English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Exaggerating

Exaggerating translate Turkish

691 parallel translation
I think you're exaggerating a little, Lohmann.
Biraz abartmıyor musun, Lohmann.
Aren't you exaggerating a bit.
Biraz abartmıyor musun.
Oh, well, after all, aren't we exaggerating the horrors of war?
Sonuçta bu savaş korkusunu biraz abartmıyor muyuz?
- You're exaggerating.
- Yok canım, o kadar büyütmeyelim.
Really, I'm not exaggerating.
Gerçekten, abartmıyorum.
At the whole ridiculous spectacle of life, at people being so serious... taking themselves pompously, exaggerating their own importance.
Hayatın saçmalıklarına, çok ciddi davranan insanlara... havalara girmiş, kendi kendilerini şişirenlere.
- Now, Ninotchka, you are exaggerating.
- Yapma Ninotchka, abartıyorsun.
You're exaggerating.
Yalan mı? Abartıyorsun.
Madamés exaggerating with her pilot.
- Hanımefendi bu pilotu fazla abartıyor. - Haz, sınır tanımaz.
Folks back home used to say I could shoot a rifle before I was weaned. But they was exaggerating some.
Eve gelenler, sütten kesilmeden tüfekle ateş edebildiğimi söylerlerdi ama biraz abartırlardı.
He's not exaggerating a thing, dear.
Hiçbir şeyi abarttığı yok, canım.
- You're exaggerating.
- Abartıyorsunuz.
When you told us about Tarzan and Boy, I thought you were exaggerating.
Tarzan ve Çocuk'tan bahsettiğin zaman abarttığını düşünmüştüm.
No, stop exaggerating.
Hayır, abartma artık.
- Always exaggerating!
- Hep abart!
Now who's exaggerating?
Peki şimdi abartan kim?
The sergeant's exaggerating.
Yardımcınız abartmış.
Exaggerating ¿?
Abartmak mı?
Curls, you're exaggerating.
Abartıyorsun Kıvırcık.
You're exaggerating.
Abartıyorsun.
You are exaggerating.
Abartıyorsun.
Clark isn't exaggerating, sir.
Clark abartmıyor, efendim.
Sir, you are exaggerating!
Efendim, birazcık abartıyorsunuz!
And when I say clumsy, I'm not exaggerating. I have a reputation for it.
Sakar dediysem, abarttığımı sanmayın sakın.
Aren't you exaggerating the danger?
Tehlikeyi biraz abartmıyor musunuz?
You're exaggerating, Andrzej.
Abartıyorsun Andrzej.
Well, you're exaggerating now. What are we going to do?
Aaa, olayı abartıyorsun artık!
- You know, you weren't exaggerating.
- Gerçekten de abartmıyormuşsun.
Stop exaggerating!
Söyleyin, siz çocuklar nesiniz? Gurme mi?
Acting Lieutenant Finn is exaggerating.
Teğmen Finn durumu abartıyor, biraz.
- Pretty, you're exaggerating!
Çok da güzel değilim, abartmayın.
Try to talk to your colleagues, they're really exaggerating now!
Siz de arkadaşlarınıza söyleyin, bu kadarı da fazla oluyor!
Oh, darling, you're exaggerating because you're upset.
Hayatım, üzgün olduğun için çok abartıyorsun.
- You're exaggerating
- Abartıyorsunuz.
- You're exaggerating your importance.
- İtibarını abartıyorsun.
Prince, aren't you exaggerating?
Abartmıyor musunuz Prens?
- You're exaggerating.
- Abartıyorsun ama.
You're exaggerating.
Abartma.
Now you're exaggerating a bit.
Kölem mi? Beni çok şımartıyorsunuz.
You're exaggerating, dad.
- Biraz abartmadın mı Baba?
Now the police are exaggerating.
Şüphesiz polis, olayı abartıyor!
And they weren't exaggerating.
Hiç de abartmıyorlarmış.
You're exaggerating a bit.
Biraz abartıyorsun ama.
Aren't you exaggerating a bit?
Sence de biraz abartmıyor musun?
I think you're exaggerating it a lot.
Bence çok abartıyorsunuz.
- Dad, you're exaggerating.
Baba, sen sus!
You're exaggerating.
Fazla abartıyorsunuz.
Come on, you're exaggerating.
Hadi ama, abartıyorsun.
Stop exaggerating.
- Abartmayı bırakın.
Oh, you're exaggerating, my dear.
Ya, abartıyorsun hayatım
Stop exaggerating!
- Abartma baba.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]