Expensive translate Turkish
8,793 parallel translation
The most expensive room.
Evinin en pahalı yeri.
Three weeks of the best and most expensive places South America has to offer.
Güney Amerika'nın en güzel yerinde dolu dolu geçecek 3 hafta.
You have to catch a bus into Yarvil, an expensive bus with an unreliable timetable.
Onun için çok saçma bir saati olan ve epey de pahalı bir Yarvil otobüsüne binmek lazım.
Do you have any idea how expensive it is to heat this place?
Burayı ısıtmanın ne kadar pahalıya patladığını biliyor musunuz?
The most expensive one. Not so fast, Haver-fraud.
Ağır ol HaverFortçu!
Valet parking's really expensive.
Vale parkı çok pahalıymış.
Travel is expensive.
Yolculuk oldukça pahalıydı.
Do you know how expensive California is?
Kaliforniya ne kadar pahalı biliyor musun?
The surgery is also incredibly expensive.
Ayrıca ameliyat oldukça pahalı.
It's very expensive... Fully hi-tech
Çok pahalıdır.
Although this time, it will be very, very expensive.
Gerçi bu sefer çok ama çok pahalıya patlayacak.
These look more expensive.
Bunlar daha pahalı görünüyor.
If you guys want drugs, I can get you good shit way less expensive than online.
Eğer sizlere uyuşturucu lazımsa size internet alışverişinden çok daha ucuza getirebilirim.
you have exorbitantly expensive taste.
Sonuçlarına bakılırsa, pahalı bir zevk anlayışın varmış.
Pretty soon we won't even run down our own stories because it's too expensive.
Çok yakında, aşırı pahalı diye kendi haberlerimizi bile bulmayacağız.
Must have been very expensive.
- Oldukça pahalı olmalı.
Our most expensive girl.
En pahalı kızımız.
- Yeah? I bought the most expensive policy I could.
Alabildiğim en pahalı poliçeyi aldım.
When did I get expensive taste?
- Ne zamandır zengin takılıyorum?
We want the most expensive wine you have.
Elinizdeki en pahalı şarabı istiyoruz.
Is it the most expensive?
En pahalısı o mu?
I hear Boston's an expensive city.
Boston'ın pahalı bir şehir olduğunu duydum.
All right, so I found some cool two bedrooms in the Mission District, but they're pretty expensive.
Tamam, Mission İlçesinde iki tane harika yatak odası buldum, ama çok pahalılar.
Also expensive.
O da pahalı.
Stylists are expensive.
Stilistler pahalıdır.
And the clothes they pick are even more expensive.
Seçtikleri kıyafetler daha da pahalı.
It just gets expensive after a while, you know?
Bir süre sonra pahalı gelmeye başlıyor, biliyor musun?
A love like ours is expensive, right?
Bizim ki gibi sevgilerin bedeli ağırdır, değil mi?
It's expensive.
Pahalı.
Why don't we just shut down the plant entirely? That way, there's no chance that... powering down a reactor is a complicated and expensive process.
- Reaktörün gücünü kesmek... karmaşık ve pahalı bir işlem.
There's better, but very expensive.
Var daha iyi ama çok pahalı.
You bring us the most expensive wood, and then you get to bill us for more.
Bize en pahalı keresteyi getir böylece bizden daha çok para al.
That's an expensive toy for one disease.
Tek bir hastalık için pahalı bir oyuncak.
It's been frightfully expensive for all of us.
Hepimiz için korkunç derece pahalıydı.
Well, those apartments are a bit more expensive.
O apartmanlar biraz daha pahalı.
Yeah, but that was nothing big or expensive.
- Büyük yada pahalı değildi ama.
But if you ever find out, you let me know, so I can buy them the most expensive bottle of scotch I can find.
Eğer bulursan haber ver ki, onlara en pahalı viskiyi alayım.
I merely meant not everyone can afford expensive treatments.
Pahalı tedavileri karşılayamayanlar var demek istedim.
But this is very expensive.
Ama pahalıdır.
An expensive one, too.
Pahalısından hem de.
I've never touched anything that expensive before.
Daha önce hiç bu kadar pahalı bir şeye dokunmamıştım.
On a 22-acre farm in Montana, North American Trade Zone, very expensive to maintain.
Kuzey Amerika ticaret bölgesi Montana'da bakımı çok pahalı 22 dönümlük bir çiftlik.
A hell of a speech. The trial has been expensive for time, effort, money, and emotional strain to both the defense and the prosecution. If you should fail...
- Bu dava hem davacı hem de savunmacı için zaman, çaba, para ve duygusal sıkıntılara neden olmuş bulunmaktadır.
DINNER WILL BE IN ABOUT FIVE MINUTES IF OUR VERY EXPENSIVE CATERING COMPANY WOULD JUST DO THEIR JOB.
Şu çok pahalı yemek şirketi çalışanları işini yaparsa yemek beş dakikaya hazır olacak.
Well, no, but I do have a very expensive piece of computer equipment that might.
Hayır, ama söyleyebilecek oldukça pahalı bir bilgisayar donanımım var.
All these expensive cars... He didn't take any of them?
Bu kadar pahalı araba varken hiçbirini almamış mı?
Not splurging on expensive items. And I have a few strategies of my own I can share with you.
Gereksiz yere pahalı eşyalar almamak ve benim seninle paylaşabileceğim bir kaç planım var.
I mean, if it's too expensive for you...
Senin için çok pahalı sonuçta...
That's very expensive! If you want to waste something, you waste water!
Bir şeyleri ziyan etmek istiyorsan su kullansana!
That pussy is expensive, so... yeah, you got party people, but also suits and whatnot.
Öyle karılar pahalıdır. Particiler vardır ama takım elbiseliler falan da olur.
Expensive, private, rich men.
Pahalı, özel, zengin adamlar.