Enlisted translate Turkish
729 parallel translation
I know that in one of the schools, the boys have risen up in the classroom... and enlisted in a mass.
Okulların birinde, sınıftaki çocukların ayağa kalkıp, topluca askere yazıldıklarını biliyorum.
Uncommissioned officers, enlisted men, dismiss!
Görevli olmayan subaylar, kaydı yapılanlar dağılın!
Only, it's been a long while since we enlisted out of this classroom.
Bu sınıftan ayrılıp askere gideli çok zaman oldu.
Mike's enlisted.
Mike gönüllü yazılmış.
Enlisted?
Gönüllü mü?
I enlisted where my mechanical knowledge would do the most good.
Benden en iyi yararlanacakları yerdeydim.
I haven't enlisted.
Askere alınmadım.
- You told me if you enlisted, I could join up.
- Askere katıIdığını söyleseydin bende katıIırdım.
Darling, I have enlisted in the Royal Flying Corps.
Canım Royal Flying Corps tarafından askere alındım.
Don't you know it's past 11 : 00, and regulations for enlisted men are lights-out at 10 : 00?
Kurallara göre ışıklar saat 10 : 00 da kapanır.
I enlisted to knock hell out of the Nazis.
Nezi'leri alt etmek için girdim.
We enlisted to see that he got proper care.
Ona bakmak için askere yazıldık.
If I knew the Army was so fun I'd have enlisted long ago.
Ordunun böyle eğlenceli... -... olduğunu bilmiyordum.
You see, the enlisted man is the backbone of the Army.
Kayıtlı erler ordunun omurgası.
He's reporting on the relationship between enlisted men and officers.
Kayıtlı erlerle subaylar arasındaki ilişkiyle ilgili teftiş yapıyor.
And when he enlisted and was sent to London, I was glad.
Askere yazılıp Londra'ya gönderilince mutlu olmuştum.
In the last war, at the age of 16, I enlisted.
Son savaşta 16 yaşımdayken askere alındım.
The enlisted men are assigned to Barracks 12. Okay.
- Gönüllüler 12'nci kışlada kalacak.
Anyway, when war was declared, my partner enlisted right away.
Savaş ilan edilince ortağım asker oldu.
My partner enlisted right away. I couldn't make it.
Ortağım askere gitti, ben gidemedim.
He'd enlisted October 11, 1943.
11 Ekim, 1943'te yazılmıştı.
Only five weeks before Johnny enlisted under the name of Drake.
Johnny, Drake ismiyle orduya yazılmadan 5 hafta önce.
- I used to be an enlisted man myself.
- Ben de bir zamanlar sıradan askerdim.
I'm afraid we have no accommodations no quarters for mothers of the enlisted men.
Korkarım, sizi misafir edecek yerimiz yok acemilerin anneleri için yatacak yer yok.
He shouldn't have enlisted.
Askerlik için kaydolmamalıydı.
Zembu heitai da. All enlisted men.
Hepsi aranan adamlar.
"The following enlisted men will form at 5 : 40 AM, " fully equipped for a combat patrol to be commanded by Captain Lance.
" Aşağıdaki erler 05 : 40'de toplanacak... yüzbaşı Lance komutasında ve tam savaş donanımlı...
That's an enlisted man's privilege, Captain.
Bu bir görevin ayrıcalığıdır, Yüzbaşı.
Have you also enlisted as a British agent?
İngilizler adına ajanlık yapıyor musun?
It was right after I enlisted.
Askere alınmamdan hemen sonraydı.
He'd enlisted under the unusual name of John Smith.
John Smith adıyla orduya yazılmış.
Enlisted first at Fort Meyer, Virginia.
Virginia, Fort Meyer'de orduya katılmış.
Karen, I'm no officer. I'm an enlisted man.
Karen, ben subay değilim. Ben astsubayım.
Pietro Stelluti policeman Giuseppe di not re-enlisted.
- Carabinieri Giuseppr di Pietro Stelluti - Güzel.
I enlisted at age 17.
Ben 17 yaşında işe başladım.
From this day on, I'm enlisted in his service.
Bugünden itibaren onun hizmetindeyim.
They have enlisted in their ranks the riffraff of the plebeian class, as well as slaves.
Pleb sınıfının ayak takımı ve köleler arasından kendilerine yandaş topladılar.
Ordinarily, of course, we never put officers up with enlisted men. I'll live.
Normalde tabii ki, üst düzeydekileri askerlerle birarada tutmayız.
Great American hero, from Cleveland, Ohio, enlisted right after Pearl Harbour.
Cleveland, Ohio'dan Amerikalı kahraman!
But... I will grant you that both of them and me, too, enlisted to track down what we thought to be a monster, but in that case, we are no more guilty than the rest of the world.
Size temin ederim ki, hem onlar hem ben, bir canavar olduğunu düşündüğümüz şeyi yakalamak için bu işe girdik.
How you enlisted the services of the United States government in your enterprise. Never mind the part I played.
ABD hükümetinin hizmetlerini kötüye kullanmayı da boşver.
I'm in charge of the enlisted detail.
Gönderilen emirlerden sorumluyum.
I still hadn't decided whether I really had a double... who had the effrontery to impersonate me right here in my own club... or whether even the servants had been enlisted in this senseless jest.
Kendi kulübümde, küstahça beni taklit eden bir benzerimin mi olduğuna yoksa bunun, çalışanların da dahil olduğu saçma bir şaka mı olduğuna hala karar verememiştim.
The fact that you were struck by one of our enlisted men...
Askerlerimizden birinin size vurmuş olması da...
He reported that 91 officers... and 2,638 enlisted men were known dead.
Donanma Sekreteri, kesin rakamlarla... 91 subayın ve 2638 erin öldüğünü belirtti.
Here laundry of officer not to fraternize with laundry of enlisted man.
Burada, subay çamaşırları erat çamaşırıyla karıştırılmayacak.
It doesn't set a good example for the natives to see noncoms dancing with enlisted men.
Ama üstlerin eratla dans etmeleri yerliler için iyi örnek teşkil etmiyor.
All enlisted prisoners to work.
Tüm er mahkumlar iş başına.
Enlisted prisoners sabotaged the work.
Kayıtlı mahkumlar işi sabote ettiler.
I kind of got used to being a commander so when I arrived at the hospital I took a look at the enlisted men's ward and then the officer's ward and I said to myself, "Let's let it ride along for a while."
Subay olmaya alışmaya başlamıştım ve hastaneye getirildiğimde önce erlerin, sonra da subayların koğuşuna bir göz attım ve kendi kendime dedim ki, "Bir süre için subay olmaktan birşey çıkmaz."
I enlisted too.
Ben de gönüllüyüm.