English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Exsanguinated

Exsanguinated translate Turkish

50 parallel translation
Who both just happen to see their fathers exsanguinated.
Her ikisi de babalarının kanlarının çekildiğini görmüş.
- He's exsanguinated into the left chest.
Sol göğüs boşluğuna kan doldu.
The kind of exsanguinated animal carcass you were looking at.
Parçalanmış sığırlar. Şu anda baktığın kanı çekilmiş bir hayvan leşi.
As with the previous victim, it appears that the subject was most likely incapacitated with chloral hydrate and then exsanguinated.
Önceki kurbanda olduğu gibi bu kurban da büyük ihtimalle kloral hidrat ile uyuşturulmuş.
All six were mysteriously exsanguinated.
Altısı da oldukça garip şekilde öldürülmüşler. - Yani?
I calmly place the now exsanguinated child by its mother's head on the pillow leaving mother and child together in death.
Kansız kalmış çocuğu artık anasının başının yanına, yastığın üzerine bırakıp ana ve çocuğu, birlikte ölüme terk ediyorum.
- He exsanguinated in the OR.
Bay Brenner ameliyattan çıktı mı? Ameliyathanede kan kaybından ölmüş.
She's exsanguinated time of death is anybody's guess.
Kan kaybından ölmüş. Ne zaman öldüğü belli değil.
His wife, May, exsanguinated.
Karısı May, kan kaybından ölmüş.
Well, looks like she exsanguinated out her jugular.
Evet, kadın kanının tamamını boynundan kaybetmiş gibi.
Hayden was shot through the chest, it would have exsanguinated on impact.
Hayden göğsünden vurulmuştu, bunun etkisiyle kan kaybetti.
Subject exsanguinated due to a sharp force to the neck.
Bıçağın boynu kesmesinden kan kaybı olmuş.
She exsanguinated at 40 % loss, the heart stops.
- Tamamını. - % 40 kan kaybında kalp durur.
Tell me sheriff, were either of these unfortunate women exsanguinated when you found them?
Sormamın sakıncası yoksa Şerif o talihsiz iki kadından birisinin bulunduklarında posası çıkarılmış mıydı?
But he was rapidly exsanguinated directly thereafter.
Ama ondan sonra hızlı bir şekilde kanı akıtılmış.
Exsanguinated?
Kanı akıtılmış mı?
I'm here about those patients - the exsanguinated ones.
Şu kanları çekilmiş olan hastalar için gelmiştim.
So, puncture marks on the neck, the body exsanguinated...
Boyunda ısırık izleri, vücut kansız kalmış...
When they found her, she'd been completely exsanguinated.
Onu bulduklarında damarları tamamen kuruydu.
Exsanguinated and genitally mutilated. I remember this.
Kanı alınmış, genital organları hasar görmüş.
I'm knee-deep in half-eaten human hearts and exsanguinated 10-year-olds... and it's all making me... uneasy.
İnsanın kalbini yiyen ve 10 yıllık kabuk bağlamış bir yaranın içine belime kadar batmış durumdayım. Tüm bunlar beni endişelendiriyor.
He exsanguinated internally.
İçeriye doğru kanamış.
- Exsanguinated internally.
Gerçekten öldü mü? İç kanama.
Very first chapter, she says that the housekeeper was exsanguinated.
Daha ilk bölümün başında,.. ... kâhyanın kanının boşaltıldığını yazıyor.
Andrea Edison was exsanguinated in that car, ma'am.
Andrea Edison'ın bu arabada kanı boşaltıldı, bayan.
And then you exsanguinated her.
Ve sonra onun kanını boşalttın.
Killed and exsanguinated another location, dismembered and thrown here. - Empty?
Adı belli değil buraya bırakılmış
The police found 2 bodies, exsanguinated, with a constellation of puncture wounds.
Polis, kansız kalmış ve takımyıldız benzeri delikler halinde yaralara sahip iki ceset buldu.
That I stole the heart of his Wildlife Pack Leader that you exsanguinated?
Vahşi Yaşam Liderinin kalbini çaldım. Kandan arındırıldı mı?
He was exsanguinated.
Kanı boşaltıldı.
After he'd completely drained Vickers, he dismantled the device, taking it and the exsanguinated corpse of his victim with him.
Sonra Vickers'ın kanı tamamen boşalmış, Tripodu sökmüş ve cesetle birlikte götürmüş. Sadece bu kan havuzuna bakarak bunları nasıl anladın?
An unidentified woman was found this morning exsanguinated with her eyelids removed.
Kimliği belirsiz bir kadın bu sabah kanı boşaltılıp göz kapakları kesilmiş olarak bulunmuş.
We just got an I.D. on the first exsanguinated, eyelidless body.
İlk, kanı boşaltılıp göz kapakları kesilen cesede ait bir kimliğimiz var.
I mean that a second exsanguinated, eyelidless body was just discovered.
İkinci bir kanı boşaltılıp göz kapakları kesilmiş ceset bulundu.
In case he was able to get the body of here fast because she was-exsanguinated like the others.
Bunun da diğerleri gibi kanı emilmiş olduğu için Lucassi cesedi burada tutma gereği duymadı.
Looks like the vic was exsanguinated.
- Görünüşe göre kurbanın kanı alınmış.
After I've exsanguinated the boy, I will drain you, too.
Oğlanın kanını bitirdikten sonra, sıra sana gelecek.
Her body was found, bisected and exsanguinated, on January the 14th.
Cesedi, 14 Ocak'ta parçalara ayrılmış ve kurutulmuş olarak bulundu.
Exsanguinated?
Kurutulmuş mu?
The body of a homeless man, who appears to have been exsanguinated, was found in the City of Industry last night.
Kanı çekilmiş gibi görünen evsiz adamın cesedi dün akşam Endüstri Bölgesi'nde bulundu.
- Biggest clue that we have is how that body was exsanguinated. - How reassuring.
- Ne kadar rahatlatıcı.
Exsanguinated bodies.
Kanları çekilmiş bedenler.
So the body must've exsanguinated before being brought here.
O zaman cesest buraya getirilmeden önce kanı boşaltılmış...
She was exsanguinated, which is a really fun word to say, but I didn't know its terrible meaning until I started working here.
- Eksanguine edilmiş, söylemesi eğlenceli ama burada çalışmaya başlayana dek korkunç anlamını bilmiyordum.
His family was found exsanguinated... Throats ripped out.
Ailesi kanı boşaltılmış bir şekilde bulunmuş, gırtlakları parçalanmış.
Female victim, strangled, then exsanguinated, or maybe vice versa.
Kadın kurban, boğulmuş ve sonrasında da kanları boşaltılmış veya tam tersi.
If he crosses his predecessor, there is a 100 % chance he will be exsanguinated.
Kendinden öncekini karşısına alırsa kanının akma ihtimali yüzde 100.
Kate, there are specific ways... I sealed him in plastic wrap, after I exsanguinated the corpse in the tulip garden to speed the rate of decay.
Çürümeyi hızlandırmak için cesedi lale bahçesinde eksanguinatladıktan sonra onu plastik sargıyla kapattım.
She's exsanguinated.
Hayır, hayır, olamaz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]