English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Escalating

Escalating translate Turkish

294 parallel translation
The war is escalating, and there's only one way to oppose it :
Amansız savaşa karşı sadece bir yolla direnirsin :
With the war and the minorities, the poor it is constantly getting worse and it seems that more and more people... are willing to turn to violence to take care of it and it seems to be escalating into an unthinkable situation
Savaş kıtlık ve yoksullukla birlikte sürekli daha kötüye gidiyor ve buna bir çare bulmak için... her geçen gün daha fazla insan şiddete yönelmeye meyilleniyor böylece durum daha da içinden çıkılmaz bir hal alıyor.
Don't quote me on this, but with the Russian presence... escalating in the Mediterranean... and the military posture of the Arabs stiffening... and the first-strike capability of the Israelis at its peak... the whole place is a powder keg.
Benden duymuş olma ama, Rusların Akdeniz'deki varlığı güçleniyor. Arapların asken gücü ise artıyor. İsrail ilk darbeyi vurma hazırlığı içinde.
Dizziness, rapid pulse, escalating internal temperature.
Baş dönmesi, hızlı nabız, yükselen ateş.
They're escalating.
Yükseliyor.
toman refused to disclose their destination or confirm that their departure has anything to do with the escalating middle eastern crisis.
Toman gittikleri yeri söylemeyi reddetti veya Orta Asya krizinin tırmanmasından dolayı ayrıldıkları haberini doğrulamadı.
I'll knock it out and keep this affair from escalating.
İşleri fazla kızıştırmadan meselenin üstesinden gelicem.
Channel closed. - His fear is escalating.
- Korkusu gittikçe artıyor.
However, to avoid escalating tensions,
Ancak, tansiyonu daha fazla yükseltmemek adına...
Escalating violent episodes, hallucinations.
Şiddete yönelmeye ve halüsinasyonlar görmeye başladı.
Commander, my entire life has been a series of escalating triumphs.
Komutan, tüm hayatım giderek artan bir dizi zaferler şeklinde geçti.
It has been reported by Reuters that French aerodromes and military bases have been the targets of escalating air attacks by the German Luftwaffe.
Reuters'dan alınan son bilgilere göre... Fransız havaalanları ve tüm askeri üsler... Alman Hava Kuvvetlerine hedef oluyor.
So a crisis that seemed to be escalating beyond the point of no return was ultimately resolved with fewer than a hundred soldiers dead, and the nuclear base captured by Radchenko is back in government hands.
Yani dönülmez gibi görünen bu kriz sonuçta yüzden az askerin ölümü ile sonuçlandı. Ve Radchenko tarafından ele geçirilen Nükleer üs, tekrar hükümetin eline geçti.
Neural sensor escalating,
Sinirsel algılayıcı artıyor,
That the Twin Cities may have a... escalating fetishist on their hands.
Twin Cities'de bir fetişist olabilir.
An escalating fetishist.
- Fetişist.
Agent Mulder believes strongly that the suspect in this case is escalating towards this action.
Ajan Mulder, bu suçu işleyen kişinin, cinayete doğru gittiğini düşünüyor.
There's a low-risk potential in the photographer escalating from stalking.
İz sürme aşamasının yükselişine bakılırsa, fotoğrafçının düşük bir tehlike potansiyeli var.
The situation is in danger of escalating...
Sorun, giderek daha da tehlikeli bir hal almaya başladı...
Unresponsive pupils, loss of muscular control, escalating tremors...
Bos bakan göz bebekleri, kas kontrolunun kaybi, devamli artan titremeler...
Her condition is escalating.
Durumu yükseliyor.
This is escalating into something else, ariel.
Bu başka birşeye dönüşüyor, Ariel.
I hate to be the voice of doom, but it keeps escalating.
Belirsizlikten nefret ederim... Ama sonucu hızlandırıyor.
With escalating tension in the Vega sector... the whole Confederation is on a knife edge.
Vega sektöründe gerilimin yükselmesiyle... şu an tüm Konfederasyon bıçak sırtında.
Point scale escalating from 25 to 250... one of which is a conversation bonus.
Puan cetveli 25'ten 250'ye kadar... biri konuşma ödülü.
Later escalating into violent whipping.
sonra kırbaçlamaya doğru giderek artış.
We can keep this from escalating beyond a woman being angry at getting her hair messed up.
Bu olan biteni bir kadının sinirlenmesinden saçını başını paralamasına dönüşmekten alıkoyabiliriz.
Queensborough president Arthur Mydanick called the meeting amid criticism his office isn't doing enough to help resolve this escalating scandal.
İlçe başkanı Arthur Mydanick, skandalı çözmek için yeterince uğraşmadığı yönünde eleştiriler aldığı sırada bu toplantıyı düzenledi.
When I was in the sixth grade, I got so worried about the escalating situation in Iraq... that they put me on an adult dosage ofXanax.
6. sınıfta Irak gerginliğinden öyle endişelendim ki, yetişkin dozunda Xanax verdiler.
Each one had an increased degree of sexual fetishism. - This guy was escalating.
Hayır, ama ardı ardına yapılan her hırsızlığın cinsel fetişizm oranı vardır.
Cleopatra was still massively over budget and Fox was panicking from the escalating costs.
Cleopatra bütçesini fazlasıyla aşmıştı ve artan maliyetler Fox'u paniğe sokuyordu.
His rage may be escalating.
Öfkesi artıyor olabilir.
Unfortunately, no woman fulfills his fantasy. So, his frustration just keeps escalating until he can't contain himself.
Maalesef hiçbir kadın fantezisine uymadığı için öfkesi, artık kendini tutamayana kadar artıyor.
Now he's escalating to intercourse.
Şimdi cinsel ilişkiye giriyor.
We're not escalating to marriage.
Bizimki evliliğe ilerlemeyecek.
- No escalating.
- İlerletmek yok.
I'm concerned as always about the escalating level of violence, but maybe this will finally satisfy the hawks in Congress.
RUSLAR VE ÇİNLİLER İÇİN ZOR OLACAK
The escalating violence, tragic loss of human life, and threat of all-out war was overshadowed today by the announcement of the Oscar nominations.
Yükselen şiddet, insan hayatının trajik kaybı ve bütün savaş tehditleri, bugün Oscar adaylarının açıklanmasıyla ikinci planda kaldı.
Comm traffic from the planet indicates escalating violence,
Gezegenden gelen iletişim trafiği şiddet olaylarının arttığını gösteriyor.
Well, that's probably just because it's new, and your power is escalating.
Bu büyük ihtimalle yeni olduğu içindir ve güçlerin gelişiyor.
How is it escalating?
Nasıl gelişiyor?
Ergo, those that refused the program, while a minority, if unchecked would constitute an escalating probability of disaster.
Programı kabul etmeyenler, azınlıkta olmalarına rağmen, kontrol edilmezlerse felaket ihtimali süratle artabilirdi.
Congress reacted by instantly escalating the war by newfunding to escalate the war.
Kongre yeni fonlarla savaşı kışkırtarak karara tepki gösterdi.
The US, as I said, reacted by escalating the war and for the first time giving official orders to its mercenary forces to attack what are called'soft targets'.
Amerika, dediğim gibi, savaşı kışkırtarak ve ilk defa paralı askeri güçlerine "yumuşak hedef" denilen hedeflere saldırmak için resmi emirler vererek tepki gösterdi. "yumuşak hedefler" güney komutasının onlara taktığı ad - "yumuşak hedefler" yani savunmasız sivil
- Point-five escalating doses.
- 0.5'lik yükselen dozda.
The violence was escalating, spreading- -
Şiddet artıyordu, yayılıyordu...
Still, at risk of escalating the situation... you sent ill-prepared divers into a rescue mission against direct orders.
Yine de, olayın riski göz önüne alındığında..... emirlere karşı gelerek, diğer öğrncileri tehlikeye attınız.
Gob, in a series of escalating dares... recently got married to a woman he had only known for an evening.
Gob bazı meydan okumalardan dolayı sadece bir akşamdır tanıdığı bir kadınla evlenmişti.
This is Lew Landers, WDHB's Action Central News at the site of Dorry's Tavern or what used to be Dorry's Tavern, in Kingston Falls where officials blame mass hysteria for the escalating series of unexplained accidents, fires and explosions that rocked this once-peaceful town on Christmas Eve.
Ben Lew Landers, WDHB Olay Merkezi Haberleri. Dorry'nin Barı önündeyim. Ya da Dorry'nin Barı'ndan geriye kalanın önünde.
He's escalating, Grissom.
- Gittikçe kızışıyor.
It's escalating.
Bu iş büyüyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]