Eye for an eye translate Turkish
1,709 parallel translation
There are those people who say that it is kind of an eye for an eye law that is at work here, that you're denying homosexuals many of their rights as well.
Burada, homoseksüellerin çoğu hakkını reddettiğinizi, yürürlüğe sokulmaya çalışılan yasanın bir kısas yasası olduğunu söyleyenler var.
An eye for an eye!
Kana kan!
"An eye for an eye."
"Göze göz."
An eye for an eye.
Göze göz, dişe diş.
Eye for an eye, man.
Göze göz adamım.
An eye for an eye, a tooth for a tooth.
Göze göz, dişe diş.
An eye for an eye.
Göze göz.
an eye for an eye!
Kısasa kısas.
I was just about to tell everyone to keep an eye out for their invitation to the founder's ball. I'm sorry.
Herkese, "gözde partisi" için davetiye gönderdiğimi söyleyecektim.
- No! - Okay, just keep an eye on tm for me, okay?
Bir gözün o kızın üzerinde olsun, tamam mı?
I'll keep an eye out for her. I have to go.
Kusura bakmayın, gitmem lâzım, sebzeliğe kıvırcık koyacağım.
And now I know you're here, so I will always keep an eye out for you.
Artık burada olduğunu öğrendiğime göre, sana her daim göz kulak olacağım.
I am freezing the $ 3 million for the next six months and sentencing you two to six months hard marriage. And so I can keep an eye on you, I'm ordering you both into weekly marital counseling.
Sizi boşamadan önce, ki eğer boşarsam aranızı düzeltmek için elinizden gelen her şeyi, ama her şeyi denemenizi istiyorum.
An Eye For A Lie.
Yalana karşılık göz.
I got deputies rerouting traffic and I told them to keep an eye out for anything unusual.
Yardımcılarıma trafiği yeniden düzenletiyorum ve sıradışı bir şeye karşı, gözlerini açık tutmalarını söyledim.
I have no idea what they planned for me, then, do me a favor... keep an eye on it.
Bana ne yaptıracağını bilmiyorum. Kibar ol.
- Evil can only do its work if decent people turn a blind eye, even if only for a moment.
Düzgün insanlar bile bir an dahi görmemezlikten gelirse o an şeytana gün doğar.
I'm just surprised because I have an eye for this.
Yalnızca şaşırdım, çünkü ben de bu işin içindeydim.
- You'll keep an eye on them for me?
Dünya küçük.
Keep an eye on her feeding tube and check her diaper for deposits.
Beslenme tüpünü takip edin ve kaka var mı diye bezine bakın.
An eye for an ear, okay?
Onun kulağına karşılık gözün. Tamam mı?
That's why I got an eye for a need. I just see a need.
O yüzden insanların bir şeye ihtiyacı olduğunda görüyorum.
Keep an eye out for him.
Oraya bak geliyor.
Keeping an eye out for suspicious meetings between shady people.
Şüpheli insanların buluşmalarına karşı tetikte oluyoruz.
Thomas had an eye for the ladies.
Thomas'ın gözü kadınlardaydı.
I reexamined Delaney as you requested, keeping an eye out for anything out of the ordinary.
İstediğin gibi gözden kaçan bir şey var mı diye Delaney'i tekrar inceledim.
Yeah, John always had an eye for the ladies.
Evet, John'un gözü daima kadınlardaydı.
Do you mind just keeping an eye on my bag for a minute?
Çantama bakar mısın bir kaç dakika.
We're supposed to keep an eye out for it. Have a seat. Oh.
Dikkatimizi üzerlerine vermemiz gerekiyor.
We're supposed to keep an eye out for it.
Dikkatimizi üzerlerine vermemiz gerekiyor. Herkes dışarı çıksın!
- Yeah, you will keep an eye out for that print will you...
- Şu resme sen de bakar mısın?
We'll, you do have an eye for a bargain.
Kelepirden anlıyorsun.
We'd like you to study these and keep an eye out for anyone who looks suspicious.
Bunları çalışıp şüpheli kişilerin üzerinden gözünüzü ayırmayın.
FBI drug squads have had an eye on the label for about six months - can't say it's related, but LAPD's agreed to let us roll on this one, see where it goes.
FBI'ın Uyuşturucu Birimi'nin gözü 6 aydır albümün üzerindeydi. İlişkili olduğu söylenemez ama L.A.P.D paranın nereye gittiğine bakmamızı istedi.
And we're looking for...? Travis said to keep an eye out for anything weird.
Ve bizim aradığımız şey... Travis bir gariplik olup olmadığına bakmamızı söyledi.
Dropping pressure within the eye wall is the fourth lowest ever recorded for an Atlantic storm.
Fırtınanın merkezinin kenarındaki alçak basınç, bir Atlantik fırtınasında kaydedilen 4. en büyük rakamdı.
Keep an eye out for crazy ladies in the snow, and remember :
Karın içinden çıkan çılgın hatunlara dikkat edin ve unutmayın.
I'll keep an eye out for Rios.
Rios'u takip edeceğim.
Just keep an eye out for my list.
Listemi bulmak için gözlerini açık tut.
She had an eye for it, she knew what a car was really worth.
Bir bakışta arabanın gerçek değerini anlıyordu.
there's always the risk of infection, and especially with gunshot woundswe need to keep an eye out for embolisms.
Her zaman enfeksiyon kapma şansı vardır. Ve özellikle bu tip yaralanmalarda damarlarda pıhtı oluşma ihtimali vardır.
Hey, thanks again for keeping an eye on her yesterday.
Ona dün göz kulak olduğun için tekrar teşekkür ederim.
So, Tommy, we're here because Mrs. Garcia told my colleague that you look after this place for the owners. I keep an eye out.
Tommy, buraya geldik, çünkü Bayan Garcia, arkadaşıma buraya sahipleri için baktığını söylemiş.
NSA kept an eye out for her.
Milli Güvenlik onu orada görmüş.
All we have to do is keep an eye out for each other, okay?
Tek yapmamız gereken birbirimize göz kulak olmak tamam mı?
It was an eye-opener for me, on me being a leader that I wanted to be for our team.
Bu takımın lideri olmak takımın en iyi olabilmesini sağlamam için gözümü açtı.
Would you mind keeping an eye on Sasha for an hour or two?
Bir iki saat Sasha'ya göz kulak olmanda sakınca var mı?
The eyes are for the polishman so he can keep an eye on Verka.
Gözler Ezhi'ye çünkü o Verka'yı görebilecek.
Keep an eye out for any type of emergency box. Are you kidding?
ne yaptığını bildiğinden eminmisin?
Matthew, I want you to organise sentry duty to keep an eye out for Kanen and his men.
Kanen'in gözetlemesi için birkaç adam ayarlamanı istiyorum. Memnuniyetle.
I keep an eye out for them.
Onlara göz kulak olurum.