English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Eyelids

Eyelids translate Turkish

420 parallel translation
The eyelids are a little weary.
Göz kapakları biraz yorgun.
I know a formula said to pop the pennies off the eyelids of dead Irishmen.
Ölü İrlandalıların gözlerini yuvalarından fırlattığı söylenen bir formül biliyorum.
Why I will fight with him upon this theme - until my eyelids will no longer wag.
Onunla dövüşmeye hazırım, göz kapaklarım oynamaz hâle gelinceye dek.
When the light's off, the sandman'll come and pour sand on your eyelids.
Işık sönünce kum adam gelip göz kapaklarına kum dökecek.
"light me with your little candle " ere upon my bed I lay me, ere in sleep I close my eyelids "...
"'... küçük mumunla aydınlat beni yatağımın üzerine uzanmadan ben, kapatmadan göz kapaklarımı uykuya "'...
Your eyelids are getting heavy.
Göz kapakların ağırlaşıyor.
For eight bucks he slashes her eyelids and sews'em back up again.
8 dolara gözlerini kestirip sonra tekrar diktirecekmiş.
Your eyelids are getting heavy... very heavy.
Göz kapaklarınız ağırlaşıyor. Çok ağır.
A kiss on the eyelids.
Göz kapaklarına bir öpücük.
The eyelids!
Göz kapakları...
Your eyelids are getting heavy.
Göz kapaklarınız ağırlaşıyor.
Lydia turned her head away, lowered her eyelids, and grew absorbed.
Lydia başını başka tarafa çevirdi gözkapaklarını indirdi, derinlere daldı.
-.. and have my eyelids cut off...
-... göz kapaklarımı kesebilirsen...
Your eyelids are getting heavier and heavier.
Göz kapakların gittikçe ağırlaşıyor.
It'll be most obvious around the eyelids.
En çok göz kapakları çevresinde belli olacak.
For these ten days have not these eyelids closed.
On gündür kapanmadı göz kapaklarım.
With her tresses dipped in water the girl moistened his eyelids, his lips, his fingers
Saçının lüleleriyle suya doğru battı kız, göz kapaklarını, dudaklarını, parmaklarını ıslattı.
My eyelids felt like lead, and I...
Göz kapaklarım kurşun gibi ağırdı, ve ben...
Your eyelids now are heavy.
Göz kapakların ağırlaşıyor.
Boy, you can swing open that window all you want, and when the night starts crawling in, my eyelids won't get heavy and my arms get numb and heavy and my legs get dull and heavy and...
O pencereyi istediğiniz kadar açabilirsiniz. Gece içeri süzüldüğünde göz kapaklarım ağırlaşmayacak, kollarım uyuşmuş ve ağır, bacaklarım hissiz ve ağır olma...
It's the only way I can keep my eyelids apart.
Göz kapaklarımı ayrık tutmamın tek yolu bu.
And as you look at the numbers, your eyelids are growing heavy.
Ve sayılara bakarken, göz kapakların ağırlaşıyor.
I've been walking around for 20 years... with little minks on my eyelids.
20 yıldır göz kapaklarımda küçük minklerle dolaşıyordum.
Under their closed eyelids pass the images... of distant lands.
Kapalı göz kapaklarının altından, uzak ülkelerin görüntüleri geçiyor.
I shall cut off my eyelids to see better.
Daha iyi görmek için göz kapağımı keseceğim.
The tired movement in the eyes, in the eyelids.
Gözlerle göz kapaklarındaki yorgun ifade.
My blessing was : You were fast asleep, Your closed eyelids with the universal blue
Sen uyurdun.
Yulishka's eyelids are already heavy with the evening mists.
Yulishka'nın gözkapakları akşamın pusuyla ağırlaşmış.
Slightly drooping upper eyelids.
Gözkapağı üstleri hafif sarkık.
There was some paralysis of the left hand and right foot Olivier chose to play the right hand and left foot, God knows why as well as nerve damage to the right cheek and eyelids.
Sol el ve sağ ayağının bir kısmında felç varmış. Nedendir bilinmez ama Olivier sağ el, sol ayak olarak oynamayı tercih etti. Ayrıca sağ yanak ve göz kapağında da sinir hasarı varmış.
It sticks your eyelids together.
Göz kapaklarını birbirine yapıştırıyor.
The demons peeled their heavy eyelids back.
Canavarlar ağır gözkapaklarını geriye doğru açmışlar.
Ate through his eyelids and pumped him full of poison.
Göz kapaklarını yiyip içini zehirle doldurdular.
It had violets growing out of its eyelids and poppies growing out of its toenails.
Gözkapaklarından menekşeler, ayak tırnaklarındansa gelincikler çıkıyordu.
Your eyelids are heavy.
Göz kapakların ağırlaşıyor.
Raise my eyelids.
Gözkapaklarımı kaldırın.
A light pierced my eyelids High above the pavement mother flies, beckons with her hand and flies away
Bir ışık göz kapaklarımı deldi zemin çok yukarısında annem uçuyor, eliyle beni çağırıyor ve uçup gidiyor.
And for hours on end with my eyelids shut tight you'd be there in the night as I drank in its heavenly scent!
Ve saatlerce göz kapaklarımı sıkıca kapardım. Gece seni düşünürdüm onun enfes kokusunu içerek!
Your eyelids are gonna get heavy.
Göz kapakların ağırlaşacak.
The high cheekbones, the shape of the neck, the heavy eyelids.
Yanaklarının şişkinliği, boyun hareketleri, göz kırpmaları...
Now lower your eyelids, gently close your eyes
Şimdi yavaşça göz kapaklarınızı indirin, ve gözlerinizi kapayın.
You feel light, your muscles are relax ed, your eyelids refuse to open
Hafiflediniz, kaslarınız gevşedi gözleriniz açılmayı reddediyor.
[61] Is it thy will thy image should keep open... my heavy eyelids to the weary night?
61 Ağır gözkapaklarım, yorgun gece içinde Hayalinle apaçık kalsın, dileğin bu mu?
"The instant the blade tore open his flesh, the bright disk of the sun soared up behind his eyelids and exploded, lighting the sky for an instant."
"Bıçak, bedenini deşer deşmez güneşin parlak ışınları göz kapaklarının arkasında süzüldü ve semayı bir anlığına aydınlatarak patladı."
your eyelids are growing heavy.
Gözkapakların, gittikçe ağırlaşıyor...
And if you don't open your eyes, I'll staple your eyelids to your forehead.
Gözünü aç, yoksa göz kapaklarını alnına zımbalarım.
I have this picture under my eyelids
Göz kapaklarımın altında o görüntü var.
Her back is thick and she also has round shoulders deep navel, well-rounded hips and large abdomen And eyelids don't cover the pupils as those of phoenix don't
Sırtı pek ve omuzları da yuvarlak derin göbekli, şekilli kalçalı ve geniş karınlı ve gözkapakları gözbebeğini kapatmayacak Anka Kuşu'nunkiler gibi.
Then trumpets sounded, and light struck my eyelids.
Sonra trampetleri duydum ve gözüme bir ışık çarptı.
I don't know where he got the razors... but he cut off his own eyelids to stay awake.
Jiletleri nereden buldu bilmiyorum ama uyanık kalmak için kendi göz kapaklarını kesmiş.
For then my thoughts, from far where I abide... intend a zealous pilgrimage to thee... and keep my drooping eyelids open wide... looking on darkness which the blind do see... save that my soul's imaginary sight.... presents thy shadow to my sightless view... which, like a jewel hung in ghastly night... makes black night beauteous and her old face new.
Bedenim çalışmaz olunca, beynimin işlemeye koyulduğu andır. Yola çıkar düşüncelerim, senden uzakta kaldığım yerden, Durmak bilmez seni bulmadan, o kutsal yolculukta ;

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]