Everest translate Turkish
588 parallel translation
The conditions are still rougher than at the top of Mount Everest, but for you and me, it should suffice.
Durum hala Everest Tepesi'nin doruğunda olmaya göre daha zor ama senle bana yeterli olacaktır.
You'll not only see those, but before the evening's through, you'll be leaning against the Tower of Pisa, mount Mount Everest.
Onları görmekle kalmayıp akşam olmadan Pisa Kulesi'ne yaslanıp Everest Dağı'na çıkacaksınız.
It seems to me, Sergeant, there are two kinds of men - one who learns to play Bach and Handel... only to play "I Kiss Your Little Hand, Madame"... and the man who learns to walk step by step... so that one day he might climb Mount Everest.
Bana kalırsa iki tip insan var çavuş bir tanesi Bach ve Handel çalmasını öğrenip "Ellerinizden Öpüyorum Hanımefendi" çalan bir diğeri de her şeyi adım adım öğrenip en sonunda Everest Tepesi'ne tırmanmayı başaran.
The peaks on the range opposite are nearly as high as Everest.
Karşısındaki doruklar neredeyse Everest kadar yüksekler.
Easy money, as i know your virtue is as intractable as mount everest.
Kolay para, biliyorum ki aşması Everest Dağı kadar zorlu erdem sahibisin.
Everest!
Everest!
Everest.
Everest.
What do you expect, to climb Mount Everest?
İlk defasında ne bekliyorsun?
Your call sign is Everest.
Telsiz kodunuz, "Everest".
Man has climbed Mount Everest, gone to the bottom of the ocean.
İnsanoğlu Everest Dağı'na tırmandı, okyanusun dibine gitti.
Let's back up and see if you can turn that Mount Everest of manure into a few facts.
Başa dönüp, seni Everest Dağının tepesinden indirip, gerçeklerle yüzleştirebilecek miyiz, bir bakalım.
There's one coming that looks like Mt. Everest.
Everest Dağı'na benzeyen bir tane yaklaşıyor.
You've got to climb Mount Everest to reach the Valley of the Dolls.
Bebeklerin Vadisi'ne ulaşmak için Everest Tepesi'ne tırmanmanız gerekir.
Everest, I presume?
Everest, sanırım?
I don't think I could cross that bit of floor between us... any more than I could climb Everest.
Sevgili kızım, aramızdaki mesafeyi aşmak Everest'e tırmanmaktan zor.
Forbidding, aloof, terrifying.
Everest Tepesi. Haşin.
Why not drop in at ricky pule's- -
Everest'e mi çıkıyorsunuz?
Mount everest- - forbidding, aloof, terrifying.
Everest Tepesi. Haşin. Soğuk.
It's the Mount Everest of haunted houses.
Perili evlerin en ünlüsü.
If you were to make a mountain very high higher than Everest, the biggest mountain on Earth it would be crushed by its own weight.
"Çok yüksek bir dağ oluşturmak istersek..." "... Dünyanın en büyük dağı Everest'den de büyük... "
On Mars, there is a volcano as wide as Arizona and almost three times the height of Mount Everest.
Mars üzerinde Arizona büyüklügünde bir volkan vardir, ve yüksekligi neredeyse Everest'in üç katidir.
My husband said : "You're like climbing the Everest - without oxygen!"
Kocam, benimle olmanın 7 bin metreye... oksijensiz tırmanmak gibi olduğunu söylerdi.
- I mean - I mean, uh, isn't it a little upsetting... to come to the conclusion that there's no way to wake people up anymore... except to involve them in some kind of a strange, uh, christening in Poland... or some kind of a strange experience on top of Mount Everest?
insanların dâhil olacakları Polonya'da biraz tuhaf bir vaftiz töreni veya Everest Dağı'nda yaşanacak değişik bir deneyimin haricinde, insanları uyandırmanın hiçbir yolu olmadığı sonucuna ulaşmak biraz can sıkıcı değil mi?
I mean, uh, because, uh, you know that the awful thing is... if you really say that it's-it's necessary... to, uh, take everybody to, uh, Everest... it's really tough, because everybody can't be taken to Everest.
Çünkü... işin kötü olan tarafı, eğer herkesi Everest'e götürmemiz gerektiğini söyleyecek olursan, bu oldukça zor olacaktır, çünkü herkesi birden Everest'e götüremeyiz.
I mean, there must have been periods when in order to give people... a strong or meaningful experience... you wouldn't actually have to take them to Everest.
Yani, insanlara güçlü veya anlamlı deneyimler kazandırmak için onları gerçekten Everest'e götürmek zorunda olmadığın dönemler kesinlikle vardır. Ama şu anda yapıyorsun.
I mean, really, tell me, why do we require a trip to Mount Everest... in order to be able to perceive one moment of reality?
Yani söylesene, niçin bir anlığına gerçekliği algılamak yerine Everest Dağı'na bir seyahati talep ederiz?
I mean - I mean, is Mount Everest more real than New York?
Yani Everest Dağı, New York'tan daha mı gerçek?
- I mean, isn't there just as much reality to be perceived... in a cigar store as there is on Mount Everest?
Yani bir tütüncü dükkânında, Everest Dağı'ndaki kadar fark edilebilecek gerçeklik yok mudur?
I think that not only is there nothing more real about Mount Everest... I think there's nothing that different, in a certain way.
Sadece orada Everest Dağı kadar gerçek bir şey olduğunu düşünmüyor değilim hatta o kadar bir farklılık olduğunu da düşünmüyorum.
I mean, if your own mechanism is operating correctly... it would become irrelevant to go to Mount Everest, and sort of absurd... because, I mean - it just - I mean, of course, on some level, I mean... obviously it's very different from a cigar store on 7 th Avenue.
eğer algılaman yani, eğer kendi tertibatın düzgünce işliyorsa Everest'e tırmanman ilgisiz bir hal alır, saçmalaşır çünkü bu, demek istediğim tabii ki bir noktada muhakkak yedinci caddede olan bir tütün dükkânından farklıdır.
No, really. The one thing I want to do... before I join the cosmos is to hang-glide off of Mount Everest.
Yok valla bak,... hakkın rahmetine kavuşmadan Evereset'in tepesinden motorsuz atlamak.
We're not going up the south face of Everest.
Bu sadece 5 saatlik bir gezi! ... Everest tepesine tırmanmayacağız ki!
Becky's client was not the ministry, but Everest Development.
Becky'nin müşterisi Bakanlık değil, Everest Geliştirme denen gizli bir şirketti.
To tell you the truth, the only work I've had lately has been with Everest Realty.
Son üç aydır yaptığım yegâne iş Everest Yatırım'la oldu.
That's why I like to keep Everest small.
Bunun için Everest'i ufak tutuyorum.
- Oh, you're from Everest?
- Demek Everest'tensiniz!
- Bring me the Everest file.
- Everest dosyasını getir.
After you die, who's gonna prove that you did not sell your land to Everest?
Öldükten sonra arazini Everest'e satmadığını kim kanıtlayacak?
You know what Everest?
Everest'i biliyor musun?
Daddy is going to climb Everest peak.
Babam Everest'e tırmanacak.
You would not be in it otherwise. Everest?
aksi takdirde Everest olamaz mı?
And Mac and I were wealthy men beyond the dreams of Everest.
Ve Mac ve ben çok varlıklı adamlardık.
Mount Everest, North Face Tibet, NEPAL
Everest Dağı, Kuzey Yüzü Tibet, NEPAL
And now, well, last year, China had to close down Mount Everest.
Ve şimdi, geçen yıl, Çin Everest'i kapatmak zorunda kaldı.
Imagine water cascading off cliffs the height of Mount Everest, thundering through rainbows straight into an ocean the colour of sapphire wine.
Suyun, Everest dağı yüksekliğindeki kayalıklardan, gürleyerek, gökkuşağının içinden geçip doğruca safir şarabı rengindeki okyanusa döküldüğünü düşünün.
No, but Niki mentioned Mount Everest.
Hayır, ama Nicole Everest diyordu.
Let us brave the foothills of Mount Everest to...
Hadi bizi cesur Everest Dağı'nın eteklerine...
a square root, splitting the atom, ascending Mount Everest...
Kare kökler, atomu parçalamak, Everest Tepe'sine tırmanmak.
Maybe I'd take up fly-fishing, travel to exotic places, climb Mount Everest.
Balık tutmayı deneyebilirdim. Egzotik yerlere gidebilirdim. Everest Dağı'na tırmanabilirdim.
Is that what they go there for?
Everest'e çıkmayı mı?
Everest?
Everest Tepesi'nden mi?