Equally translate Turkish
1,713 parallel translation
A network in which peers shared resources equally was part of a massive shift from the corporate and commercial communications systems of the past - in which messages radiated from a central point or down through a hierarchy.
Kullanıcıların kaynakları eşit biçimde paylaştığı bir ağ, mesajların bir hiyerarşi içinde merkezden ya da yukarıdan aşağı gönderildiği eski kurumsal ve ticari iletişim sistemlerinden büyük bir kopuşun bir parçasını oluşturdu.
Smart and equally beautiful...
Zeki ve bir o kadar da güzelsiniz.
But Schroedinger was equally scathing of Heisenberg, saying he was repelled by his methods and found his mathematics monstrous.
Ama Schrödinger, Heisenberg'e yönteminden igrendigini, matematigini rezil buldugunu söylerken esit derecede kiriciydi.
Just as Cantor had revolutionary ideas in mathematics and was opposed, so Boltzmann, his contemporary, had revolutionary ideas in physics, and was equally opposed.
Cantor'un matematikte nasıl devrimci fikirleri ve karşıtları varsa, çağdaşı Boltzmann'ın da fizikte devrimci fikirleri, ve aynı şekilde karşıtları vardı.
In classical physics, everything, including time can run equally well forwards as backwards.
Klasik fizikte her şey, zaman dahil, eşit biçimde ileri - geri yönlere hareket edebilir.
A full-bodied Patronus is the most difficult to produce but shield forms can also be equally useful against a variety of opponents.
Kuvvetli bir Patronus yapmak en zorudur ama kalkanlar da çeşitli rakiplere karşı aynı derece etkili olabilir.
I said, "Gusteau has finally found his rightful place in history " right alongside another equally famous chef, "Monsieur Boyardee."
Demişim ki, "Gusteau, bir diğer ünlü şef olan, Mösyö Boyardee ile birlikte tarih sayfalarında hak ettiği yeri sonunda aldı."
Are you equally stunned by this man's appearance?
Bu adamın görüntüsü sizi şaşırtıyor mu?
I thought we agreed to share everything equally.
Her şeyi eşit olarak paylaşacağımız konusunda anlaştığımızı sanıyordum.
And equally as strange is Heather Allman...
Ve aynı zamanda Heather Allman'ın...
He loves us all equally.
Hepimizi aynı şekilde seviyor.
Though the result of Rogs admission didn't go exactly as here I had hoped. I'm sure Rog would've been equally proud to know the sustenance that he provided to the tribe, was greatly needed at this critical time near famine.
Rog'un itirafının sonucu umduğum gibi olmasa da eminim ki bu kıtlık zamanında çok ihtiyaç duyduğumuz katkıyı sağladığı için gurur duyuyordur.
But the military didn't have any other apartment for him. And the stubborn old party worker, wouldn't leave because he demanded an equally good apartment, and also central.
Askeriye de ona yaşaması için başka bir yer vermedi ve bu inatçı parti üyesi de orayı terk etmedi.
The creature of the shades, it will kill equally to all although he / she seems to prefer those whose identity this intact one.
Yaratık herkesi öldürmek istiyor ama kimliği bozulmamış olanı tercih ediyor.
You and all the corporate "convenience" criminals... are equally fucked in your high - tech heists.
Sen ve bütün suçlu ortakların yüksek teknoloji soygununuzda eşit oranda boka battınız.
After all the terrible stuff that happened to me... it made me realize that for every terrible tragedy in this world, there's an equally miraculous thing that grows from it.
Başıma gelen onca kötü şeyden sonra her kötülüğün altından eşit derece güzel şeyler çıkabileceğinin.. ... farkına vardım.
I've always wanted to make sure... that I've loved you and Terry absolutely equally.
Ben hep, seni ve Terry'yi de eşit sevmek için çaba gösterdim, tamamen eşit.
You know, Master treats everyone equally well
Biliyorsun, Ustamız herkese eşit davranır.
The list has been equally divided.
Bu liste eşit olarak bölündü.
I think you're all equally grief - stricken.
Sanırım hepiniz çok kederlisiniz.
Her situation in life, the character of herfather and mother, and her own person and disposition, were all equally against her.
Onun hayattaki durumu, anne ve babasının konumları, ve kendi şahsiyeti ve mizacı, hepsi aynı şekilde onun aleyhineydi.
Listen to me, it is best that you divide the money equally.
Beni dinleyin, en iyisi parayı eşit olarak bölüşelim.
So it is better that we search for the W together.. .. and divide the money equally. - Yes that`s right.
Bu yüzden en iyisi W harfini birlikte arayalım ve parayı eşit bir şekilde bölüşelim.
I am saying, let us take the money out.. .. and divide it equally.
Ben de söylüyorum, hadi şu parayı çıkaralım ve eşit bir şekilde bölüşelim.
The sisters are different, but equally charming.
Kardeşler farklılar ama aynı derecede çekiciler.
Then we are equally in character, Miss Price.
O zaman karakterlerimiz benziyor Bayan Price.
Bank assets will be divided equally.
Banka hesapları eşit olarak bölünecek.
Isn't it equally possible he cut himself on that knife at a separate occasion?
Kendisini o bıçakla başka bir şekilde kesmiş olması da mümkün değil mi?
So you wanna draw parallels between him and I. Our equally disreputable pasts, our similar desires to reform.
Benimle onun arasında bir paralellik kurmak istiyorsun. Aynı kötü geçmiş, ikimizin de değişmek istemesi...
Well, all the revenues would be divided equally, of course.
Elbette ki, tüm hasılat da eşit olarak pay edilecek.
Equally delicious.
Eşit derecede leziz.
In order to disguise it, you'd have to use something equally strong,
Tadını gizlemek için kuvvetli bir şey kullanmış olmalılar.
equally afflicted by this... and you ran that boy's head against a tackling sled.
Suç ortağın Sheila'da... bundan aynı şekilde etkilendi. Ve sende o çocuğun kafasını idman kızağına yapıştırdın.
Equally divided between myself and Attorney Wakeman.
Avukat Wakeman'la aramda eşit olarak paylaşırız.
There was my best friend, who was furious, and my mentor, who was equally upset but didn't wanna show it.
Küplere binmiş olan kankam bir o kadar sinirli olan ama göstermek istemeyen akıl hocam.
The seven hives will space themselves around the planet equally, and our smaller ships will fill in the holes.
Yedi kovan kendilerini gezegenin etrafında eşit olarak yerleştirecek ve bizim daha küçük gemilerimiz açıkları kapatacak.
But, Taylor, it's equally obvious that he's in a state of confusion.
Ama Taylor, kesinlikle onun kafası karman karışık.
I am pleased to present Max the Magnificent and his equally magnificent assistant, Traci Walker.
Traci Walker'ı takdim etmekten mutluluk duyarım.
Hooray, we're equally good!
Yaşasın, berabere biz yeniyoruz!
Any woman who walks in to your station deserves to be treated equally.
Polis merkezine giren her kadın eşit muameleyi hak eder.
Ms. Nightingale... I'm equally at fault in all of this.
Bayan Nightingale, ben de herkes kadar hatalıyım.
You know, that's a tough question because really I like blondes and brunettes equally.
bilirsin, zor bir soru çünkü gerçekte sarışın ve esmer kadınlardan eşit şekilde hoşlanırım.
Then she made an equally important discovery... of a different kind before she herself was discovered.
Kendisi fark edilmeden önce Chuck aynı önemde bir şeyi fark etmişti.
Help and support everybody equally...
Herkese eşit ölçüde yardım et, destek ver...
NARRATOR : As the cold snap between the aunts grew colder the Pie-Maker and Chuck were investigating the equally serious matter of the missing Charles Charles. NED :
Teyzeler arasındaki buzlar daha da soğurken pastacı ve Chuck, aynı derecede önemli olan Charles Charles'ın kayboluşunu araştırıyorlardı.
The rules apply to everyone equally.
Kurallar herkese eşit bir şekilde uygulanır.
And have sent it freely and equally To all cantons.
ve herkeze eşit ve bedava verdim... tüm kantonlara.
Because I'm equally responsible.
Bundan sorumlu olduğum için.
Equally
Bende memnun oldum.
- You would probably split... ... the money equally as marital property. You didn't do anything in there!
Kurallarımı çiğnemeyin sakın yoksa bu parayı almanızı öyle uzatıp zorlaştırırım ki ikiniz de bir kuruşunu koklayamazsınız.
The original $ 3 million, deduct half for taxes and $ 50,000 that's already been spent, that leaves $ 1.45 million to be divided... equally.
Ciddiyim.