English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Essentials

Essentials translate Turkish

263 parallel translation
He feels that if you can get away there, in the heart of Africa, he will come face to face with essentials.
Oraya, Afrika'nın kalbine ulaşmayı başarırsa hakikatle yüzleşeceğine inanıyor.
I'm a great believer in getting down to essentials.
Her şeyin temeline inmeye inanırım.
Do look at essentials, Hawthorne.
Ayrıntılarda kaybolma Hawthorne.
We'll carry only the essentials.
Gerekli şeyleri taşıyacağız sadece.
Don't say anything until you have got everything you need... food, coal and other essentials.
İhtiyacınız olan şeyleri temin etmeden sakın bir anlaşmaya varmayın. Yemek, kömür ve diğer temel ihtiyaçlarınızı.
There are two more essentials.
İki temel konu daha var.
Nothing but essentials.
Zaruri şeyler dışında hiçbir şey olmayacak.
We do not equip our ships with, how shall I say it? Non-essentials.
Biz gemimizi, nasıl söylesem, gereksiz şeylerle donatmayız.
- Our education gIosses over certain essentials.
Eğitimimiz bazı açıklamalardan yoksun.
( narrator ) Given these essentials, the two likeliest landing areas were the Pas-de-Calais, across the English Channel at its narrowest point, and Normandy to the west.
Şartlar gözönüne alındığında çıkartma için en müsait bölgeler, İngiliz Kanalı'nın en dar yerinde bulunan Pas-de-Calais ve batıda Normandiya'ydı [2].
- In a crisis, one deals only with essentials.
- Bir kriz durumunda sadece ana hatlarla ilgilenilir.
Just the essentials.
Gerekli olanlar.
It's gotta be pared down to the absolute essentials.
Ana hatlarına kadar küçültülmeli.
If you leave your home, your local authority may take it over for homeless families, and if you move, the authorities in the new place will not help you with food, accommodation or other essentials.
Evinizden ayrılırsanız... yerel yöneticileriniz onu evsizlere tahsis edebilir. Ve eğer başka yere giderseniz, gittiğiniz yerdeki yetkililer... size yiyecek, barınma ve diğer temel ihtiyaçlar konusunda yardım etmeyeceklerdir.
Only the essentials, MacGyver.
Sadece önemli olanları, MacGyver.
" Yet no child was ever denied these essentials...
" Ama hiçbir çocuk bu gereksinimlerinden mahrum kalmadı...
to its barest essentials, until, miraculously, all the pieces will be falling to place.
Özüne kadar ta ki bütün parçalar mucizevi şekilde yerlerine oturana kadar.
We want the essentials.
Önemli olmak istiyoruz.
- And pick up a few essentials.
- Ve bazı temel maddeleri almak için.
The bare essentials!
Gerekli temel maddeler!
- Just the essentials.
- Sadece gerekli olanlar.
Have you figured out the essentials of the game?
Oyunun önemli noktalarını anladınız mı?
Okay, just get the bare essentials.
Tamam, Sadece en gerekli şeyleri al.
Just the bare essentials.
Sadece temel ihtiyaçlar.
We have to save everything for the essentials.
Hayır veremem balkabağım. Elimizdeki her şeyi gerekli olan şeyler için tutmalıyız.
These, perhaps the least considered by humanity of all plants, have the four essentials of life in abundance.
Bunlar, belki de insanların en az önemsediği bitkiler hayatın 4 temel gerekliliğine bolca sahipler.
For I dare not hope he is improved in essentials.
Onun temelli değiştiğini ummaya cesaret edemiyorum.
No. In essentials, I believe he is very much... as he ever was.
Hayır, aslında temelde neyse yine öyle olduğunu sanıyorum.
Sabiston's Essentials?
Sabiston'ın Temel Kuralları mı?
Then why did I see him reading Essentials of Pediatric Surgery?
O halde neden Pediyatrik Cerrahinin Temelleri'ni okuyordu?
Anyhow, all we want is the basic £ 50 job, the bare essentials.
Tek istediğimiz 50 £'lik basit bir iş, yalnızca temel ihtiyaçlar.
Concentrate on the essentials... because you can't keep going like this.
Gerçeklere odaklan... çünkü bu şekilde hayatına devam edemezsin.
I'm just trying to keep to the essentials, Major.
Sadece gerçeklere bağlı kalmaya çalışıyorum Binbaşı.
If the Federation is going to survive we're going to have to stop wasting our time with toys and get back to the essentials.
Federasyon ise hayatta kalmak için çırpınıyor biz bu oyuncaklar ile vakit kaybetmesini durdurmak zorundayız ve geri temel yapısına dönmeli.
They learn the essentials of hunting from their mother... but then each develops its own solution... to the problems of survival... based on its own, unique experiences.
Annelerinden avlanmanın gerektirdiklerini öğrenirler ama sonrasında her probleme kendisi bir çözüm geliştirir. Hayatta kalması, kendi eşsiz tecrübelerine bağlıdır.
Just some essentials.
İçinde yalnızca gerekli birkaç ıvır-zıvır var.
Pack your suitcases with only the essentials.
Bavullarınıza sadece gerekli şeyleri koyun.
[Sighs] If you can manage with the simple essentials you're both welcome to stay with us as long as you need to.
[iç çeker] Eğer karşılamıyorsa temel gereksinimleri, hem... Mecbur kadar burada kalacak. - Teşekkür ederim.
You got to boil it down to the essentials.
Temel ihtiyaçların dışındakileri atmalısın.
However, a plate of my chadre kab should satisfy most of these essentials, while providing a pleasurable culinary experience at the same time.
Bununla birlikte bir tabak chadre kab birçok gerekli şeyi sağlarken, aynı zamanda, yemek pişirmek zevk veren bir deneyim.
I packed essentials.
Sadece gerekli olanları aldım.
Nor is it one which contains the essentials of permanent peace. "
Ne de kalıcı bir barışın esaslarını kapsayan bir Avrupa.
Now to essentials What wood will you use for the deck?
Fazla şatafatlı. 3 gönderli gemi, bayraklarla donatılacak bir gemi değildir. Ya kullanacağınız temel malzemeler? Güverte için hangi ağacı kullanacaksınız?
Nothing but the very essentials of life.
Hiçbir şey ama temel ihtiyaç maddeleri.
It said something about there being three essentials of magic : Timing, feeling and the phases of the moon.
büyü için gerekli üç şeyi söylüyor zamanlama, hissetme ve ayın evreleri.
Essentials.
Gerekli şeyler.
"We only took the essentials", "but" "even that added up to 209lbs each", the weight of a 15 stone man.
Sadece temel malzemeleri almıştık, fakat buna rağmen her birimize 94.8 kilo eklenmiş oldu, 15 obez insanın ağırlığı.
We were working on theories of quantum genetics, isolating, identifying the origins of intellect, the essentials of thought itself.
Zekanın kaynağını, düşüncenin temellerini saptama, izole etme üzerinde çalışıyorduk.
It's all the essentials preassembled.
Gerekli her şey bir arada.
Only essentials.
Sadece gerekli şeyler.
[Scorsese] Budd Boetticher explored the bare essentials of the genre.
Budd Boetticher bu türün temel özelliklerini inceledi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]