English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Exerting

Exerting translate Turkish

72 parallel translation
Here is a prayer group exerting political work at the same time.
Bunlar ise bir duacı grup aynı zamanda siyasi iş uyguluyorlar.
So what We are sure to hit him exerting the utmost strength to fight against him
Ne olmuş! Onları vuracağımıza eminim, azami gücümüzü kullanacağız.
Exerting yourself?
Kendini yoruyor musun?
Moving about, exerting myself, I've found that I can... breathe the air of Mars for about, oh, 12 to 15 minutes... before I need to take air from my tank for a booster.
Sağa sola dönüp kendimi adapte etmeye çalışırken şunu farkettim ; Mars'ta 12 ila 15 dakika arasında bir nefes almak yeterli olabiliyor. Ama bunun böyle olması için de öncelikle tankımdan bir nefes almalıyım.
It could be exerting a force field of some kind that cuts into our sensor scan.
Algılayıcı taramasını zayıflatan bir kuvvet alanı uyguluyor olabilir.
As though something is exerting pain to stop her.
Sanki bir şey, onu durdurmak için canını yakıyor gibi.
Yoisho : something said when exerting strength. Yoisho!
Ha gayret!
He's exerting his power to disperse its particles.
Galaksi M-104. - Oh...
Do you think this Ronin could be exerting some sort of influence over her?
Sence şu Ronin onun üzerinde bir çeşit etkiye mi sahip?
Exerting yourself will only make you sicker.
Kendini fazla zorlaman sadece hastalığı ilerletir.
You're risking your life, exerting yourself like that.
Kendini böyle yorarak hayatını riske atıyorsun.
It's exerting a gravitomagnetic force.
Çekimsel manyetik güç sarf ediyor.
Father Dougal is propelling the milk float by exerting a small amount of pressure on the accelerator.
Peder Dougal süt kamyonunu sürmek için gaz pedalında hafif bir basınç yaratıyor.
A Jew cannot be the managing editor, publisher... or member of an editorial staff... capable of exerting influence on the editorial direction... of any periodical or journal.
Bir yahudi... bir editör, gazeteci, ya da bir basın kurumunda yönetici... olamayacak. Herhangi bir yayın kuruluşunda nüfuz sahibi olarak... görev alamayacak.
Don't believe Walter planned on exerting himself.
Walter bu kadar çaba harcayacağını planlamamıştı.
Each individual building block is capable of exerting..... a reactive, modulating, monopolar energy field on other blocks,..... allowing the replicators to assemble themselves into many forms.
( Thor ) Her yapı bloğu diğer bloklar üzerinde..... reaktif modülatif monopolar enerji alanı uygulayabilme yeteneğine sahip,..... ve böylece çoğalıcılar çeşitli biçimlerde kendilerini yapılandırabiliyorlar.
No point in exerting yourself if he's dead.
Eğer ölmüşse boşuna tekmeleyip yorulma.
Well, excuse me but you don't seem to be exerting yourself that much.
Kusura bakma ama o kadar da çaba sarf ediyor gibi görünmüyorsun.
He actually sounded like he was exerting himself!
Resmen yırtılırcasına bağırıyordu!
Nothing that would require the intense concentration you're exerting to look at her.
Senin kadar konsantre olmamızı gerektirecek türden bir şey değil.
What that means is big business get to carry on exerting their power behind the scenes getting their way because their no count of adding pressure because you know count of adding pressure is not going to come from eight people sipping wine in Kettering.
Bu demek oluyor ki iş sektörü büyümeye devam etmeli, sahne arkasından yol almalılardı. Çünkü baskı yaratmanın bir anlamı yok. Kettering'de şarap yudumlayan 8 kişiden baskı yaratacak bir şey çıkmaz yani...
Dear Nicky, I am exerting my utmost influence on the Austrians. I confidently hope you will help me...
Sevgili Nicky, Avusturyalılar üzerindeki tüm nüfuzumu kullanıyorum senin de bana yardımcı olacağını umuyorum.
Sharks are some of the biggest animals on the reef and are at the top of the food chain, exerting a balance and a control over the complex webs of life below them.
Köpek balıkları, bu mercandaki en büyük hayvanlar arasında ve gıda zincirinin en tepesinde yer alıyorlar. Denge sağlar, kendilerinden aşağıdaki çapraşık yaşam ağlarını kontrol ederler.
glad you're not exerting yourself in the heat.
Kendini sıcakta yakmaman iyi.
You shouldn't be exerting yourself.
Kendini yormamalısın.
In contrast - excuse me - quartering winds hit a building at an angle, exerting pressure on two sides anchored by a single corner.
Buna karşılık- - izninle- - keşişleme binaya belli bir açıyla çarpar, iki yüze birden baskı yapar ama tek köşe desteği vardır.
Evangelical churches like this have become a powerful lobby, exerting enormous influence on everything in America from the teaching of science in schools, to foreign policy.
Kökten Hrıstiyancı bu gibi kiliseler büyük bir lobi gücüne sahipler, ve Amerika'daki hemen hemen her şeyde etki güçleri var, okullardaki bilim eğitiminden tutun da dış politikaya kadar.
I think it's more about, not necessarily about exerting power, but more like overcompensating for a lack of it.
Bu ender rastlanan bir durum. Bence hakimiyet kurmaktan çok, hakimiyet kuramamayı telafi etmekle ilgili bir şey.
So it's fair to assume he was exerting himself in a state of mind-numbing terror.
Kendisini aşırı korkuya sokmak için çabaladığını varsaymak adil olacaktır.
And what is to stop her exerting control over you again?
Ve senin kontrolunu tekrar eline almasını ne durduracak?
To put that into perspective... lfyou can imagine me... holding a one-pound ball in my hand. If I'm holding it here, and I'm holding it steady... I am exerting a pound of thrust on that ball.
Elimde 1 tonluk bir top tuttuğumu düşünün eğer bunu kıpırdatmadan tutarsam bir tonluk baskı uyguluyorum.
So, if I lower it down, I'm clearly not exerting the one pound.
Eğer aşağıda tutarsam bir tonluk baskı uygulamış olmuyorum.
If I pick it up, I'm exerting more than a pound.
Ve eğer yukarı kaldırırsam bir tondan daha fazla basınç oluyor.
As the temperature drops below freezing, water that has accumulated in cracks, expands, exerting bursting pressure that pulls apart the masonry.
Sıcaklıklar dondurucu seviyelere düştüğünde, çatlaklarda biriken sular genleşip binanın duvarına baskı uygulayarak zamanla duvarın yıkılmasına neden olurlar.
Mother, you shouldn't be exerting yourself like that.
Anne, kendini böyle yormamalısın.
I don't want her exerting that kind of influence over Max.
Bozuk ağzıyla Max'i de etkilemesini istemiyorum.
No exerting myself, no sex.
Kendimi yormak yoksa sex de yok.
Followed shortly after by woman exerting independence.
Onu da kadının bağımsızlığını kullanması izliyor.
Number 28, woman exerting independence.
28 numara, kadının bağımsızlığı.
Like three points of gravitational force, the killer residing somewhere in them, unseen, exerting his destructive influence like a black hole.
Yerçekimi kuvvetinin üç noktası gibi. Katil bunların ortasındaki bir yerde ikamet ediyor görünmeden bir kara delik gibi yok edici etkisini uyguluyor.
He wasn't exerting, he wasn't walking through a field of wild blooming flowers. - He was in a hospital.
Akciğerinlerine yeterince oksijen alamadı.
I feel like I am exerting way more energy than you are.
Senden daha çok çabalıyormuşum gibi hissediyorum.
And attack your opponent's centerline, together with the flexible stance, and control the moving forward and backward and the timing of exerting the force, you can hit your opponent by yielding your opponent's strength.
daha sonra rakibinin merkezine saldırırsın, aynı zamanda esnek duruşların olmalıdır, İleri geri hareketleri ve nezaman güç kullanman gerektiğini kontrol edersin, Rakibinin gücünü kullanarak ona vurabilirsin.
Being nervous, hiding, exerting so much effort because of me...
Benim yüzümden heyecanlanıp bu kadar çaba sarf etme...
It's exerting itself to sustain every person on the planet.
Gezegendeki her insanı geçindirebilmek için kendini tüketiyor.
He's compensating for his loss by exerting power over his world.
Çevresindekilerle uğraşarak acısını telafi etmeye çalışıyor.
Why are we exerting ourselves.
Niye kendimizi yoruyoruz? Vuralım gitsin!
Exerting your influence isn't what's needed here.
- Nüfuz kullanmanın yeri ve zamanı değil.
Exerting influence may be exactly what's needed here.
Bence nüfuz kullanmak önemli şu an.
You shouldn't be exerting yourself.
Kendini böylesine yormamalısın.
Exerting?
Yormak mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]