English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Exterior

Exterior translate Turkish

636 parallel translation
I make seven exterior cameras, and those are the ones they want us to see.
7 harici kamera var. Bunlar sadece görmemizi istedikleri.
For this, after his arrival, all interior doors and exterior doors of Saint-Calais will be closed and guarded by gendarmes.
Korumalar ve polisler haricinde hiç kimse ne hakim ne de görevli memurlar mahkum binada olduğu müddetçe görev yerlerini terk etmeyecekler.
I grant you, I am no beauty... but under this exterior... you'll find a very flower of man.
Kabul ediyorum, yakışıklı değilim... ama bu kabuğun altında... çiçek gibi bir adam var.
Apparently these are the exterior electrodes.
Galiba dışı hariç elektrotlu.
But underneath its flabby exterior is an enormous lack of character.
Ama ruhsuz kabuğu altında büyük bir kişilik eksikliği var.
Behind this eloquent exterior, I've got a yellow streak 15 miles wide.
Dış görünüşüme bakmayın. Ben aslında çok korkak biriyimdir.
No, but I know you Moccasin Mary, from Tucumcari just a rock exterior with a heart of stone.
Tucumcari'den Taş bir kalbi olan sadece bir taş dış.
Excuse me, but this is a sunlit exterior.
Ama bugün ışığında olan bir doğa manzarası.
Charlie, in spite of your miserable, unpleasant exterior... I think there beats beneath the blackest heart in town.
Charlie, nahoş ve zavallı görünmene rağmen bu kasabadaki en kalpsiz adam sensin.
Beneath your benevolent exterior, you're as hard as nails.
Yardımsever dış görünüşün altında, bir çivi kadar sertsin.
Under this simple exterior, my life is so complicated.
Basit görünüşümün altında hayatım o kadar karmaşık ki.
Exterior and interior silence.
Dış ve iç sessizlik.
You know, despite your horrible exterior, it's you I like.
O korkunç yüzeyine rağmen... senden hoşlanıyorum.
Black exterior, gray interior.
Dışı siyah, içi gri.
Exterior radiation... normal.
Dış radyasyon... normal.
And underneath that admirably calm exterior of yours, you're... wound up.
Hayranlık uyandıran sakin dış görünüşünün altında biraz gerginsin.
Fade in. Exterior.
Görüntü beliriyor.
Exterior, le Sacré Coeur.
Dış çekim, Sacre Coeur.
Exterior. Christian Dior. The camera pans, and now we see a white Rolls-Royce pull up and come to a stop.
Kamera ilerler ve beyaz bir Rolls-Royce görürüz.
Fade in. Exterior, Paris.
Dış çekim, Paris.
Exterior, day.
Dış çekim, gündüz.
Exterior.
Dış çekim.
You'd never know by your placid exterior that underneath that ice-cold facade beats the heart of a savage... lustful... passionate animal.
Daha önce yaşadığın tecrübeler, sonrası için örnek olamaz. Kalbini çarptıracak biriyle ne zaman karşılaşacağını bilemezsin.
Stalin's death allowed us to get partially away from our provincial theories. To recognise and know the existence of others aside from us and seeing this exterior, begin to see ourselves better. To know the place we occupy in the knowledge and ignorance of Marxism and then begin to know ourselves.
Stalin'in ölümü sayesinde kuramsal taşralılığımızdan kısmen çıkıp bizim dışımızda var olmuş ve var olmakta olanları kabul edip tanıyabildik ve kendi kendimizi dışarıdan, nesnel bir gözle görmeye Marksizm'in bilgi alanında ve cehalet alanında yerimizi görmeye böylece kendimizi tanımaya başlayabildik.
Will they electrify the exterior of this ship?
- Gemi dışına elektrik vermeye yeter mi?
Don't let this sophisticated exterior fool you.
Bu karmaşık yabancının seni aptal yerine koymasına izin verme.
Though your exterior would not command respect, even so my experience tells me that you're a man of education and not accustomed to drinking.
Görünüşünüze bakılırsa pek de saygı buyurmuyorsunuz ama yine de tecrübelerime dayanarak diyebilirim ki içkiye alışık olmayan eğitimli bir beyefendisiniz.
On the exterior
Oysa dışarıda
Exterior. Day.
Yabancı.
As a rule, you know, I'm attracted to women for exterior reasons... that have nothing to do with them.
Genelde, bildiğin gibi, kadınların dış görünüşü bana çekici gelir ama onlarla işim olmaz.
It are obviously inside of bunker, because the detonations of the exterior.
Açık bir şekilde sığınaktan gelmişti. Çünkü dışarıdan gelen silâh seslerinin nasıl olduğunu biliyorduk.
Groups of young volunteers went of house in house helping families that, during the Winter, almost they had lost contact with the exterior.
Gönüllülerden oluşan gruplar kışın şehrin dışında neredeyse tüm irtibatları kesilen ailelere yardım götürmek için kapı kapı dolaştılar.
Detournement has based its cause on nothing... exterior to its own truth as present critique.
Détournement, hedefini yalnizca günümüzün elestirisi oldugu gerçegine dayandirmaktadir
At this time, in the mid 1880's each of the major artists in the Western World is still involved in the traditional presentation of the exterior reality,
1880'lerin ortasındaki bu dönemde batı dünyasındaki başlıca ressamların her biri hâlâ dış gerçekliğin geleneksel sunumuna bağlı kalmaktadırlar.
But Edvard Munch's canvas, with its deeply scored surface, which has transcended all exterior reality to become the first expressionist painting of "feeling" in the history of Western art, is strongly attacked both by the Kristiania public and by its conservative press,
Fakat Edvard Munch'un tuvali, yüzeyindeki derin çiziklerle tüm dış gerçekliğin ötesine geçmiş ve batı dünyası sanat tarihinde duygunun ilk dışa vurumcu tablosu hâline gelmiş olsa da Kristiania halkı ve tutucu basını tarafından şiddetle eleştirilmiştir.
For his exterior model, Munch uses Dagny Juell,
Munch, model olarak Dagny Juell'i kullanıyor.
I think, beneath that English exterior throbs a passion that would make
Bence, bu İngiliz görünüşünün altında... öyle bir ihtiras var ki, senin yanında...
Interior and Exterior ;
İç ve Dış.
Beneath that ruffled exterior, there ticks away the heart of an empiricist philosopher, probing for the truth at all costs.
Pejmürde dış görünüşünüzün altında, her ne bahasına olursa olsun gerçeği araştıran deneyci bir filozofun kalbi atıyor.
On first exam, no exterior damage to the skull.
İlk muayenede, kafatası yüzeyinde hasar yok.
One man lays only the exterior layer of bricks... directing the others, who do the rest.
Bir adam sadece dıştaki tuğla katını örüyor... işin geri kalanını yapanları yönetiyor.
Dress not the humble exterior clay Mr. Jennings, but the man within.
Mütevazı dış görünüşünü değil, içindeki adamı ortaya çıkarın Bay Jennings.
" Exterior. Swamp. Day.
Dış mekanda, bataklıkta, gündüz.
"Exterior. Desert. Night." We knew right where you were.
"Dış mekan, çölde, gece." Olduğunuz yeri biliyorduk.
You see only the exterior.
Sen sadece dışından bakıyorsun olaylara.
I have an exterior visual.
Dış görüntü veriyorum.
We stayed there two hours in ecstasy running through the huge rooms and trying to read the exterior inscriptions in the moonlight. "
Coşku ile iki saat orada kaldık. Dev odalar arasında koşuşturup,... dış cephedeki yazıtları ay ışığında okumaya çalışarak. "
So, what you are saying is that I just write poetry because underneath my mean, callous, heartless exterior, I just want to be loved, is that it?
Yani siz demek istiyorsunuz ki ben şiir yazıyorum çünkü, benim sert, duygusuz, kalpsiz görünüşümün altında, sevilmek isteyen bir varlık var, değil mi?
I write poetry just to throw my mean, callous, heartless exterior into sharp relief.
Şiir yazıyorum çünkü, sert, duygusuz, kalpsiz görünüşümü rahatlatıyor.
Activate circuits 29 through W-7 and start full-power coordinates on exterior defensive systems.
29'dan W-7'ye kadar olan devreleri çalıştır........ dış savunma sistemlerindeki tam güç koordinatlarını başlat.
The exterior world was horrified.
Yabancı kamuoyu bu gelişmeler karşısında dehşete düştü.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]