English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Excessive

Excessive translate Turkish

1,007 parallel translation
Grief is a natural and dignified thing, but like every other emotion, Serafina, it can become excessive.
Keder doğal ve asil bir şeydir. Ancak tüm diğer duygular gibi aşırıya kaçabilir Serafina.
Actually, excessive sanity is not a necessary qualification... for that particular institution.
Aslında, akıl sağlığının ileri düzey olması bu kurumun aradığı başlıca özelliklerden birisi değil.
"l'm grateful you care so much for my miserable self, but God will punish me for my excessive good fortune."
"Zavallı bana bu kadar ilgi göstermene müteşekkirim ama bu iyi talihimden dolayı Tanrı beni cezalandıracak."
The heat will soon be excessive.
Sıcaklık çok fazla artacak.
If the thing were excessive, if her health suffered, one word from you, another from me,
Eğer aşırı bir şey olsaydı, sağlığına zarar gelseydi, senden bir laf, bir tane de benden,
Due to the excessive heat, court is adjourned until ten tomorrow morning.
Aşırı sıcaklar nedeniyle duruşma yarın sabah ona ertelenmiştir.
The cause of death was listed as... "excessive interest in balloons".
Ölüm nedeni olarak "balonlara aşırı ilgisi" belirtildi.
How they treat the men seems lacking in some ways, excessive in others.
İnsanlara karşı tavrılarında bir bozukluk var sanki. Bir aşırılık var gibi.
Excessive in what way?
Nasıl bir aşırılık?
Has excessive drunkenness ever caused you to lose your job?
Hiç aşırı sarhoşluktan dolayı işini kaybettiğin oldu mu?
She used to play Cinderella, but she took to drugs and excessive alcohol.
Eskiden Cinderalla'yı oynardı ama aşırı alkol ve uyuşturucu kullandı.
But please refrain from excessive violence.
Ama çok vahşi olmayın.
This is a bit excessive.
Bu biraz fazla.
These excessive acts of humility will not compensate for subservience to the crown.
Bu aşırı alçakgönüllü davranışlar... krala körü körüne itaat etmeyi telafi etmeyecektir.
But I don't believe in excessive drinking.
Haddinden fazla içilmesine karşıyım.
That seems a bit excessive when all I want is a dinner for one.
Tek istediğim iki lokma yemekken bu saydıklarınız baya fahiş bir fiyat oluyor.
Mr. Flint, we have the power to do away with excessive heat and cold.
Bay Flint, yüksek ısı ve soğukla her şeyi yapabilecek güce sahibiz!
Well, uh, isn't that somewhat excessive?
Peki bu... biraz... aşırı değil mi?
Excessive.
"Aşırı".
It is excessive to permit this state of affairs.
- Buna izin vermek aşırılık.
What have you done to my excessive machine?
Taşkınlık makineme ne yaptın?
You ´ ve burned out the excessive machine.
Taşkınlık makinemi yaktın.
A total of 15 incurably insane out of billions is not an excessive figure.
Milyarların içinden iflah olmaz 1 5 akıl hastası abartılı bir rakam değil.
Passenger purchased excessive insurance, mentally disturbed and desperate.
Yolcu büyük meblağda sigorta yaptırmış Zihnen rahatsız ve çaresiz.
You and I better have a chat about your excessive use of float nurses.
Bu arada biz de şu sizin acemi hemşireleriniz hakkında konuşsak iyi olacak.
Was the first one in explaining the connection... between the excessive masturbation and entering the politics.
Aşırı mastürbasyonla... politikacılık mesleğinin seçilmesi arasındaki bağlantıyı ilk ben keşfettim.
The Tokugawa Shogunate imposed excessive taxes... "Daimyo :" Military Clan Chieftains. ... upon the Daimyo.
Tokugawa Shogun'u, Daimyo'ya fahiş düzeyde vergi uyguluyordu.
- Excessive reaction on the sex plasma.
- Seks plazmalarında aşırı reaksiyon. - Ha?
As Your Majesty may know, in spite of the King's eccentricity and the recent excessive spending on his empty castles the people still love Ludwig very much.
Biliyor olabileceğiniz gibi kralın tuhaflığına ve boş kalelerine yakınlarda yaptığı aşırı harcamalara rağmen halk hala Ludwig'i çok seviyor.
Before putting an end to the excessive spending for his castles this was regularly approved by the Treasury.
Kaleleri için aşırı harcamaya son vermeden önce, bu Hazine tarafından düzenli olarak onaylandı.
We'll set up a night watch but that seems excessive
Gece bekçisi koyalım diyoruz ama fuzuli bir tedbir olur.
In fact, my department has already cautioned the police... about excessive violence.
Nitekim, bölümüm polisi aşırı şiddet uygulamaması için... çoktan uyardı.
The language is purposely excessive
Kullanılan lisan kasten aşırı
A spokesman for the Transit Authority noted that the subway car carrying the hostages was stopped at the South Ferry loop by the automatic safety features which are activated by any car travelling at excessive speed.
Ulaşım Polisi sözcüsü, rehineleri taşıyan metro treninin, Güney Ferry durağında otomatik güvenlik tarafından aşırı hız yapan vagonlar için ayarlanmış, otomatik güvenlik mekanizması tarafından durdurulduğunu belirtti.
The reports on your charm and your beauty was not excessive.
Güzelliğinizi ve çekiciliğinizi raporlarda okumuştum. Abartmıyorlamış.
ACCORDING TO ZUO ZHUAN, EXCESSIVE SEX CAN HAVE A SIMILAR EFFECT AS BEING UNDER A SPELL.
"Zuo Zhuan" a göre, azgın bir seks bir büyünün etkisinde kalmakla aynı etkiyi veriyor.
But all too often you have acted with excessive zeal and...
Ama sık sık da abartılı davranışlar sergilediniz ve...
- Excessive use of force.
- Aşırı şiddetten.
That seems a little excessive, don't you think?
Bu bana biraz abartılı geldi, ne dersin?
- The punishment is excessive...
- Kendine fazla eziyet etmişsin.
You're so terrific in the sack that it almost justifies the excessive salary that I have to pay you.
Yatakta öyle müthişsin ki sana ödemek zorunda olduğum yüksek maaşı neredeyse meşrulaştırıyor.
ELAINA : Had you ever displayed any excessive strength before?
Şimdiye kadar, yani daha öncesinde hiç aşırı kuvvet sergilemiş miydiniz?
Yeah. I matched up a graph of excessive gamma activity from sunspots to each incident of supernormal strength.
Her bir normal üstü kuvvet vakasını güneş lekelerinden kaynaklanan aşırı gama etkinliği çizelgesiyle eşleştirdim.
Rather excessive, don't you think?
Hatta abartılı, sence de öyle değil mi?
They eat excessive force 5 % of this, which can be eaten by people.
İnsan vücudunun en çok % 5'ini yemek olarak kullanıyorlar.
In the midst of one of his stunts, he was going at such an excessive speed, he ripped the wing off the airplane.
Hareketlerinden birinin ortasında, öyle hızlanmış ki kanat uçağın gövdesinden kopmuş.
There seems to be an excessive delay, watson.
Aşırı bir gecikme varmış gibi görünüyor Watson.
A bad actor, with his excessive civility.
Aşırı nezaketiyle kötü bir aktör.
Excessive, needless ones.
Zaten fazla ve gereksizdiler.
10 % seems rather excessive.
% 10 yeterli görünmüyor.
The Tokugawa Shogunate imposed excessive taxes upon the lords!
Tokugawa Shogun'unun Daimyo'daki fahiş düzeydeki vergileri uygulamaya koyduğunu hatırlıyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]