Explained translate Turkish
3,453 parallel translation
Once again I explained my heart.
Kalbim yine anlatıyor.
Orson's ridiculous letter, which is inadmissible in court, since he's... gone, and a very cryptic phone conversation which can easily be explained away.
Mahkemede kabul edilmeyen Orson'ın anlamsız mektubu, çünkü kendisi öldüğü için, ve kolayca mazur görülebilen... çok gizli telefon görüşmeleri.
My father explained to me how the bees are necessary for the fertilisation of the flowers
Babam açıklamıştı bana arıların bahçedeki çiçekleri döllemek için olduğunu
I was actually relieved when you put Gaby on the witness stand because it explained why you kissed me.
Gaby'yi tanık kürsüsüne aldığında gerçekten rahatladım... çünkü bu beni neden öptüğünü açıklıyordu.
He didn't, but I know he intended to because the lawyer explained...
Etmedi, ama etmeyi düsündügünü biliyordum, çünkü avukati açikladi...
He explained, after that, he'd only communicate in Korean code.
İşi aldıktan sonra da Kore şifreleriyle iletişim kurduk.
He explained to me how, by losing it... I had exposed myself potentially to this identity-theft ring and that...
Bana onu kaybederek kimlik hırsızlığı tehdidine karşı nasıl savunmasız hâle geldiğimi açıkladı.
Like we explained earlier, we're mostly here to dot some I's on a different matter.
Önce de dediğimiz gibi başka bir olaydaki boşlukları doldurmaya çalışıyoruz.
So the thing is that my son Gavin has never I've never really explained to him what I do
Ona ne yaptığımızı asla tam olarak anlatmadım.
And Mr. Ford has explained that the gun that Hitchens used to shoot himself was stolen.
Ve Mr. Ford, Hitchens'ın kendini vurmak için kullandığı silahın çalındığını açıkladı.
We explained that to you.
Bunu sana da açıkladık.
You haven't explained jack shit.
Bana bir haltı açıklamadınız.
If you see our internal financials, there's a pattern that can only be explained by insider trading.
Eğer iç finanslarımızı görürsen, yalnızca içeriden bilgi sızdırma ile açıklanabilen bir yol olduğunu da görürsün.
I explained to Mr Edwards that I was using a technique known as Zen navigation.
Bay Edwards'a Zen gezinti tekniğini kullandığımı açıkladım.
Your father came home from the office and he saw what was going on, and he sat you down and he explained to you that the cat was in fact a tiger and that we needed to get it home.
Baban işten geldi ve neler olduğunu gördü seni karşısına aldı ve sana o kedinin aslında bir kaplan olduğunu, evine götürmemiz gerektiğini söyledi.
Then he explained his conditions with respect to your sobriety?
O zaman bağımlılığına ilişkin şartlarını açıkladı mı sana?
Where he explained it's the job of a proper... valet to accompany his or her charge to their place of business.
Ki e-mailinde işini düzgün yapan bir uşağın sorumluluğundaki kişinin, iş yerinde eşlik etmesi gerektiğini açıklamış.
Jimmy explained this to you, right?
Bunu size Jimmy açıklamıştı, değil mi?
I already explained this, okay?
Bunu sana izah etmiştim.
- -explained this to your kind with E equals MC squared.
Bunu sizin türünüze E eşittir MC kare denklemiyle açıklamıştı.
Have you explained everything to Jaanvi?
Jaanvi'ye herşeyi açıkladın mı?
You explained why you ran me off the bridge, so least I could do is explain how I feel.
Beni neden köprüden aşağı uçurduğunu açıkladın. O yüzden en azından neler hissettiğimi söylemeliyim dedim.
I just feel like I should have explained.
- Ama bunu sana açıklamalıyım.
[Man's Voice] My belief is still... that there exists an evil which cannot be explained -
Benim inancım, hâlâ tüm canavarlar arasında sadece bir adam için var olan ;
I explained I had the schematics because I was doing undercover work for Interpol and that you were simply an overzealous officer, but he doesn't share my admiration for the CIA.
Size açıkladım, elimde şemalar var çünkü İnterpol için gizli görevdeyim ve siz de basitçe çok istekli bir polistiniz ama o benim CIA'ye olan hayranlığımı paylaşmıyor.
Read the dossiers, your roles are explained in there.
Ayrıca dosyaları okuyun, herkesin yapması gerekenler orada yazıyor.
He told us that you explained... God and heaven and praying to him.
Bize Tanrıyı, cenneti ve dua etmeyi... anlattığını söyledi.
I think, though, I explained it to him.
Buna rağmen açıkladım ona.
You explained, that FID could clear her for the shooting at her home, if for no other reason than she saved the boy's life?
GSB'nin eğer çocuğun hayatını kurtarmaktan başka nedeni yoksa onu evinde ateş etmesinden dolayı aklayabileceğini söyledin.
I explained to them that your sisters are key witnesses in a high-profile prosecution.
Onlara, kardeşlerinin önemli bir davada ana şahitler olduğunu açıkladım.
Petey explained the structure of the Mass Mafia.
Petey ayin mafya düzenini açıkladı.
It is only a portrait, and yet it seems to have dimensions and mysteries that have yet to be explained.
O, sadece bir resim, ama hala açıklayamadığımız bir gizemi var.
It is only a portrait and yet it seems to have dimensions and mysteries that have yet to be explained.
O sadece bir tablo ama hala çözemediğimiz bir gizemi var.
These lights cannot be explained.
Bu ışıklar açıklanamadı.
So many other examples can be explained by different iconography, graphic representations of angels in clouds and lights, but if you look at this painting, it's just a solid, shiny disk with four laser beams shining down at the Christ child.
Diğer bir çok örnek Melekler, bulutlar veya ışığın farklı ikonaları yada tasarımları olarak açıklanabilir. Fakat bu resimde, parlak bir diskten çıkan dört ışının yeni doğan hazreti İsa'yı aydınlattığı görülüyor.
You look at this, and it's not one of those that is easily explained away as being a literal interpretation of an angel in the cloud, for instance.
Şuna bakın, bu Melek veya bulut deyip geçiştirebileceğimiz bir durum değil.
I've talked to him, explained.
Onunla konuştum, ve açıkladım.
I'd already explained, Equalists attacked and took her!
Her şeyi anlattım. Eşitlikçiler saldırdı ve onu kaçırdı.
So can this behavior be explained medically, or should we actually worry about body snatchers?
Bu hareketleri tıbben açıklanabilir mi? Yoksa... endişelenmeye başlayalım mı?
And I'm wondering how she explained that to her father.
Bunu babasına nasıl izah ettiğini merak ediyorum.
He explained.
- O anlattı.
Texted one of my friends at Farion Energy, explained the situation with Davis.
- Farion Enerji'den bir arkadaşıma, Davis'in durumunu anlatan bir mesaj gönderdim.
It's been explained to me 19 different ways how we can never lose power in the studio.
Bana stüdyoda asla elektrik kesilmeyeceği 19 şekilde anlatılmıştı.
When I explained everything to Mike he came with me right away.
Mike'a her şeyi açıkladığımda derhal benimle geldi.
Look, I'm sorry, I should've explained...
Bak, uzgunum, Aciklamam gerekirdi...
But I quietly explained to the community your interpretation of Halloween-ween.
Ama toplumuma sizin Cadı-Cadılar Bayramı'nda yaptıklarınızı açıkladım.
I had no idea how pervasive this was until Bob explained it to me.
Bob bu problemi bana açıklamasa, hiç farketmeyecektim.
Yes, I've explained the only way to stop the evil from being created is to reverse the effect of the astrolabe.
Evet, önceden de söylediğim gibi kötülüğü durdurmanın tek yolu usturlabın etkisini tersine çevirmek.
- She explained everything.
Her şeyi açıkladı.
The monsignor explained the situation to us.
Monsenyör bize durumu anlattı.
It predicted that today I would help a stranger, and, well, here we are. You think our meeting like this can be explained by your horoscope?
Sizce böyle tanışmamız yıldız falıyla açıklanabilir mi?