English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Envision

Envision translate Turkish

140 parallel translation
May I close, sir, by warning you against the entire expedition, which I envision with deep apprehension...
Güle-güle. Son kez, bu yolculuğun bir hata olduğunu ve içimde büyük endişe ile... kötü hisler taşıdığımı söyleyerek...
I envision a huge wedding.
Ben çok ihtişamlı bir düğün düşünüyorum.
When you think of dying, tell me, how do you envision what follows?
Ölümünü düşündüğünde, neler olacağına dair gözünde ne canlandırıyorsun?
What I do is, I envision my goal... and I put myself into a trance.
Ben hedefimi hayalimde canlandırıp... kendimi transa sokuyorum. Sonra da uyuyorum.
I can just envision his clumsy general practitioner's attempts to kiss her.
Doktor bozuntusunun..... onu öpmeye çalıştığını bile görmüştüm.
Ladies and gentlemen, I can envision a day when the brains of brilliant men can be kept alive in the bodies of dumb people.
Baylar bayanlar, zeki insanların beyinlerinin aptalların bedenlerinde yaşatılacağı günleri hayal edebiliyorum.
You don't think I can come up with something good? Can you envision some fairly unattractive alternatives?
Bazı hoş olmayan alternatifleri hayal edebiliyor musun?
And it doesn't... it doesn't envision any involvement of U.S. ground forces.
Birleşik Devletler silahlı kuvvetlerinin herhangi bir niyetini ortaya koymamaktadır.
And as black cannot exist without white, I logically conceived the most horrible deed that I could envision right at that moment.
Siyah, beyazsız var olamayacağına göre... gözümün önüne getirebileceğim en korkunç eylemi... tam o anda mantıksal olarak yaratmıştım.
I can envision the crib, all around me, clear as day.
Beşiğin her yanımı sarmasını daha ilk günkü gibi gözümün önüne getirebiliyorum.
You know, I've been thinking. I cannot envision any circumstance in which I'll ever have the opportunity to have sex again.
Düşünüyordum da ; bir daha seks yapma fırsatımın olduğu hiçbir durum hayal edemiyorum.
I wonder if you can envision a time when people like myself, and again, the naïve people of this world can again take pride in the United States?
Temel sosyal rolü oldukça farklı olan başka insanlar da var. Dikkatleri başka yöne çekme konusunda gerçek bir büyük medya var.
I envision a story about a man... who awakens to discover he has undergone a - a profound physical change.
Bir adam hakkında bir hikaye... hayal ettim... Keşmek için uyanmaya çalışıyor, derin bir fiziksel değişim.
I envision the Book-of-the-Month Club, Main Selection.
Ayın Kitabı Kulübü, En Gözde Ürün yazısı geliyor gözümün önüne.
As with many natural growth processes, it is difficult to envision based on an intermediate stage.
Sen ne düşünüyorsun bu konuda? Doğal büyüme süreçlerinin pek çoğu gibi, ara aşamada ürünün son halini tahayyül etmesi zor.
I envision this huge spoon above it, man, with, like, shopping bags full of dope inside of it.
Onu, mumun üstündeki dev bir kaşık gibi hayal ettim. İçinde alışveriş torbaları dolusu mal olduğunu.
I envision a series of scrolls called "The Black Wolf Chronicles".
Kafamda adı "Siyah Kurt'un kronolojisi" olan bir tomarlar serisini canlandırıyorum.
Now, no need, really, for you to look at these...'cause you can envision this... better than these folks can draw... but I want you to look at these figures.
Gerçekten bunlara bakmanıza gerek yok çünkü siz bunu onların çizdiğinden daha iyi canlandırabilirsiniz. Ama şu şekillere bakmanızı istiyorum.
They envision some biographical sketch or interview perhaps.
İstedikleri biraz otobiyografi, biraz da röportaj.
It's just not a future I envision having.
Bu sadece istediğim bir gelecek değil.
Did you envision a more heroic death?
Daha kahramanca bir ölüm mü düşündün?
I didn't envision dying at all.
Her zaman ölmeyi düşünmem.
Envision the flame burning within you.
Alevin seninle beraber yandığını düşün.
I began to envision my own death... alone... without even the sound of another drone to comfort me.
Kendi ölümümü düşünmeye başladım... yalnız... beni rahatlatan başka dron sesi olmadan.
You just envision it then make it real.
Sadece onu zihninde hayal et... ve onu gerçekleştir.
I feel a small little tingle in my head and I envision my deed about to be performed.
Kafamın içinde hafif bir ürperti hissedip gerçekleşecek hedefimi düşünüyorum.
How do you envision this?
Aklında ne var?
The worst thing that can happen is it doesn't... it doesn't pan out the way that you envision it.
Olabilecek en kötü şey... olayların... olayların hayal ettiğiniz şekilde gelişmemesi.
A god that is inclusive, not exclusive, in a world we envision, not in a world of fences and walls, things to keep people out because they are different but in a world that loves.
tanri icin hepimiz esitiz bu dunya icinde, suclar ve tabular var. farkli insanlari kabul etmek iyi bir baslangic ancak sevgi dolu bi dunyada
He could envision great things and make them work.
Muhteşem icatların hayalini kurup onları çalışır hale getirebiliyordu.
The Pilgrims didn't envision the liquid when they established the holiday.
Şükran Günü'nü belirlerken hacıların içkiyi düşündüklerini sanmıyorum.
Through her, we might discover medical cures even, our future dreamers dare not envision.
Onun sayesinde, gelecekteki hayalcilerimizin bile düşünemeyeceği tıbbi tedaviler keşfedebiliriz.
Envision your lungs filled with light.
Hafifçe akciğerlerine dolduğunu hayal et.
Forgive me if I don't try to envision that.
Bunu tahmin edemediğim için beni bağışla.
But you're a scientist, someone who can see a problem and envision a solution.
Ama sorunun kaynağını tespit edip, çözümler bulabilen bir bilim adamısın.
That sounds cliché, but how many people envision carving into their mother's neck and yanking out her vocal cords?
Basmakalıp bir laf ama, tasavvur edebilir misiniz, ne kadar insan annesinin boğazını dilimlemek yada gırlağından delik açmak ister?
[Mrs. Grant] Standing at Kanishu Ridge, I can envision in my mind the battles'cause I saw the newsreels.
Kunishi Sırtı'nda durunca, savaşları gözümde canlandırabiliyorum çünkü haber görüntülerini izledim.
- Larry, what do you envision?
- Larry, sen ne düşünüyorsun?
Frankly, I can't envision a much better result from selling it off piecemeal.
Frankly, daha iyi bir sonuç düşünemiyorum parça parça satmaktansa.
What they didn't envision is what happened that night.
Ama o geçe olan şey bir ihtimal olarak akıllarına gelmemişti.
Can you envision a future... where some feckless Trojan... leaps up onto the tomb of the great Menelaus... and proudly recounts this day?
Beceriksiz bazı Truvalıların büyük Menelaus'u mezara götürülüp.. ... ve gururla bu günün hatırlanacağı... bir gelecek düşleyebilir misin?
Can you envision her offspring from an Al-Hattal cross?
El Hattal tarafından melezlenmiş yavrularını gözünün önüne getirebiliyor musun?
But now that the day has come, I cannot envision my life without you.
O gün geldi ama sensiz bir hayat düşünemiyorum.
If he tries to make you nervous, just envision him as a bed wetter. Okay?
Seni sinirlendirmeye çalışırsa onun yatağını ıslattığını düşün.
Now... envision yourself at a bathroom urinal.
Şimdi, bir tuvalette olduğunu düşün.
You know, I could always envision myself dying in some heroic battle somewhere.
Bir yerlerde hamasi bir savaşta... kahramanca ölmeyi hayal edebiliyordum.
Well, we all envision the afterlife differently.
Hepimiz ölümden sonrasını farklı hayal ederiz.
I just don't see how you envision any judge or jury finding you the superior choice!
Hangi merciye göre çok iyi bir seçim olduğunu düşünüyorsun, anlamıyorum!
I envision a world in which there IS no hate!
Hiç nefretin olmadığı bir dünyayı hayal ediyorum!
Try to envision the paper in the container.
Kapların içinde bulunan kâğıtlardaki şeyleri gözünüzde canlandırmaya çalışın.
I envision this rather as a partnership.
Ben daha çok şey diye düşündüm bir, uh.. Bir ortaklık.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]