Exotic translate Turkish
1,694 parallel translation
We're studying worlds where things are exotic, but the basic processes of physics and chemistry at work are really the same we see here on Earth.
Yabancı dünyaları inceliyoruz. Ancak, temel fiziksel ve kimyasal süreçler Dünya'da gördüklerimizle aynı.
It turned out Venus was less of an exotic sister to Earth and more of an evil twin.
Venüs'ün, Dünya için egzotik bir kızkardeşten ziyade habis bir ikiz olduğu ortaya çıktı.
It has a lot of other molecules in it, a lot of exotic things which show us that there's probably aqueous chemistry going on under ground.
Orada, yüzey altında devam eden suyla ilgili bir takım kimyasal ve moleküler olayların olduğuna dair egzotik belirtiler var.
Astrophysicist Glenn Piner Had been investigating the physical conditions At the centers of these exotic galaxies.
Astrofizikçi Glenn Piner bu egzotik galaksilerin merkezlerindeki fiziksel şartları inceliyor.
They find our food exotic!
Bizim yemeklerimizi egzotik buluyorlar.
Wants me to meet him at some exotic reptile shop on central.
Merkezdeki egzotik bir sürüngen dükkanında buluşmak istiyor.
On Earth, such vents host multiple forms of exotic life.
Dünya'daki benzer hidrotermal bacalar, oldukça tuhaf canlılara ev sahipliği yapıyor.
Life here would simply be too exotic.
Zira buradaki yaşam, açıkçası çok farklı olurdu.
Life could be very, very exotic.
Yaşam çok çok farklı olabilir.
Living on an exotic island somewhere.
Egzotik ada gibi bir yerde yaşıyor olması mı?
You are so exotic you have no idea.
- Çok egzotiksin.
Unusual equals exotic equals foreign.
Alışılmadık eşittir egzotik, eşittir yurt dışı.
You like exotic.
- Egzotik yerlerden hoşlanıyorsun.
It's got to be viral or exotic bacteria.
Viral ya da olağan dışı bir bakteri olmak zorunda.
Now, hundreds of these exotic worlds have been found.
Bugünlerde yüzlerce yeni dünya bulunmuş durumda.
This is a pulsar... a rapidly spinning variety of an exotic stellar object... called a neutron star.
Bu bir Pulsar, Egzotik bir hızla dönen bu farklı gökcismine "nötron yıldızı" denir.
They form an interesting, exotic classification... orfamily of planets... but it's by no means the mainstream.
Onların oluşumları bir gizem, egzotik bir sınıflandırmaya veya gezegenler sınıfına girebilir. Fakat bu durum bir ana görüşün olmadığını gösterir.
That requires something new called negative matter or exotic matter.
Egzotik ya da negatif madde dedikleri yeni bir şeye ihtiyacınız var.
The other end of a wormhole could be connected... to a very dangerous part of the universe... with all sorts of exotic phenomena.
Solucan deliğinin diğer ucu evrenin çok tehlikeli bir bölgesine bağlı olabilir. Bir sürü egzotik fenomenlerin olduğu bir yere.
A white hole is like the unicorn... an exotic animal that's never been seen before.
Beyaz delik tek boynuzlu ata benzer : kendisi daha önce görülmemiş egzotik bir hayvandır.
- Well, hello, my exotic princess.
Merhaba egzotik prensesim.
There might be an exotic organism that needs targeted therapy, so...
Belli bir tedaviyi gerektiren egzotik bir organizma olabilir.
No. Bro, it's all fancy dinners, exotic vacations.
Dostum, her şey süslü yemeklerden ve egzotik tatillerden ibaret.
Yeah.Kind of an exotic blend of bengay and tuna fish?
Evet. Bengay ve ton balıklarının egzotik bir karışımı.
But far higher in the atmosphere is a much more elusive, much more exotic form of lightning.
Ancak atmosferin üst kesimlerinde çok daha şaşırtıcı çok daha tuhaf bir yıldırım biçimi vardır.
It's exotic dancing, not stripping.
Bu egzotik dans, striptiz değil.
Winter temperatures in the Scilly Isles rarely fall below freezing, creating a near Mediterranean climate, allowing tropical plants and exotic animals to survive.
Sicilya Adaları'nda sıcaklık nadiren eksilerin altına düşer. ... bu da Akdeniz iklimini oluşturarak tropik bitki ve egzotik hayvanların yaşamını sağlar.
If you'II indulge me, sir, what is that exotic aroma?
Beni mazur görürseniz, bu değişik koku nedir?
You got foreign exotic stuff going...
Etrafa egzotik dalgalar yayıyorsun...
There's nothing exotic about being an American.
Amerikalı olmanın egzotik bir tarafı yok.
An exotic.
Egzotik.
- I find it exotic enough here.
Buranın da yeterince egzotik olduğuna karar verdim.
We found them in the Penny Saver next to the exotic birds.
Onları ilan gazetesinde egzotik kuşların yanında bulduk.
First the flavor of an exotic spice hits you, just a hint of it.
Önce egzotik bir baharat tadı çarpıyor insanı. Sadece biraz.
Because it has an exotic odor.
Çok farklı bir kokusu var da.
But no exotic dancers.
Fakat egzotik dansçılar yok.
They're not exotic dancers.
Egzotik dansçı değiller.
Do you have anybody exotic?
Egzotik birisi var mı?
- Or we could go up to the rooftop and build an exotic flower garden or we could take one of my cameras and dress up like homeless people and infiltrate their community and take pictures of their lives.
Veya biz çatıda egzotik bir çiçek bahçesi kurabiliriz. Ya da fotoğraf makinemi alır, kıyafetleri olmayan evsizlerin arasına sızıp onların fotoğrafını çekeriz.
Make love to her in exotic places.
Egzotik yerlerde onunla aşk yap.
the most exotic sweets anyone has ever tasted, at the marquee of the hall grounds under the giant Roman Pillars.
Roma sütunları altında ve park alanında... tatlılar herkesi baştan çıkarmalı.
We're all emitting low levels of a particulary exotic form of radiation.
Hepimiz düşük seviyelerde özel bir radyasyon yayıyoruz.
Ex-pats never get over those exotic countries.
Yabancılar öyle egzotik ülkelere gidemiyorlar.
- This ain't about no exotic pets!
- Mesele egzotik hayvanlar değil!
The noble savages, the angry Pygmies, the exotic geishas and the street thugs.
Asil yabaniler, öfkeli Pigmeler, egzotik geyşalar ve sokak eşkiyaları.
In-house, the CIA worked on exotic techniques. Hypnosis. And then they worked on sodium pentathol.
CIA bu projede hipnoz gibi bazı alışılmamış teknikleri araştırıyordu ve ardından Sodyum pentatolü incelediler ve daha sonra elektro şok üzerinde çalıştılar.
Strange foods, alien booze, exotic dancers for a Centauri business meeting.
Tuhaf yiyecekler, uzaylı içkisi Centauri iş toplantısı için egzotik dansçılar
I heard I'm too "exotic."
Çok egzotik olduğumu söylüyorlar.
Uh, you want an exotic bird?
- Egzotik kuş ister misiniz?
To old, fancy, rich ladies... who want to do classy, exotic, fancy things with me.
Harika.
The rain forests of New Guinea are especially precious. They are home to 42 different kinds of birds of paradise, each more exotic than the last.
Yağmur ormanları dünyamızın alan olarak % 3'ünü kaplamasına rağmen dünyadaki bitki ve hayvanların yarıdan fazlasını bünyesinde barındırır.