazımak için nasıl bir alet kullandığını bulmam gerekiyor.
You could engrave it.
- Üstüne adını yazdırabilirsin.
You can't engrave the human heart.
İnsan kalbine isim yazdıramazsın.
They needed time to engrave, and I totally forgot.
Üzerindeki yazı için zaman istediler. Tamamen unutmuşum.
Engrave 4 plates
Dört blok hazırla.
Gentlemen of the syndicate, you may engrave this upon your hearts- - the era of the samurai is over.
Lonca liderleri... Lütfen bunu aklınızda tutun. Samuray çağı sona erdi.
You decide what to engrave.
Sen karar ver ne çıkacağına.
They're actually gonna engrave my name next week at the bottom. A different font, but, uh... Hey...
Adımı gelecek hafta burada yazacak hem de farklı bir buntoyla, ama, ah...
Well, since you went to all the trouble to engrave it....
Madem bileziğe böyle bir yazı oyma zahmetine katlandın.
The alter at the fortress, a mechanism to engrave the time,
Tam zamanı, büyük kaledeki bir mekanizma söylüyor.
- You engrave seals!
- Siz mühür mü oyuyorsunuz?
You're listening to the Voice of Melo, a few fays away from the religious event, that will engrave our village's name
Şu anda "Melo'nun Sesi Radyosu" nu dinliyorsunuz. Kasabamızın adını tarihe kazıyacak kutsal güne bir kaç gün kaldı.
- We get pretty strange requests here and we just engrave whatever is written, and there you go.
- Burada çok tuhaf istekler yer alıyor ve ne yazıyorsa biz onu kazıyoruz siz de bakın.
And one time I used my writing quill to engrave a sweetheart's name in my flesh.
Bir başka seferinde de, yazı yazmak için kullandığım tüyle sevgilimin adını derime kazımaya çalışmıştım.
Please engrave an Orthodox cross on Styopa's headstone.
" Styopa'nın mezar taşına bir Ortodoks haçı kazıtın.
I wanna engrave it for Gran, Jamie.
Onu büyükanne için işlettirmek istiyorum, Jamie.
Yung Kai The press might be broken, but we'll hand engrave the next edition.
Yung Kai matbaayı yıkabilirsiniz, ama elle de olsa bu gazeteyi çıkarmaya devam edeceğiz!
I should've done... something like that... to engrave our memories... of being together.
Onu güzel anılarımızı sonsuza kadar hatırlamak için yaptırmalıydım.
We'll even engrave it for you if you want.
İstersen adını işleyebiliriz. İlgileniyor musun?
I am send to you a silver wedding ring.. .. with my name engrave on it.
Sana, üzerine benim ismim kazınmış olan gümüş bir düğün yüzüğü gönderiyorum.
As in to engrave on one's mind.
Hafızaya kazınmak anlamında.
I'm fixing to laser-engrave my own happiness into a glistening ball of crystal.
Kendi mutluluğumu kristal parlak topa işlemeye çalışıyorum.
You told me to engrave it with the words "Survival of the fittest."
Bana "Sadece en uygun olanlar hayatta kalır" diye kazımamı söylemiştin.
Will the initials take very long to engrave?
Baş harflerini yazmak zaman alır mı?
Why don't you have a look around while I engrave the initials?
Biz bu işi hallederken, gezebilirsiniz.
If you like, I could engrave the date on the inside of the band.
Eğer isterseniz, iç tarafa tarihi yazdırabilirim.
We could engrave "2014"
"2014" yazdırabiliriz.
Basically, if you can engrave your name on it, we make it.
Aslında üzerine isminin yazılabileceği her şeyi yapıyoruz.
You had to be a real estate developer. Engrave your name in lights.
İsminiz ışıltılı panolara yazılmalıydı.
They tried to get me to engrave something queer like "until the end of time."
- Fossil. "Sonsuza kadar" gibi ılık yazılar oydurmaya ikna etmeye çalıştılar.
They used to engrave ships with the year they were built, which means this piece of driftwood was once part of the body of a ship that helped settle this city 400 years ago.
Gemilerin yapıldıkları yılı gösteriyor. Bu da demek oluyor ki bu parça, 400 yıl önce şehrin yapımına yardım eden gemiyi gösteriyor.
I don't want anyone to engrave a serial number on my Ghost.
Hayaletime bir seri numarası yerleştirmelerine müsaade etmeyeceğim.
I'll even engrave a name onto the boat.
Üstüne bir isim bile yazacağım.
What do you want to engrave onto it?
Ne isim koyalım?
- It wasn't theirs to sell. An old lady gave it to them to engrave. She's about 80 and dying.
- Yaşlı bir kadın bunu istemiş ve şimdi ölmekte ve birisi de onu sergi dolabına koymuş...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]