English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Enlarged

Enlarged translate Turkish

295 parallel translation
While in the meantime, the defendant Frederick Garrett peaceably armed with an ax, destroyed the efforts of the officials to save the life of an innocent man. The enlarged stop action...
Bu sırada davalı Frederick Garrett masum bir insanın hayatını kurtarmaya çalışan yetkililerin çabalarını huzur içinde baltalıyor.
The moment I see you with a husband whose pupils are enlarged, who has a tremor of the left hand, who's on a honeymoon with no baggage, and whose name is John Brown,
Göz bebekleri büyümüş, sol eli titreyen ve adı John Brown olan bir kocayla beraber, balayına bavulsuz olarak çıkıyorsunuz.
Then Mr. Anders enlarged it for me.
Sonra Bay Anders onu benim için büyüttü.
And this print is that same area... enlarged 140 times.
Bu da aynı bölgenin 140 kez büyütülmüşü.
Her obsequies have been as far enlarged as we have warranty.
Ancak bu kadar geniş tutabildik töreni yetkimiz ölçüsünde.
He enlarged his capacities.
Bilgi ve görgüsünü artırdı.
He enlarged his capacities in Europe.
Avrupa'da görgüsünü artırdı.
The tongue becomes enlarged.
Dil şişiyor.
Here's where your mind was artificially enlarged.
Zekân yapay olarak burada büyüdü.
" My liver is enlarged, my eyes are yellow and I have jaundice.
" Karaciğerimden rahatsızım, gözlerim sarardı, sarılık hastasıyım.
Papa, you had them enlarged?
Baba, resimleri mi büyüttün?
It's been restored and enlarged.
Büyütüldü ve yeniden düzenlendi.
It's too small to tell but I can get in enlarged.
Hayır, değilim.
" It grew and enlarged into a flaming well of fire.
" Büyüdü o zevk, yangına dönüşen kıvılcım gibi
I would like the plans enlarged to 15,000.
15,000'e çıkarılmış planlar istiyorum.
I'd like that negative enlarged.
Bu negatifin büyütülmesini rica ederim.
In a mitral insufficiency, the valve would be enlarged.
Bu tarz yetersizliklerde kapakçığın büyümesi gerekir.
And then, concealed in the defendant's hotel room was a piece of microfilm which, when enlarged, proved to be photographs of the Engels Hydro-Electric Complex marked here and there for demolition.
Daha sonra sanığın kaldığı otel odasına gizlenmiş bulduğumuz mikrofilmi büyüttüğümüzde gördük ki Engels Hidroelektrik Kompleksi ve kapsadığı alan üzerinde işaretlenmişti.
This model is slightly enlarged.
Bu model biraz büyütülmüştür.
But now the Canadian navy, small at the beginning of the war, it was being become enlarged becoming 50 times bigger of what initially.
Ancak savaş patlak verdiğinde hayli küçük olan Kanada donanması,... mevcudunu 50 kat artırıyordu.
Enlarged brain.
Daha geniş bir beyin.
There we have it - the left lobe of the liver is greatly enlarged.
İşte, şurası. Karaciğerin sol lobu normalden büyük.
Left liver lobe enlarged and extends enlarged, yes.
Karaciğerin solu büyümüş ve yayılmış büyümüş, evet,..
I had it enlarged.
Genişlettim.
The picture of DZ531 is so good that it needs to be enlarged still more.
DZ531'in resmini biraz daha büyütmen daha iyi olacak.
Have you seen an enlarged picture of a drunkard's liver?
Hiç bir sarhoşun ciğerinin büyütülmüş bir resmini göndünüz mü?
I've had this one enlarged.
Bunu büyüttüm.
He wasn't himself, heavy and gentle, as if he were enlarged.
Sanki kendisi gibi değildi,... ağır, kibar ve biraz daha rahatlamış gibiydi.
Uh... the man's enlarged my mind.
Uh... Adam benim düşünüşümü çok geliştirdi.
Enlarged ventricles.
Genişleyebilen ventriküller.
I'm particularly proud of the enlarged pores. Look at this one right here.
Ben özellikle büyütülmüş gözeneklerle iftihar ediyorum.
- Enlarged but intact.
- Geniş ama sağlam.
I diagnose an enlarged liver due to mild alcoholism and you're in shock.
Karaciğerin alkol yüzünden genişlemiş ve şok geçirmene sebep oluyor.
When a lot of them came in, the "special detail" was enlarged.
Kalabalık olarak geldiklerinde "Gizli Detay" büyüyordu.
I just recently had them enlarged.
Yeni büyüttüm.
If there's a statistical correlation between scyzophrenia and an enlarged pineal...
Eğer şizofreni ve beynin büyümesi arasında istatistikî bir ilişki varsa...
For years my father had suffered with an enlarged spleen and from that moment on he became rapidly worse.
Babam yıllarca büyük bir hınçla acı çekmişti. ve ondan sonra hızla daha kötüye gitti.
I wanted a photograph enlarged and... didn't have the time to collect it
Büyütülecek bir fotoğraf bırakmıştım.
Please collect the enlarged picture and give it back to Mother
Onu anneme vermenizi istiyorum.
Your liver's enlarged.
- Karaciğeriniz iflas etmiş.
Your liver's somewhat enlarged.
- Dedim ki Bay Wilson... Karaciğeriniz iflas etmiş durumda.
The cicadas and the scrubland flooded into the enlarged room.
Ağustos böcekleri ve çalılık arazi geniş odamızın içine doğru akıyordu.
I heard the women out there have their chests enlarged... their thighs vacuumed and barf on purpose.
Kadınların bilerek göğüslerini büyüttüğünü kalçalarını küçülttüğünü ve kustuğunu duydum.
You see how enlarged it is?
Ne kadar da büyümüş, gördün mü?
We've enlarged it for you.
Sizin için büyüttük.
I have an enlarged heart, a spleen and a diseased liver.
Büyüyen bir kalbim, ayrıca dalak ve karaciğer rahatsızlıklarım var.
( SIREN WAILING IN DISTANCE ) JADE : Enlarged ventricles.
Genişleyebilen ventriküller.
- Enlarged.
- Büyütürüm.
- She was used as a diversion. - We've had them enlarged.
- Bu kız şaşırtma amaçlıydı.
I had the reflection in this window enlarged by 25.
Bu camdaki yansımayı % 25 oranında büyüttüm.
Now, this print is that area... enlarged a hundred times. All right.
Pekala.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]