Examiner translate Turkish
975 parallel translation
Lieutenant, we have a message for you from the Medical Examiner's office.
Komiser, size Adli Tabiplikten bir ileti var.
The Medical Examiner's report set the time of death at 7 : 30, Columbo.
Adli Tabibin raporu ölüm zamanını 19 : 30 olarak saptıyor, Kolumbo.
The medical examiner says that both bullets entered the body at exactly the same angle.
Adli tabip, her iki kurşunun da vücuda aynı açıyla girdiğini söyledi.
The medical examiner seems to think... that the body had been touched.
Doktor, cesede dokunulduğunu... düşünüyor.
J. Pinkerton Snoopington, bank examiner, is that right?
Banka müfettişi J. Pinkerton Snoopington, değil mi?
That was the bank examiner, wasn't it?
Banka müfettişiydi, değil mi?
There's a bank examiner in town, an old friend of the family's.
Banka müfettişi kasabada, kendisi aile dostumuz olur.
- Bank examiner.
- Banka müfettişi.
- Bank examiner?
- Banka müfettişi mi?
Did I see that bank examiner here?
Banka müfettişini burada mı gördüm?
It seems a tax examiner has to be present.
Bir vergi memurunun hazır bulunması gerektiğini söylediler.
Say, Mark, that was the medical examiner's report.
Hey, Mark, telefondaki adli tıptan gelen rapordu.
That's the medical examiner's belief, anyway.
En azından adli tıp uzmanı öyle olduğuna inanıyor.
- Bank examiner. - Bank examiner?
- Banka müfettişi.
- That man is here again. - What man? Bank examiner.
Harry, Eustace'la konuş biraz, olur mu?
- Carter, bank examiner. - Mr.
Burada hepimiz çok heyecanlıyız.
The bank examiner's here.
- Burada mı? - Evet.
The bank examiner got there today.
Banka müfettişi bugün geldi.
Since the state examiner is still here, as a stockholder of the Building and Loan, I'm going to swear out a warrant for your arrest.
Eyalet müfettişi hala burada olduğuna göre, İnşaat ve Kredi Birliği'nin bir hissedarı olarak, tutuklanman için bir emir çıkartacağım.
Well, hello, Mr. Bank Examiner!
Merhaba, Müfettiş Bey.
said medical examiner Roland F. Stauffer, "may have been the victim of a kiss of death."
"Bu genç kadın" bir Ölüm Busesinin kurbanı olmuşa benziyor. "
So then a medical examiner - - Stauffer - - you know him? No.
Derken, Adlî Tabip Stauffer,... tanıyor musun?
Dr. Roland F. Stauffer, The department's medical examiner, said the attractive, young waitress was a victim of what he termed a kiss of death.
Adlî tabip Dr. Stauffer, genç ve güzel garson kızın ölüm busesi denen bir cinayetin kurbanı olduğunu söyledi.
The Herald Examiner... They were still in business then, weren't they?
The Herald Examiner, onlar o sırada piyasada idi, değil mi?
I got it out of the files of the old Herald Examiner.
Eski Herald Examiner'in dosyalarından elde ettim.
Bank examiner.
Banka müfettişiymiş.
Jimmy, it's our obligation to wait for the medical examiner.
Jimmy, doktoru beklememiz gerekiyor.
One : medical examiner called in.
Birincisi : Otopsiyi yapan doktor aradı.
Medical examiner says he died of drowning.
Otopsiyi yapan doktorun söylediğine göre adam boğularak ölmüş.
At an autopsy the other day... I watched the medical examiner saw off the top of a man's skull... take out the brain and hold it in his hand.
Önceki gün bir otopside... doktorun, bir adamın kafatasını testere ile kesip... beynini çıkardığını ve elinde tuttuğunu gördüm.
- Get me the medical examiner, please.
- Bana doktoru bağlayın lütfen.
According to the medical examiner, there were signs of a struggle.
İncelemeyi yapan doktora göre boğuşma izleri var.
- Medical, uh, examiner been'round yet?
- Adli tabip buralarda mı? - Az önce gitti.
Should be assistant medical examiner.
Eminim bu işten bir çıkarı vardır?
For example, look at the headlines in the Los Angeles Examiner for May 9, 1910 :
Örneğin, 9 Mayıs 1910 tarihli Los Angeles Examiner'ın başlıklarına bakın :
He was made examiner of an early inquisition.
Engizisyonda sorgucu yapılmış.
He's a renowned expert at court, a medical examiner, with whom I am almost friends.
Adliyede tanınan birisi ve bir otopsi uzmanı onunla arkadaş sayılırız.
- I'd better call the Medical Examiner.
- Adli tabibi çağırsam iyi olacak.
- Called the Medical Examiner? - No.
- Adli Tabip çağırıldı mı?
-'The medical examiner's with them.'
-'Tıbbi tetkikçi de onlarla.'
I checked with the medical examiner.
Bu hususu tıbbi uzmanla birlikte gözden geçirdim.
When I spoke to the medical examiner at the cemetery, he told me that both contact lenses were on the body.
Tıbbi uzman ile mezarlıkta görüştüğümde, her iki lensin de cesedde olduğunu söyledi.
Medical examiner?
Adli tabip mi?
I just spoke to the medical examiner.
Az önce adli tabiple konuştum.
The medical examiner told me that Ric hadn't eaten anything for two days prior to his death.
Adli tabip Ric'in ölmeden önce iki gündür bir şey yememiş olduğunu söyledi.
The medical examiner sets the time of death around 10 : 30.
Adli tabip ölüm zamanını 22 : 30 civarı olarak belirledi.
It's the Examiner phone.
Examiner'in hattı o.
Exclusive in the Examiner.
Examiner farkıyla.
The examiner is in there.
- İstiyorsanız, tabii. Müfettiş içeride.
Examiner!
Examiner!
You were the examiner on that one. On what one?
Vuruş 3!