English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Eurotrash

Eurotrash translate Turkish

44 parallel translation
I think I can handle this Eurotrash.
Bu Avrupa işi saçmalığı da halledebilirim sanırım.
Highbrow eurotrash. This stuff won't play out here in "show me" country.
"Ülkeyi bana göster" rolü için burada neler yapıyorum.
I wouldn't be caught dead wearing your crummy little Eurotrash rags.
Ölsem bile sizin o Avrupalı paçavralarınızı giymem.
A Eurotrash in Armani kind of bastard.
Armani takımı içinde Avrupai bir alçak.
He's this Eurotrash guy.
Adam Avrupa kırması.
There's a lot of Eurotrash scarf in'the shrimps.
Sırf karides tıkınan pek çok Avrupalı zerzevat var.
They're Eurotrash.
Avrupalı züppeler.
So, uh, you guys are Eurotrash, huh?
Siz değersiz Avrupalılarsınız, huh?
Eurotrash.
Avrupa pisliği.
that's George - - " and Eurotrash.
- Bu George, hizmet vermeye devam ediyor. "
You better start telling us what you do know... or I'll put you on a plane back to Kosovo, you piece of eurotrash!
Ne bildiğini bize söylemeye başlasan iyi yok yoksa seni Kosova'ya giden ilk uçağa bindiririm seni Avrupalı bozuntusu!
Is there anything more infuriating than the moral vanity of Eurotrash?
Avrupa zırvalıklarının ahlaki kibrinden daha sinir bozucu bir şey var mı?
Explain to me what everyone sees in that Eurotrash?
Herkes bu Avrupalı süprüntüde ne buluyor?
It's where the Eurotrash kids looking for a good time are heading these days.
Bu günlerde avrupalı çer çöplerin iyi zaman geçirmek için aradığı yer.
You nim-witted Eurotrash with the...
Nedir o?
Wannabe Eurotrash with a whole lot of fuck-you money to throw around.
Etrafa saçacak parası olan, zengin Avrupalı özentisi.
So you two have to eye make contact as many eurotrash toolbags as you can.
Takım elbiseli, düzgün tipli olabildiğince adamla göz teması kurmanız gerek.
Hanging out with a bunch of freaky Eurotrash?
Bir avuç garip avrupalıyla bebaber takılmak?
You know, Eurotrash, crazy Russians, friends from the import-export business.
Avrupalılar, çılgın Ruslar, ithalat ihracat işinden arkadaşlar.
I know 15 eurotrash partiers who can be here in 5 minutes.
5 dakikaya burada olabilecek en az 15 tane tiki tanıyorum
His taste in women runs the gamut from eurotrash b-listers to anorexic pop stars- -
Bir sürü kadınla birlikte oluyor. Şöhret peşindeki şarkıcı yetmelerden tut da- -
It's a jumped-up Eurotrash piece of rip-off fucking bullshit.
Her zamanki kendini bir halt sanan Avrupalı götlerin zırvalığından ibaret.
He is not one of your Eurotrash boyfriends, Tess.
O senin Avrupalı züppe arkadaşların gibi değil, Tess.
Some Eurotrash just about your age got himself killed down by the border line.
Şehir hudutlarında senin yaşlarında bir Avrupalı pislik ölü bulundu.
Well, I don't know any Eurotrash, officer.
Benim tanıdığım hiç Avrupalı pislik yok, memur bey.
Tacorita, Eurotrash-skank or bone-nosed bush woman can come here and become whatever they want... waitresses, masseuses, models, actresses... but first they have to pay their documentation and transportation bills.
Garson, masöz, manken, aktris olabilirler. Ama ilk olarak taşınma bedelini ödemek zorundalar.
I dig the Eurotrash heroin-chic look.
Avrupalı havalı fıstık bakışını denedim.
Some eurotrash brat!
- Avrupalı şıllık bir veleti korumamı.
I've assassinated heads of state, captains of industry, arms dealers, drug cartel kingpins, corrupt politicians, and dozens of Eurotrash super-criminals.
Devlet başkanlarını iş adamlarını, silah satıcılarını, uyuşturucu çetelerinin liderlerini, yozlaşmış politikacıları, ve düzinelerce suçluyu öldürdüm.
You are going down, you hear me? You eurotrash, central casting- -
- Seni Avrupalı pislik, merkez...
You know, don't you want our little Hayley to marry into Eurotrash?
Küçük Hayley'mizin Avrupalı bir izbeyle olmasını istemem, anladın mı?
So what's it going to be - - the tablet or that piece of eurotrash crap you call a car?
Şimdi ne olacak tablet mi yoksa çekici arabanı mı çeksin?
You'll be riding your time until retirement giving parking tickets to Eurotrash in SoHo.
Emekli oluncaya kadar kendini at sırtında, SoHo'daki kibirli Avrupalılara park cezası keserken bulursun.
Or... a Eurotrash cokehead who has a father that can be squeezed after the little prick's micro-budget sci-fi film doesn't get picked up at Sundance.
Veya... Avrupali sosyetik bir kokainmansan ve küçük bütçeli bilimkurgu filmin Sundance festivaline kabul edilmeyince para sizdirabilecegin bir baban varsa.
Eurotrash.
Avrupai saçmalık!
So what piece of Eurotrash has to marry you to stay in the country?
Hangi Avrupalı zümbük, ülkede kalmak için seninle evlenmek zorunda?
All I really want to do is dance. Except lately all the good warehouse raves are filled with Eurotrash.
Gerçi son zamanlarda nerede çılgın ambar partisi varsa Avrupalı mallarla dolu.
"Eurotrash," I like that.
Avrupalı mallar. Çok beğendim. Gerçekten de tıka basa mal dolu koca kıta.
No, I thought he was some Eurotrash fool that was gonna get himself killed.
Hayır, ben onu kendisini öldürtmeye çalışan aptal bir Avrupalı olduğunu sanmıştım.
And he worked at a Eurotrash clothing store.
Ve dandik bir giyim mağazasında çalışırdı.
Yeah, just until the, uh, Eurotrash vampires are done Eurotrashing the city.
Evet, Avrupalı pislik vampirler şehri berbat etmeyi bitirene kadar sadece.
Die in hell, Eurotrash!
Ceheneme kadar yolun var, Avrupalı.
Eurotrash.
Öyle mi?
Eurotrash.
Avrupa çöpü

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]