Estranged translate Turkish
320 parallel translation
Whose love estranged her own father and mother.
Kendisini öz anne-babasına yabancılaştırarak seven bir kadın.
Eleanor pampered him, probably because she and Mark became so completely estranged.
Eleanor onu çok şımarttı. Muhtemelen Mark ve o birbirlerine çok yabancı olduğu içindir.
"'Tis ye,'tis your estranged faces That miss the many-splendored thing. "
"'O siz... sizin yabancılaşmış yüzlerinizdir bir çok güzel şeyi kaçıran. "
You see, they'd been estranged for a number of years.
Yıllardır birbirleriyle görüşmüyorlardı.
Thank you, but you know she and I were estranged
Teşekkürler, fakat biliyorsunuz ki onunla pek yakın değildik.
What seems quite clear now is that instead of trying to bring estranged and excluded Americans back into the national community the administration has chosen to accept and exploit the division within the country and to side with what it considers as the majority
Şuan açıkça görünen şu ki yabancılaşmış ve dışlanan Amerikalıları .. topluma geri kazandırmaya çalışmak yerine yönetim ülke içindeki ayrışmayı kabul etmeyi ve sömürmeyi seçti ve çoğunluk olarak düşündüklerinin tarafına geçti.
I am now sure that Filippo feels estranged from me.
Artık Filippo'nun benden iyice uzaklaştığına eminim artık.
What estranged you both ;
Aranızı ne açtı?
- Estranged...
Gidin artık.
Can a person write if he's estranged from politics?
Politikadan soğumuş birisi yazabilir mi?
An estranged wife.
Senden yabancılaşmış bir eş ama.
" The divine strength of gold lies in its being, as the estranged, alienated and self-alienating essence of Man.
"Paranın ilahi gücü, insanoğlunun yabancılaşmış..." "... yabancılaşan ve yabancılaştıran... " "... özünde bulunur. "
There had been quarrel about money, which estranged this man Mortimer, a sly, subtle, scheming man, but for Brenda's sake
Sinsi, kurnaz ve entrikacı Mortimer ile aramızda para yüzünden bir anlaşmazlık oldu.
Later, he helped our estranged brothers,
Sonraları, ayrılıkçı kardeşlerimize yardım etti.
Can you imagine what the reward might be for anybody who would act as a peacemaker between these two tragically estranged but perky-bottomed sisters?
Trajik bir şekilde yabancılaşmış sıkı kalçalı iki kardeşin arabuluculuğunu yapan kişinin nasıl bir ödül alacağını tahmin edebiliyor musunuz?
Sinful Addressee Died Estranged.
Günahkar alıcı yalnız başına öldü.
Suzanne, how did we become so estranged?
Suzanne, nasıl oldu da aramız bu kadar açıldı?
Nothing like a crisis to bring the estranged couple closer together A.
Ayrılmış çiftleri bir araya getirmek için kriz anı gibisi yoktur.
Let's have a warm Krusty welcome for my estranged father...
Şimdiye kadar aramızın açık olduğu babama Krusty hoşgeldini yapalım.
who do we have? your estranged, geoff gordahl, ed rossi, and i just hung up with dr. feldman.
Karın, Jeff Gordahl, Ed Rossi ve az önce Dr Feldman aradı.
perhaps your estranged got the date wrong!
Belki de senin uzatmalın tarihi karıştırmıştır.
Charles, this worthless bundle of piss and vomit beneath our table... is the good doctor's estranged adopted son.
Charles, masamızın altındaki sidik ve kusmuk karışımı ; bu değersiz yığın... iyi doktorun üvey evlatlarından uzaklaştırdığı birisi.
I reunited you with your estranged father.
Seni red eden babanla barıştırmıştım.
My own father and I were estranged.
Kendi babamla yabancılaşmıştık.
In this very special outtake, Homer attempts a reconciliation... with his estranged son.
Şimdiki sahnede, Homer arasının açık olduğu oğlu ile barışma teşebbüsünde bulunacak.
Your estranged husband Lloyd Morgan, was very abusive to you.
Ayrı yaşadığınız eşiniz Lloyd Morgan size karşı şiddet uyguluyordu. Bu doğru mu?
And I'd like to thank Lester for reuniting me with my estranged wife.
Lester'a ben de teşekkür etmek istiyorum, karımla aramı düzelttiği için.
This is my son from whom I have been estranged.
Bu benim ayrı düştüğüm oğlum.
Essex and Lord Grey became estranged, while Rebecca's condition worsened.
Essex ve Lord Grey'in arası açıldı,... Rebecca'nın durumu da iyice kötüleşti.
Rootless... estranged from all I thought that liberty and peace would serve, instead of happiness.
Köksüz her şeyden ayrı kaldım. Özgürlük ve huzurun mutluluğu değiştirebileceğini sandım. Tanrım.
I can assure you, Papa, that the last person with whom I wish to have any communication is your estranged wife!
Seni temin ederim baba, bu dünyada görüşmek isteyeceğim en son insan senin ayrıldığın karındır!
As reported by the coroner, Delmer died of a heart attack... somewhere between the lake and the tree... but most curious side note... is the suicide the next day of Craig Hansen... volunteer firefighter, estranged father of four... and a poor tendency to drink.
Savcı'nın belirttiğine göre... göl ve ağaç arasında bir yerlerde, kalp krizinden ölmüştü. Ama olayın tuhafı, ertesi gün... Craig Hansen intihar etmişti.
I'm sure we'll find a way to be estranged again in no time.
Çok geçmeden aramızın tekrar bozulmasını sağlayacak bir yol bulacağımıza eminim.
Yes, it did, didn't it? They've been estranged for years.
Yıllardır görüşmüyorlarmış.
"Thou shall not covet thy gay best friend's Iong-estranged. recently reunited brother."
"En yakın gay arkadaşının dargın olduğu yeni barıştığı kardeşini arzulama" emrini.
- She and Herrero were estranged at the time.
- Herrero ve o, o zamanlar ayrılmışlar.
Why was he estranged from his family?
-... Beau evden ayrılmış. - Neden ailesinden uzaklaşmış?
They're estranged.
Ayrı düştüler.
This tape from hotel security cameras clearly shows Thomas in the words of one hotel security guard, "doing himself a big favour" outside the cottage where the actor's estranged wife is staying.
Bu kasette, Thomas'ın, eski karısının kulübesinin önünde, otel güvenlik görevlisinin değişiyle kendisine büyük bir iyilik yaptığı açıkça görünüyor.
- This way, estranged.
- Bizi böyle yabancılaşmış görmesi.
"At birth to our parents..." "we are estranged"
doğduğumuzda biz ailelerimize... alışırız...
Ling and I are estranged.
Ling'le uzaklaştık.
You could even take one of those friends you feel so estranged from.
Kendini yabancı hissettiğin arkadaşlarından birini de götürebilirsin.
Max and Jesse have been estranged for years ever since he married Peyton.
Max'le Jesse yıllardır birbirlerine uzaktı. Peyton'la evlendiğinden beri.
We're at Winky and Bob's cocktail party, and I'm your estranged wife.
Winkey ve Bob'ın partisindeyiz ve ben ayrı yaşadığın karınım.
My estranged wife has a damn fine ass.
Ama ayrı yaşayan karımın çok müthiş kalçaları var.
She estranged us from our own daughter.
Kendi kızımızla aramızı açtı.
Someone needs to reunite him with his estranged brother... Right Guard.
Birilerinin ayrı kalmış kardeşiyle görüşmeleri gerekiyor Right Guard'la.
Well, truth be known, they were estranged for 20 years.
Gerçeğin bilinmesi gerek. 20 yıldır birbirlerinden çok uzaklaşmışlardı.
Now she is estranged too.
Onunlada aram bozuk.
I feel estranged from my own mother, and I don't like it.
Hiç hoşuma gitmiyor.