English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Extend

Extend translate Turkish

1,786 parallel translation
Yes, sir. They all extend their condolences and have, of course, disavowed any role in the attacks.
Hepsi taziyelerini iletiyorlar ve tabii saldırılarla herhangi bir bağlantıları olduğunu reddediyorlar.
With the Chinese in possession of the component, the Russians will need to extend their defensive line in central Asia.
Bileşenin, Çinlilerin elinde geçmesiyle birlikte Rusların, Orta Asya'daki savunma hatlarını genişletmeleri gerekecek.
If you do not deliver complete and irrefutable proof to our embassy that you have recovered or destroyed this component within two hours, I will have no choice but to extend my country's forward perimeter to compensate for our defensive vulnerabilities.
Eğer komponentin yok edildiğine dair elçiliğimize tam ve reddedilemez bir delili iki saat içinde getirmezseniz, elimde başka bir seçenek kalmayacak ve savunma zaaflarımızı telafi etmek için ülkemin ileri çevresini genişletmek zorunda kalacağım.
I will have no choice but to extend my country's forward perimeter.
Ülkemin sınırlarını genişletmekten başka çârem kalmaz.
I cannot extend or rescind this deadline for anything other than concrete results.
Somut sonuçlara ulaşmadan size verdiğim zamanı uzatamam ya da iptal edemem.
Extend my gratitude to the Joint Chiefs.
Minnettârlığımı Kuvvet Komutanları'na da ilet.
I mean, yeah, there are contractors in Africa who don't even have a truck bed to extend.
Evet, Afrikada genişletecek kamyonet kasası olmayan bir çok müteahhit var.
If we extend it at the elbow, she was clearly reaching out.
Eğer dirseğini bükmemişse, kolunu uzattığı yerden olmuş.
15 % extend their lives beyond five years.
Beş yıl içerisinde yaşam süresini % 15 uzatacak bir şey.
As I recall, our problems did not extend to the bedroom.
Yanlış hatırlamıyorsam, sorunlarımız yatak odasının kapısına kadardı.
So when a Shinigami has feelings for a certain person... and kills someone in order to extend that person's life, the Shinigami dies, huh?
Yani bir insana aşık olursa ve o insanın ömrünü uzatmak için birisini öldürürse ÖIüm Meleği ölür demek?
I'm here to extend an official apology, on behalf of the department, for any trouble this gentlemen may have caused you.
Departmanımız adına resmî bir özrü iletmek için buradayım. Yanımdaki beyefendinin size verdiği rahatsızlık için özür dileriz.
Extend the incision.
Ensizyonu büyült.
That is, assuming that I can extend the field wide enough to encompass not only the Jumper, but also the Core Room, and also assuming that we can run fast enough to get there, input the command and get back before the Replicators figure out how to override the field and... And...
Tabii alanı sadece Jumper kadar değil merkez odasını da kaplayacak kadar genişletebileceğimi varsayıyorum ayrıca oraya ulaşmak için yeterince hızlı koştuğumuzu komutu girip çoğalıcılar alanı etkisiz hale getirmeden döneceğimizi de varsayıyorum ve onlar bizi katletmeden yani.
Extend and reach out.
Mary, seni kastediyorum.
That extend to murder?
Adam öldürmeye devam mı ediyor?
I just, I don't understand why it doesn't extend to me. That's not true.
Neden bana merhamet göstermediğini anlayamıyorum sadece.
- If they get the kudos... - The PM may extend his hand.
- Övgüleri onlar alırsa Başbakan elini uzatabilir.
Well, it's not so much ask a favor as-as extend an honor.
Aslında tam olarak bir iyilik değil, daha çok onur vermek gibi.
Then perhaps it's time to extend that influence.
Belki de, o nüfuzu arttırmanın zamanı gelmiştir.
Well, we might need something to extend it.
Uzatmak için bir şeyler bulalım.
Please extend my detention.
Lütfen göz altı süremi uzatın.
It would take a lot of strength to extend those bungee cords.
Bu elastik ipleri germek çok güç ister.
She'll have to extend the deadline.
Son tarihi uzatmak zorunda kalır.
There's no logical reason for her not to extend the deadline until all the votes have been counted.
Tüm oylar sayılana dek son tarihi uzatmamak için geçerli bir nedeni yok.
Thank you. Looks like Warren Christopher just joined the lawsuit to extend the deadline.
Teslim süresini uzatmak için Warren Christopher da davaya katılacak gibi.
I'll extend your time by two minutes, Mr. Boies.
Sürenizi iki dakika uzatıyorum, Sayın Boies.
I figured it would be okay to extend the courtesy, yes.
Tamam mı?
Extend the elevator up one floor, creating exclusive access.
Asansörü bir kat yukarı uzatıp ayrı bir giriş koyarız.
And this immunity from secular interference should extend to the ordained priests and servants of our holy Church.
Dindışı müdahaleler olmaksızın, bu dokunulmazlık kutsal kilisemizin rahiplerini, sadık hizmetkarlarını da kapsar.
Torrance, my dear, my wife and I would like to extend our hearty congratulations on your coming-out party and wish you well with all your future endea- -
Sevgili Torrance, sosyeteye takdimin ile ilgili olarak eşimle birlikte seni yürekten tebrik eder ve gelecekteki tüm...
It is in everyone's interest to extend a blanket of amnesty over a wide range of acts committed during the lawless period after the attacks.
- Saldırılardan sonra kanunsuz geçen süre için genel af çıkması herkesin yararına bir durum.
Well, I'm sorry, Mrs. Thornton, but it is against bank policy to extend a loan for an exorcism.
Üzgünüm, Bayan Thornton, ama şeytan çıkarmak için kredi vermek bankanın kurallarına aykırı.
You can't extend the notion of redemptive guilt to humanity in general and suggest that each murder contains its own redemption.
Kurtarıcı suçluluk düşüncesini genel olarak insanlığa yayamaz ve her cinayetin bir kefareti olduğunu söyleyemezsin.
The banks won't extend credit, why?
Bankalar kredi vermemişler. Neden?
Need to extend my reservation.
Rezervasyonum vardı
Did you know that no one will shake my hand unless I extend it first?
İlk ben uzatmadıkça kimsenin elimi sıkmayacağını biliyor muydun?
Gentlemen, I am now about to send a signal from this laptop through our local ISP racing down fibre optic cable at the speed of light to San Fransisco, bouncing off a satellite in geosynchronous orbit to Lisbon, Portugal, where the data packets will be headed off to submerge transatlantic cables, terminating in Halifax, Nova Scotia and transfered across the continent via microwave relays back to our ISP And the extend receiver attached to this...
Beyler, şimdi bu laptoptan, yerel İSS aracılığıyla fiber optik kablolardan ışık hızıyla geçip, San Fransisco'ya giden oradan Portekiz-Lizbon ile eş zamanlı uydudan yansıyarak data paketlerinin yönlendirildiği denizaltı transatlantik kablolardan Halifax-Nova Scotai'da son bulan ve mikro dalgalar ile tüm kıtayı dolaşarak İSS'ye geri dönen ve şuna bağlı olan bir sinyal göndermek üzereyim.
For in truth the whim that prompted me to extend the invitation had lost its piquancy and the sobering cost of Wrather's Tokay played its part in making the whole venture seem somewhat dubious.
Yemek davetini yapmamı sağlayan hevesim, ilgisini kaybetmişti ve Tokay'ın aklımı başıma getiren fiyatı, bu girişimimin bana şüpheli gözükmesine neden olmuştu.
The Norwegian people wish to extend their support to Mrs. Zidane, and tell her that if she ever needs anything, anything at all, she can call us in Oslo and we will do whatever is needed.
Norveç halkı olarak bayan Zidane'a verdiğimiz desteği bildirir ; kendisine, herhangi bir ihtiyacında, her ne olursa olsun, çekinmeden Oslo'dan bizleri arayabileceğini hatırlatırız. Elimizden ne geliyorsa yapmaya hazırız.
When you extend your hand, the sky and clouds will be in your hands
Elini uzattığında bulutları avuçlayabileceksin.
Looks like Hicks's obsession with safety did not extend to his colon.
Hicks'in güvenliğe olan takıntısı bağırsaklarına kadar ulaşmıyor.
When you've selected your partner, you will extend your arm.
Partnerinizi seçtiğinizde, kolunuzu uzatacaksınız.
Does Not, And Will Never, Extend To Demons.
Ama asla, hiçbir zaman, zebanileri kapsamaz
I won't extend his custody.
Gözaltı süresini uzatmayacağım.
Did she tell you I won't extend Marsac's custody?
Marsac'ın gözaltı süresini uzatmayacağımı size söyledi mi?
If you would extend my personal apology to fritz, i'd appreciate it. Absolutely.
Ayrıca Fritz'e şahsi özürlerimi iletirsen çok memnun olurum.
A platoon commander's situational awareness doesn't extend very far.
Bir müfreze komutanı, bu kadar da ileri gitmemeli aslında.
Now the same support I extend to Captain McGraw is extended to all my officers.
İşte... Yüzbaşı McGraw için de aynı desteği sağlıyorum. Tıpkı, diğer subaylarıma sağladığım gibi.
Well, I've heard that if practiced correctly, tantric sexual techniques can extend orgasms by 400 to 500 percent.
Duyduğuma göre, doğru yapılırsa tantracı seks teknikleri, orgazmı yüzde 400, 500 kadar uzatıyormuş.
In fact, it may well extend beyond their own species.
Aslında bu kendi türlerini de aşıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]