English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Exaggeration

Exaggeration translate Turkish

322 parallel translation
But the brutality of which we hear is a gross exaggeration... born of the fancy of the misinformed.
Ancak burada anlatılan gaddarlık yanlış bilgilere sahip olanların cahilane abartılarıdır.
That's a slight exaggeration.
Bu biraz abartıIı.
- "Scot-free" is perhaps an exaggeration. - Hmm?
"Hiçbir şeyini almadan" demek pek de doğru değil.
- That's rather an exaggeration, isn't it?
- Biraz abartmıyor musun?
It's no exaggeration to say that in Maria Candelaria I found everything I was searching for.
Maria Candelaria'da aradığım her şeyi bulduğumu söylesem abartmış sayılmam.
- Is that an exaggeration?
- Abartıyor muyum?
That's an exaggeration, chief.
Abartmışlar şerif.
It's no exaggeration to say the postman is regarded as a hero.
Postacıların kahraman olduklarını söylersek abartmış olmayız.
- True, Valentin, true. It is an exaggeration. But you must allow an artist to take certain liberties.
Doğru Valentine, doğru, biraz abarttım, ama sanatçının bazı ayrıcalıkları olması gerekir öyle değil mi?
What an exaggeration!
Süt kaybetme... Ne abartma ama!
Anyway, he says to me, " Exaggeration, pure exaggeration.
Neyse, bana dedi ki : " Abartı, büyük abartı.
When Bick finishes this breeding program, he'll have an animal... that's 99 percent beef and the rest exaggeration.
Bick bu yetiştirme programını tamamlayınca, elde edeceği hayvan kısmen sığır etinden, kısmen de abartıdan ibaret olacak.
There's only "the expedient exaggeration." You ought to know that.
Sadece "amaca uygun abartı" vardır. Bunu bilmen lazım.
Even allowing for exaggeration, Santa Anna must have crossed the Baja in strength.
Bazı abartılar olabilir,... ama, Santa Anna, Baja'yı geçmiş olamaz mı?
That's may be a slight exaggeration, sir.
Biraz abartıyorsunuz, efendim.
You gotta allow for exaggeration.
Abartıya izin vermelisin.
I'd say that's a considerable exaggeration.
Bu biraz abartılı olur.
Hank, if you are to succeed in this business..... you must give factual reports without exaggeration.
Hank, eğer bu işte başarılı olacaksan abartısız, gerçek raporlar vermelisin.
That's a definite exaggeration.
Ve bu kesinlikle abartı.
Without no exaggeration, whatever happens to Reverend ain't enough.
Hiç abartmıyorum, Pedere ne olursa olsun yetmez.
Again, a gross exaggeration.
Tekrar ediyorum, aşırı abartıyorsun.
You just have a common and likeable tendency toward exaggeration.
Sadece abartmaya yönelik sıradan, hoş bir eğilimin var.
Of course, the old man swore one time he saw a leprechaun in Loew's 83rd, so I figured he was prone to exaggeration.
Daha sonra sokakta gördüğü leprikanı kalaylayınca kendisinin mübalağaya eğilimi olduğuna karar verdim.
Exaggeration. 32, to be exact.
Abartıyorlar. Gerçek sayı 32'dir.
No, that's a slight exaggeration.
Yok canım, biraz abarttım.
It may be no exaggeration to say that Japan, which aims to become the top power in the world, has its future on your shoulders.
Japonya'nın dünyanın bir numara ülkesi olmasının yükü sizin omzunuzda olacak desem abartmış olmam.
Exaggeration and invention.
Abartılı ve uydurma.
"World" is an exaggeration.
"Dünya" demek biraz abartı olur.
The next picture, extremely fascinating in its horror, despite the somewhat romantic exaggeration... could only be the result of a trick.
Sonraki resim, son derece büyüleyici bir dehşet içeriyor. Biraz romantik abartısına rağmen sahte bir poz.
The fact is... without any exaggeration...
Aslında.. .. hiç abartmıyorum..
And that is not an exaggeration, but the literal truth.
Bu konuda bir abartı yok, tümüyle doğrudur.
I think it's all an exaggeration.
Bence hepsi palavra!
Well, that's a slight exaggeration.
Bu biraz abartı.
That's an exaggeration.
Abartmışlar.
We move heaven and earth, no exaggeration.
Yer gök dolaşıyoruz, abartmıyorum.
Well, immortality is an exaggeration.
Ölümsüzlük demek abartılı olur.
This is called epic exaggeration.
Bu epik abartma dediğimiz şey olsa gerek.
I know him very well and he's given to exaggeration.
Onu çok iyi tanıyorum. Size şişirilmiş bir bilgi vermiş.
Two million is a slight exaggeration.
İki milyon tamamen abartma
Mr. Lanzmann, that's an exaggeration. Believe me. How many?
Sayın Lanzmann, inanın bana bu rakam şişirilmiş.
Uh, well, a slight exaggeration.
Küçük bir abartma.
- That's an exaggeration, Jack, I promise.
- Bu bir abartma, Jack, söz veriyorum.
- A slight exaggeration.
- Biraz abartıyorsun.
The ugliness of the human was not an exaggeration.
İnsanların çirkinliği, hiç de abartı değilmiş.
It'd be an exaggeration to say we can make up a new set of fallopian tubes... using just anything that's handy.
İşe yarar herhangi bir şeyi kullanarak yeni bir fallop tüpü yapabileceğimizi söylemek biraz abartılı olurdu.
He said it's all a big exaggeration.
Çok fazla abartma olduğunu söyledi.
- Well, yes, it's a bit of an exaggeration, but sometimes you really have to wonder what's happening to this country, you do.
- Evet belki abartıyorum ama bazen bu ülke nereye gidiyor, düşünmek lazım. Sahiden.
- But it's speculation, exaggeration.
- Bu konuda münakaşa edemem. - Fakat bu spekülasyon, abartma.
It all depends on how you construct the joke, what the exaggeration is, what the exaggeration is.
Her şey şakayı nasıl kurguladığınıza abartının ne olduğuna bağlı abartının ne olduğuna bağlı.
Which was of course a deliberate exaggeration.
Biraz abarttım tabii.
- That's an exaggeration.
- Abartıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]