English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Ense

Ense translate Turkish

166 parallel translation
Shove in your clutch.
Dışarı. Ense tranşını görelim.
"Shove in your clutch." Exactly the kind of thing I want.
"Ense tranşını görmek" İstediğim tam da böyle şeyler.
- "Shove in your clutch," for instance.
- "Ense tranşını görmek" örneğin.
You say Little Neck, Long Neck, Great Neck, Connecticut.
Diyorsun ki ; Küçük ense, uzun ense, büyük ense, Connecticut.
It's no use lying around, waiting to be picked up.
Ense yapıp kurtarılmayı beklemenin faydası yok.
I'm just crazy about the back of your hair.
Senin şu ense tıraşına da bayılıyorum.
That was a rabbit punch, copper.
Bu ense vuruşuydu, aynasız.
Where do you think I've been, shooting pool?
Nerede olduğumu sanıyorsun, ense yaptığımı mı?
- We were just relaxing!
- Oturmuş ense yapıyorduk!
Just clout him on the old cervical vertebra.
Ense köküne yalnızca bir darbe.
Just one clout on the old cervical vertebra, Tommy, and poof.
Ense köküne yalnızca bir darbe, Tommy, ve puf.
My problem is how to get him in a position to clout him on his cervical vertebra.
Benim sorunum onu nasıl bir punduna getirip, darbeyi ense köküne indireceğim.
Only it's not the cervical vertebra.
Orası sadece ense kökü değil.
That's the fatal spot between the cervical vertebra and the skull.
ense köküyle kafatası arasındaki ölümcül nokta.
Sober, I couldn't have remembered the cervical vertebra if my life depended on it.
Sober, yaşamım ona bağlı olsaydı, ense kökünü anımsayamazdım.
I would say I am just drifting here in the pool.
- Görmüyor musun, havuzda ense yapıyorum.
It's very comfortable just to drift here.
Çünkü ense yapmak çok hoşuma gidiyor.
Look, I think it's good for a young man, after he's done some very good work, to enjoy himself, lie around and drink beer.
Tamam çok çalışmış, hem de başarılı olmuş bir gencin, bir müddet dinlenmesi, eğlenmesi, ense yapması kafayı çekmesi elbette normaldir.
Just ordinary short back and sides.
Ense ve yanlardan kısaltıverin.
- Mind if I cop a nod, Gavrila?
Şöyle bir ense yapsam olur mu, Gavrilla?
If they only had one neck, I'd hack it through.
Hepsi tek bir ense halinde olsaydı, kesip atardım kökünden!
- The neck.
Ense.
- The neck?
Ense mi?
Nothing to do but breed.
Bütün gün ense yap, seviş.
I don't care how long it gets in the back, but keep your bangs cut, okay?
Ense umrumda değil ama kaküllerinizi kesin.
It's ugly, but it'll do the job, to the base of the skull.
Çirkin, ama iş görür. Ense köküne.
Then, still looking at the muzzle... we sink the sword in the'cross'.
Sonra, hayvanın burnuna bakmayı sürdürerek kılıcı ense altındaki bölgeye saplarız.
You pair of prima donnas fooling around here and listening to the radio all day and sawing down your own house.
Siz iki primadonna ise bütün gün burada ense yapıp radyo dinliyor... kendi evinizi kesip biçiyorsunuz.
We fly first class to Detroit and lay low for a couple weeks.
Detroit'e 1. sınıfta gidelim ve birkaç hafta ense yapalım.
We can still give him a haircut.
Yine de ense tıraşlarına bir bakabiliriz!
No, why is the hair on the back of my neck starting to stand up?
Neden ense kıllarım birden dikildiler?
Short hair for communion and vacations, not too bare around the neck for winter.
Kısa saç tatil ve komünyon içindir kışınsa ense fazla çıplak olmamalı.
The kind of man I Iike is slender, middIe-aged, tanned with a divine square-back haircut and a Iower-town accent who says, " "Ah, what the hell" "when I don" t quite have the cab fare.
Benim sevdiğim erkek ince, orta yaşIı, ve kumraldır kısa düz ense tıraşı olmalı ve arka mahalle aksanlı olmalı "Taksi param yoksa n'olmuş yani..." ... "umurumda bile değil" demeli.
I get up to check a shovel crushes the back of my skull and my gold is gone.
Ben bakmak için kalkacağım. Bir kürek ense köküme inecek. Ve altınım gidecek.
Let's give those guys a haircut!
Şu çocukların ense traşlarını alalım!
- Neck's not burned.
- Ense yanmamış.
Used to pierce the back of the neck. It's the only way we can kill them.
Ense arkasına sokulur onları öldürmemizin tek yoludur.
Right under your neck.
- Ense köküne yerleştir şöyle.
Most headaches are coused by the nerves at the back of the neck.
Baş ağrılarının çoğu ense kökündeki sinirlerden çıkıyor.
- No off ense.
- Alınmak yok.
Honey, no off ense, but your breath- -
Tatlım alınma ama nefesin...
Vash and Knives took care of those while you were napping.
Sen ense yaparken Vash ve Knives o işi hallettiler.
In the three years I followed His ass around Jerusalem, did I ever get laid?
3 yıl boyunca Kudüs'te lanet kıçının peşinde dolaştım, hiç ense yaptım mı?
Second word : Neck.
İkinci kelime : ense.
Neck...
Ense...
I can't think of anything for "neck," but y'all still got "red."
Ense için olumlu birşey düşünemiyorum. Yine de kırmızı var.
Once more, the neck wound cauterized.
Bu olayda da ense darbe almış.
The right way is to shoot them at the base of the neck.
Bunları vurmanın en iyi yolu ense kökünden vurmak.
- army of def ense attorneys up there.
- Dava hakkında hiçbirşey bilmiyorum.
If la fontaine's elk would spurn tom jones The engine must be our head, the dining car our esophagus The guard's van our left lung, the cattle truck our shins
La Fontaine'in geyiği Tom Jones'a toslarsa lokomotif kafamız olmalı, yemek vagonu yemek borumuz kondüktör vagonu sol akciğerimiz, sürü vagonu inciğimiz birinci mevki kompartımanı ense derimiz hemzemin geçit de Simon adında bir elektrikli geyik.
Sure, get out of here, scumbag.
- Hadi, yürü de ense tıraşını görelim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]