English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Exude

Exude translate Turkish

63 parallel translation
I must say, you don't exactly exude a spirit of optimism.
İyimserliğini belli etmediğini söylemeliyim.
His scenes rarely exude an air of drama.
... nasıl da dingin bir nesnellikle betimlemişti. .
Exude efficiency, right?
- Bu büyük bir beceriklilik. - Evet, doğru.
I'm sure Mr. Yakamoto's confidence in us will increase with the lethal charm you'll all exude tonight.
Eminim Bay Yakamoto'nun bize olan güveni bu akşam saçacağınız cazibe sayesinde artacak.
Entranced by the euphoria and ease... These glamorous people exude!
Bu muhteşem insanların gelmesiyle başladı.
I'll exude savoir faire I'll wear gowns, I'll have hair
Yağ gibi aradan geçeceğim Pijama giyeceğim, saçlarım olacak...
Their lives exude a beautiful simplicity... savage, ruthless... existing only to devour and destroy... to taste blood, to rend flesh.
Hayatları, güzel bir basitlik, barbarlık, acımasızlık yayıyor etrafa ve kan tatmak, mideye et indirmek için zarar veriyor.
Some of these works exude such a, such an aura, I can sense the color and the form right off the canvas.
Bu çalışmalardan bazıları sanki... Sanki bir aura yayıyor ve tuvaldeki renkleri, şekilleri hissedebiliyorum.
God forbid I exude confidence and enjoy sex.
Tanrı seksin hazlarını yaşayıp ondan zevk almamı yasaklamış.
"Like the flowers, a fragrance I exude"
"Tıpkı çiçek gibi, çok güzel kokuyor."
And the roar of the crowd, the energy that this building will exude will be phenomenal with winners and losers.
Kalabalığın uğultusu ile birlikte kazanan ve kaybedenlerle birlikte binanın yaydığı enerji müthiş olacak.
When you're a well-oiled machine, you exude danger.
Bir makine soğukluğunda değilseniz... tehlikedesiniz demektir.
And yet... occasionally... one of them will exude something on camera, almost unreal... violent or very poetic.
Ve şimdiye dek nadiren içlerinden bir tanesinin kameraya Görüntü vermesi hemen hemen gerçek dışıdır vahşi veya çok şiirsel.
You gotta exude confidence.
Güvenilir birisi olduğunu göstermen gerekiyor.
"Your lush body, casts a spell" "Your dense tresses exude a fragrance" "On my breath lingers a scent..."
vücudun lanetli ne güzel kokuyor saçların kokunu duyuyorum gözlerin kaybettiğini arıyor vücudun sanki güzel bir çiçek gibi sadece bir bakışın aklımı başımdan alıyor
"the buds exude a delicious fragrance"
Misk kokular etrafta
It's this... something that they exude that's... I'm gonna try and put my finger on it.
O şu... şey, onların yaydığı şu... deneyeceğim ve bunun ne olduğunu hatırlayacağım daha sonra.
If you were in prison, you'd be raped because you exude feminine qualities.
Hapiste olsan tecavüze uğrarsın. Çünkü kadın gibi davranıyorsun.
Mirabella's anonymity doesn't exude her from being a target.
Mirabella'nın tanınmaması onun hedef olmasını engellemez.
No, like you exude gold.
Hayır, sen altın sızıntısı gibisin.
You exude mystique.
Gizemlisin.
The heavenly clouds they painted depict the vapour I exude.
Saldığım gazları, cennetimsi bulutlar olarak tasvirlemişler.
I saw one of them exude the mist from the gills in its neck.
Onlardan birini boynundaki solungaçlardan duman çıkarırken gördüm.
I'm supposed to exude confidence to clients, but I just can't. All I can do is shake and cry.
Müşterilere güven aşılamam gerekiyor, ama yapamıyorum.
-'Cause you exude zero.
- Çünkü hiç dışarı vermiyorsun.
Within seconds, their body temperature would melt the wax. Allowing the poison to exude into the bloodstream.
- Zehir de kana karışır.
You don't exactly exude the confidence most people expect from their doctor.
Bir çok insanın doktorundan beklediği güveni kesinlikle vermiyorsun.
- They exude bovine malice.
- Serseri mayın gibi dolanırlar.
Just remember, exude confidence and strength, but also heart and warmth.
Unutma, özgüven ve gücünü aktarırken, cesaret ve samimiyetini de göster.
Probably because I exude confidence.
Muhtemelen güven salgıladığım için.
Look at that, I'm starting to exude.
Bakın nasıl da salgı yapmaya başladım.
Battered but unbroken, they exude the will to live.
Hırpalanmış ama sağlığı yerinde olan yavrular, yaşama azmiyle dolular.
You exude something.
Etrafa bir şey yayıyorsun sen.
Nonetheless, the citizens of Ferrara expect their duke and duchess to exude elegance and style.
Herkes istediği gibi olabilir, istediği kişiyi sevebilirdi. Cesare suç duygusunu hayatından kesip atabilseydin kiminle olan ilişkin değişirdi?
You'd have nothing to do except drink tea and exude intestinal vapours.
Çay içip gaz çıkarmaktan başka iş olmaz.
So, Emily, clearly you exude this sass... that I think everybody in this room feels.
Emily, bu şımarık tavırlarını herkesin görmesini sağlıyorsun.
Madam, from your head to your toe, you should only exude sex.
Madam, başınızdan ayağınıza seks yayıyorsunuz.
I see so many gaps and holes as evidenced by this, uh, air of desperation that you exude.
Psikolojik durumun, bence delik deşik olmuş. Bunun sonucunda ise bir çaresizlik duygusu yayıyorsun etrafına.
I love the air of confidence they exude.
Bu insana büyüleyici bir hava vermez mi?
You'll see, we exude joy and serenity.
Biz mutluluk ve huzur içinde bir aileyiz.
For free. I exude confidence now, and the world can just sense it.
Artık özgüven yayıyorum... ve dünya bunu fark ediyor.
You should exude pure evil, born of a blackened soul.
İfadenden kötülük akmalı, şer tohumu gibi davranmalısın.
The man does exude presence.
Adamın varlığını belli ettiği kesin!
I do exude a bit of a raw, un... Oh, dude.
Bu aralar saf, karşı konu...
I'm gonna be the sexiest woman to ever exude fiscal prudence.
Mali ihtiyatlılık yayan en seksi kadın olacağım.
I like to exude the masculine party-ready energy that everyone expects from their ob-gyn.
Erkeksi tarafımı ortaya çıkarmasını Seviyorum. Kadın doğum uzmanlarını Böyle seviyorlar.
I fight with manly fortitude, my spirit still would love exude, but there grows within a mighty beast,
Tüm yiğitliğimle metanetle direnmekteyim. Ruhumdan hâlen aşk tınıları yayılmakta. Lakin içimde muazzam bir canavar büyümekte.
You have to exude confidence, man.
Etrafa güven yaymalıyız.
Yeah, this doesn't exude confidence.
Bu etrafa pek güven yaymıyor.
I was planting seeds, I was gonna exude energy, and, you know, have my flower bloom.
Bunun planlarını yapıyorum, Enerjimi açığa çıkaracaktım. ve, biliyorsunuz, buna hazırlanmıştım.
I exude warmth.
Cana yakınım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]