English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Escalated

Escalated translate Turkish

243 parallel translation
In the convents during the Middle Ages, fear of the Devil escalated into an almost hopeless despair.
Orta Çağ boyunca Şeytan korkusu manastırlarda cinnet boyutuna vardı.
But the violence of Gonzo's men gradually escalated.
fakat Gonzo'nun adamlarının şiddeti yavaş yavaş kızışıyor.
We escalated from innocuous devices of pleasure until we turned to knives to extract our ecstasy.
Zararsız zevk yöntemlerimizi arttırdık kendimizden geçmek için bıçak kullanmaya başlayana dek.
Now the situation has escalated to what we have been most afraid of.
Ve şimdi, en çok korktuğumuz şey gerçekleşmek üzere.
The robberies have escalated in Targoviste and the neighboring villages.
Hırsızlık vakaları Targoviste ve komşu köylerde iyice arttı.
The conflict in Libya escalated as more and more fascists might was thrown against the scithening resistance of the local population.
Libya'daki çatışmaların şiddeti arttı. Baskısı gittikçe artan faşist güç karşısında, yerli halkın direnişi de o oranda arttı.
- How about if it escalated?
Peki ya yayılırsa?
- How about if what escalated?
- Ne yayılırsa?
The threat of nuclear confrontation in South Africa escalated today when the ruling white military government of that city state unveiled a French-made neutron bomb and affirmed its willingness to use the device as the city's last line of defense.
Güney Afrika'da nükleer çatisma tehlikesi artti. Söz konusu sehir devletinin beyaz askeri rejimi Fransiz nötron bombasini basina açikladi. Ve bombayi kentin savunmasinda son çare olarak kullanacagini bildirdi.
Things escalated, got a little out of hand.
Olaylar şiddetlendi ve biraz kontrolden çıktı.
The discussion must've escalated because I went to talk to the children.
Tartışma kızışmış olmalı. Çünkü ben çocuklarla konuşmaya gitmiştim.
In fact, at that point in time, we had escalated our lifestyle.
Aslında tam da bu noktada yaşam kalitemizi yükselttik.
- The violence has escalated.
- Şiddet tırmandı.
Once it escalated into a murder-one beef for all, after they killed two guards they didn't hesitate.
İki görevliyi de öldürüp birinci dereceden cinayete karıştıktan sonra... hiç duraksamamışlar.
- Dan. Isn't it true little has been achieved that the Communists have not been offering since 1969, that in fact your administration has needlessly prolonged the war and escalated it to new levels of violence?
Bu anlaşmanın başarıldığı doğru mu... 1969'dan beri kommünistlerin önerilmediği, gerçekte idareniz gereksizce savaşı uzattı... onu şiddetin yeni basamaklarına götürdü?
Military have escalated the quarantine at Cedar Creek, doubling their presence.
Ordu, asker sayısını ikiye katlayarak Cedar Creek karantinasını sürdürüyor.
What began as a traditional soccer riot... has escalated into a citywide orgy of destruction.
Geleneksel futbol dövüşü olarak başlayan kargaşa geniş çapta bir halk tahribine dönüştü.
With their one chance for peace ruined and Lenonn dead... the war escalated.
Lenonn'un ölümü barış için tek şanslarını mahvetmiş ve savaşı daha da kızıştırmıştı.
Except Ru'afo's need for revenge has escalated into parricide.
Ru'afo'lar dışında. O şavaşı diğerleini ebebeyin katili yapmak için kışkırttı.
As Kennedy considered the options, he received news that the crisis had escalated again.
Kennedy seçenekleri düşünürken krizin tekrar yükseldiği haberini aldı.
NATO went on alert, troops were being cranked up around the world and one never knew if the intensity of the situation in Berlin escalated, where would be the next sore point. "
Dünya çapında askeri birlikler harekete geçiriliyordu ve kimse Berlin'deki gerginlik tırmanırsa bir sonraki sıkıntılı noktanın neresi olacağını bilmiyordu.
- Look, I know that things... escalated in our relationship and a lot was said and done that...
Bak, ilişkimizde bazı şeyler çoğaldı ve çok şey söylendi ve yapıldı ama...
Our grudge match escalated into a cold war of words.
Kinimiz kızışmış soğuk savaşın kelimelerini andırıyordu.
We were presented with a situation that escalated beyond control.
Brixton silahtarlarına. The Clash'ı istiyoruz! The Clash'ı istiyoruz!
Which escalated to rape.
Sonra tecavüze geçmiş.
The situation has escalated.
Durum kontrolden çıktı.
And then everything escalated.
Sonra olay kızıştı.
It escalated to marriage.
Evliliğe ilerledi.
It just escalated.
Sadece gaza gelmiştim.
The situation escalated and he knew that there were a lot of people against him.
Benim tahminim bu olayın korsanın bir süre sonra teslim olacağı bir başka rehine vakası olacağı yönündeydi.
You've already escalated from losing your scholarship to getting kicked out of school.
- Gördün mü, bursunu kaybetmekten okuldan atılmaya geçtin bile.
Wrong place at the wrong time. - Things escalated.
Yanlış zamanda yanlış yerdeydik ve bir şey diğerini izledi.
You've escalated the conflict between my people and the Andorians... which included the destruction of one of our most sacred monasteries.
Halkım ve Andorian'lar arasındaki gerilimin tırmanmasına yol açtınız ki bu da en kutsal tapınaklarımızdan birinin yıkımına neden oldu.
Looks like our petty thief just escalated to murder.
Anlaşılan adi hırsızımız cinayete terfi etmiş.
The riots have escalated all over the city.
Şehrin her tarafında isyanlar çıktı.
And I'm afraid our Tom is on an escalated pace.
Bizim röntgencinin, tarzını geliştirdiğinden korkuyorum.
Tommy... did you and Darwin have an argument that escalated?
Tommy, senle Darwin arasında, şiddetli bir münakaşa oldu mu?
What started as a simple protest has escalated into a dangerous situation.
Basit bir protesto işte böyle tehlikeli bir duruma dönüştü.
Well, we went out as friends and things just kind of escalated.
Arkadaş olarak çıktık, ve bazı baştan çıkaran şeyler gelişti.
You treated him like a criminal, which escalated the dispute with the neighbor. - She felt she could attack him.
Suçluymuş gibi davrandın böylece komşusu senden güç aldı.
Boy, that escalated quickly.
Tanrım. Kavga çok çabuk gelişti.
This conflict escalated into a brutal civil war that would last 12 years.
Bu anlaşmazlık 12 yıl sürecek vahşi bir iç savaşa kadar uzandı.
The problem escalated after they visited Europe
Çıktıkları Avrupa gezisinden sonra sorun iyiden iyiye kızışmaya başladı.
We went shoe shopping and it escalated.
Kavga etmiştik. Ayakkabı alışverişine çıktık ve ortalık kızıştı.
Turk, I heard your conflict with Dr Cox escalated.
Turk, duyduğuma göre Dr. Cox ile aranızdaki çatışma kızışmış.
I'm very concerned that this stalker has escalated to home delivery.
O psikopatın evinize kadar giriyor olması beni oldukça endişelendiriyor.
Hostilities have escalated.
Çatışmalar şiddetleniyor.
from Lickety-Split, Virginia, had escalated to the brink of catastrophic warfare.
Tunnel City Coffee, Virginia, eşiğine tırmandı vardı felaket savaş.
Our unsub went from wounding civilians to executing a police officer, so he's escalated.
Şüphelimiz, sivilleri yaralamaktan bir polis memurunu infaz etmeye geçti,.. ... yani hedef büyüttü.
The violence has escalated with each attack.
Her saldırıda şiddetin dozu artmış.
[TV REPORTER] It started with a traffic argument, escalated to the firing of a legally carried handgun, ending with the death of the man it was aimed at.
Trafik tartışması olarak başlayan olayda silah çekilmesiyle ortam gerginleşti.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]