English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Erode

Erode translate Turkish

60 parallel translation
The water has started to erode her.
Su onu gitgide aşındırıyor.
Look, Hawkeye, the artety can erode.
Bak, Şahin, arter aşınabilir.
Rocks erode and fall.
Kayalar erir ve düşer.
However, in his time the brief tradition of tolerance for unconventional views was beginning to erode.
Bu dönemlerde farklı görüşlere olan hoşgörü azalmaktaydı.
Do you ever feel as if your mind had started to erode?
Beyninin dağıldığını hissettin mi hiç?
Captain, with the deflector down, those micro-meteoroids are beginning to erode the hull.
Kaptan, saptırıcılar devredışı mikro meteorlar gövdeyi aşındırmaya başlıyor.
Time and body fluids erode evidence.
Zaman ve vücut sıvıları, kanıtları siler.
Once it's released, it will erode their autonomic functions.
Onu saldığımızda, özerk fonksiyonlarını kemirmeye başlayacaklar.
When it becomes acidic, it can erode the seals joining the conduits.
Asidik hale geldiğinde, kanalları birleştirecek şekilde kaynatıyor.
Rather than erode the enemy's will it strengthens it, we've seen this time and time again, in the Blitz, Berlin.
DÜŞMANIN İRADESİNİ KIRMAKTAN ÇOK ARTTIRIR. BUNU TEKRAR TEKRAR GÖRDÜK, BERLİN'DE
You're in danger of being erode.
Sende sıfırlanma tehlikesi içerisindesin.
And I fear that knowledge of my illness will erode hope.
Ve korkarım hastalığımın duyulması umudun yıpranmasına sebep olacak.
And I fear that knowledge of my illness will erode hope.
Ve bu hastalığın bilinmesinin bu umudu azaltmasından korkuyorum.
Our fear of an unknown enemy must not be allowed to erode our long-cherished liberties.
Bilinmeyen bir düşmana olan korkumuz uzun süredir üzerine titrediğimiz özgürlüğümüze gölge düşürmemelidir.
Bush is using it as an excuse to erode our Constitutional protections,
Bush, anayasal haklarımızı örselemek için sürekli bunu bahane ediyor...
But water in caves doesn't only erode. It also builds.
Mağaralardaki su sadece aşındırmaz, inşa da eder.
Salt water, unlike fresh water, does not erode limestone, so most sea caves are created by the mechanical pounding of the waves.
Tuzlu su, tatlı suyun aksine kireç taşını aşındırmaz. Çoğu deniz mağaraları, dalgaların mekanik darbeleri sonucu oluşmuştur.
A venerable temple may appear ageless. But eventually, it too will erode.
Eski bir tapınak yok olmayacakmış gibi görünebilir ama eninde sonunda o da zamana yenik düşer.
Inflammatory reaction could erode it into a vein. Fragment gets a free ride.
İltihap cevabı, parçayı damara sokup serbestçe dolaşmasına neden olabilir.
If you don't sell your utopian vision to the fourth estate and get some good publicity for the company, you're gonna see that support erode further.
Eğer ütopik fikrilerinizi basına açıklamazsanız ve şirket için biraz iyi ün yapmazsanız, kurulun verdiği desteğin yıpranacağı kesin.
Some of the younger impact basins have had less time to erode, so their features are still relatively crisp.
Daha genç olan darbe havuzlarının bir kısmı daha az aşınmaya maruz kaldı, bundan dolayı onlar, nispeten daha sakin ve tazedir.
When we see mountain ranges on the Earth, they're mostly caused first by the continents moving around, crashing into each other very slowly, buckling up and creating mountain ranges which then erode into all the spectacular shapes that we see, the Matterhorn and so forth, from water erosion.
Dünyamızda gördüğümüz sıradağlar çoğunlukla kıta hareketleriyle tetiklenirler, kıtaların birbirleriyle çarpışması, bugün görüp bildiğimiz bütün olağanüstü şekilleriyle gökyüzüne doğru uzanan heybetli sıradağları yaratır. Günümüzde bildiğimiz Materhorn ve benzerleri su erezyonundandır.
A gusty wind of materials speeds from the Sun past Earth at a million miles an hour, and could erode our atmosphere to nearly nothing in a few million years.
Materyaller içeren şiddetli bir rüzgar Güneşten Dünya'ya doğru 1.6 milyon km hızla eser. Bu rüzgar, atmosferimizi birkaç milyon yıl içerisinde dağıtabilirdi.
Volcanic systems can erode canyons by having fluid flow if it's very fluid, not very viscous.
Volkanik sistemler, akışmazken olmasa da çok akışkan olduğunda erozyona sebep olabilir.
Materials can erode similar to water.
Madde suyun yaptığına benzer şekilde aşınabilir.
Those reasons lie in trying to estimate how much erosion is taking place on the rings, because of the hailstorm of micro-meteorites, small, tiny bodies... particles that come in at a tremendous speed and chip away at the rings and therefore erode them.
Bu kanıtlar, halkalarda ne kadar erozyonun gerçekleşiyor olduğunda yatar, çünkü ; mikro göktaşı fırtınaları nedeniyle, küçük... küçücük tanecikler, muazzam hızlarla halkaları yontarlar ve bu yolla aşınmalar ortaya çıkar.
Rivers don't just erode the rock, they also carry it from the mountains to the sea in the form of silt.
Akarsular kayaları aşındırmakla kalmıyor aynı zamanda onları alüvyon hâlinde dağlardan denizlere taşıyor.
If it wasn't for the movement of the plates building new mountain ranges, water would eventually erode away all the land on our planet.
Eğer yeni dağ sıraları oluşturan levhâ hareketleri olmasaydı su, sonunda gezegenimizdeki bütün kara parçalarını aşındırıp yok ederdi.
Cancer? A tumor could erode a blood vessel.
Bir tümör kan damarlarını aşındırabilir.
When life comes into being then slowly, bit by bit it starts to erode the body corrupts it, by indulging it and to rebuild that lost eroded soul is why I have been appointed...
Hayat başlayınca yavaşça.. .. parça parça aşınmaya başlar.. .. vücut onu şımartarak baştan çıkarır..
Looks like it had a logo on it, but the moisture must have caused it to erode.
Üstünde bir logo var ama nem yüzünden yıpranmış.
I'm saying that a cream-coloured, ivory-hued, matte-finished, half-truth. will erode the foundation of your relationship.
Benim demek istediğim aranızdaki yarı gerçekler bile ilişkinizin temellerini sarsacaktır.
His style was always to stay calm and never say anything that would cause, er, that would erode peoples'confidence in the Stock Market.
Her zaman sakin bir tarzı vardı ve borsada insanların güveninin sarsılmasına neden olacak bir şey asla söylemedi.
Now, the surgeon is afraid that at the rate that the tumor is growing, that it will erode into the artery and cause a massive bleed. - What does that mean?
Cerrah, tümör büyüme oranının şah damarına zarar vereceğinden ve daha büyük bir kanamaya sebep olacağından korkuyor.
Rivers will change their courses, oceans will empty and fill, and mountains erode and rise again.
Nehirler yön değiştirecek okyanuslar boşalıp dolacak dağlar aşınacak ve tekrar yükselecektir.
I am going to erode every fibre of your spirit.
Ruhunun tüm parçalarını yok edeceğim.
and built great fiery mounds that would erode into mountainous islands.
erozyona uğrayarak dağlık adalara dönüşen büyük ve kızgın öbekler oluşturdu.
If you don't have conviction about where your foundation is, that off-handed comment will take you out of your game and erode your confidence.
Eğer altyapının nerede olduğuyla ilgili inancın yoksa o düşünmeden yapılmış yorum seni oyunun dışına atar. Ve kendine olan güvenini yok eder.
I think a lot of moments like that... really erode people's belief that anything can actually change.
Bence bunun gibi şeyler insanların gerçekten bir şeyleri değiştirebileceklerine olan inançlarını yıpratıyor.
Their corrosive droppings erode chrome and stone, and each bird can produce 1 2 kilos of mess a year.
"Dışkıları krom ve taşı aşındırıyor." "ve, bununla birlikte, her kuş yılda 12 kiloluk dert açabilir."
But eventually after time those skills, they... they start to erode.
Ama eninde sonunda bu özellikler yitip gidiyor.
With ammonia hydroxide I'm going to erode the cell walls.
Hücre duvarlarını parçalamak için Amino hidroksit veriyorum.
But if your worlds are completely different, these connections will erode, and eventually, I think one will begin to seem more and more like what it is.
Ama dünyalarınız tamamen farklılarsa bu bağlantılar aşınmaya başlayacak ve sonunda biri aslında olduğu şekilde görünmeye başlayacak.
I can't let my new confidence erode his.
Kendime güvenimin onu yıpratmasına izin vermemeliyim.
You can't let it erode your confidence.
Güveninin sarsılmasına müsaade etme.
You see, I've lived on this Hill for over a year, and I've been watching how the Army deploys information control to erode our community.
Bir yıldır bu kasabada yaşıyorum ve ordunun bizi sarsmak için nasıl bir bilgi kontrolü uyguladığını epeydir gözlemliyorum.
We could use her to erode support.
Onu taraf değiştirtmek için kullanabiliriz.
- Landscapes change, mountains erode, and, uh, forests die, but one thing stays the same, the stars.
Peyzaj değişir, dağlar aşınır, ormanlar ölür ama tek bir şey değişmez. Yıldızlar.
But we must not manufacture our interpretation of the law to erode constitutional authority.
Ama kendi yasa yorumlamalarımızı anayasal yetkiye zarar vermek için kullanmamalıyız.
If you continue, the car might erode parts of the road. Impossible.
Mümkün değil.
We've a chance to boost our profile and erode the First Amendment.
Nelle'nin müvekkili. Kârımızı yükseltmek ve Birinci Anayasa Tadilat'ını yürürlükten kaldırmak için harika bir fırsat. Haber değeri yüksek.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]