Facade translate Turkish
325 parallel translation
But what's behind the facade?
Ancak görünenin arka yüzünde?
We need to find some black paint, for the facade.
Binanın ön cephesini boyamak için siyah boya bulmalıyız.
An imposing facade, but the owner Tazaemon is worthless.
İpek dükkanından Tazaemon, bu pisliği o başlattı.
After all, this thing we call samurai honor is ultimately nothing but a facade.
Sonuç itibariyle, samuray onuru dediğimiz şey yanılgıdan başka bir şey değil.
That samurai honor is nothing but a facade?
Samuray onurunun tamamen bir yanılgı olduğu mu?
For us, samurai honor is no mere facade!
Bizim için samuray onuru öylece bir yanılgı değildir!
If you really think that samurai honor is ultimately nothing more than a facade... then you never had a chance of swaying us.
Samuray onurunun gerçek anlamda büyük bir yanılgı olduğunu düşünüyorsan o halde bizi etkilemek için hiçbir zaman bir şansın yoktu.
This house boasts of its red armor and martial valor, but it seems that even in the great House of Iyi, samurai honor is nothing more than a facade.
Bu hane, kırmızı zırhı ve askeri cesareti ile böbürleniyor ama görünüşe göre o haşmetli Iyi evinde bile samuray onuru yanılgıdan başka bir şey değil.
Look, Marnie, for the present, all we've got is the facade, and we've got to live it.
Bak Marnie, şimdilik tüm yapacağımız rol yaparak yaşamaya devam etmek.
You'd never know by your placid exterior that underneath that ice-cold facade beats the heart of a savage... lustful... passionate animal.
Daha önce yaşadığın tecrübeler, sonrası için örnek olamaz. Kalbini çarptıracak biriyle ne zaman karşılaşacağını bilemezsin.
Drape every facade in light Build bonfires of pleasures and fun
# Her cephe süslenip aydınlansın Zevk ve sefa ateşleri yansın #
The facade of the bourgeoisie had already begun to crumble long before.
Burjuvazi cephesi, çoktan parçalanmaya başlamıştı.
And it rips aside the hypocritical facade of our society's gin and tonic and leaves a lot of sacred cows rolling around in agony.
Ve toplumumuzun cin toniğinin maskesini indiriyor ve kutsal inekleri acıyla kıvrandırıyor.
Stop this... this hideous facade. E... easy, padre.
Kesin şu ikiyüzlü kandırmacayı!
What he shows me is only a facade.
Bana gösterdiği sadece kabuk.
He teaches that every nice person like you and me hides behind his facade a great explosive charge, a great reservoir of energy that can be released only by war or revolution.
Sen ve ben gibi her iyi insanın dış görünüşü ardına saklandığını öğretir. Ancak savaş ya da devrimle ortaya çıkabilecek büyük bir enerji kaynağı, büyük bir patlama yükü.
I'II brighten your facade, make oranges grow on an olive tree
Dış görünüşünü biraz değiştireceğim, bir nevi zeytin ağacında yetişen portakal gibi.
The facade is 84 feet long.
Cephesi 84 feet uzunluğundadır.
I know she puts on a gay facade, but she knows how you feel.
Belli etmek istemiyor ama ne hissettiğini biliyor.
I'm going to strip away your facade.
Senin foyanı ortaya çıkaracağım.
A fear of men so great she can only feel strength behind her facade.
Erkeklerden öyle korkuyor ki sırf dış görünüşüyle kendini güçlü hissediyor.
That behind the facade of all the dinners and all the charity events he and his wife attended their marriage was crumbling.
Birlikte katıldıkları bütün o yemeklere... hayır kurumu davetlerine rağmen... evlilikleri çatırdıyordu.
Vera, old despite his drunken stupor recognized James Folliat behind the facade of Sir George Stubbs.
Anlarsınız, yaşlı adam alkolün verdiği sarhoşlukla James Folliat'ı Sör George Stubbs'ı arkasından tanıdı.
I never thought I would say this, but Steven Rhoades, under that sensitive, caring facade, you're nothing but a... a man!
Bunu söyleyeceğimi asla düşünmezdim fakat Steven Rhoades, şu duygusal düşünceli görünüşün altında sadece ama sadece bir "erkek" yatıyor!
It wasn't just a facade.
Rol yapmıyordum.
But behind the facade of triumph... was a country enslaved
Zafer cephesinin arkasındaki... esir bir ülkeydi.
I think she's afraid of men, despite her facade.
Sanırım o adamlar korkuyor. Görünüşlerine rağmen.
Now, what reeks is this facade that we call Labor Day.
Asıl felaket İşçi Bayramı dediğimiz bu şaklabanlık. İşçi Bayramı'ndan nefret eden korna çalsın.
"But Miriam saw past the tough facade to the bitter wounds that made him - hide his true self from the world."
Ama Miriam, maskesinin arkasında gizlenmiş acı dolu gerçek yüzünü herkesten sakladığını görmüştü.
But behind that fair facade I'm afraid she's rather odd
Ama o aldatıcı görünüm altında o, korkarım ki, garip bir kız.
As you can see the pseudo-facade was stripped away to reveal a minimalist rococo design.
minimalist rokoko tarzını ortaya çıkarabilmek amacı ile ön cephe sökülüp atılmış.
Haven't you ever heard of the compensatory facade?
Sen hiç "telafi edici cephe" diye bir şey duymadın mı?
Compensatory facade?
Telafi edici cephe derken?
Although there is no change in my patrician facade... my heart is breaking.
Aristokratta karşı hiçbir problemim olmamasına rağmen.. .... kalbim burkuldu.
Your discommendation is a facade to protect less honorable men.
Senin kusurun onursuz insanları korumak için, yanıltıcı olmak.
Three times we've passed these checkpoints with the facade of the fishing boat.
Üçtür bu kontrol noktasından balıkçı gemisi numarasıyla geçiyoruz.
I want to unmask the ugliness behind the glamorous facade.
Büyüleyici dış görünüşün ardındaki çirkinliğin maskesini düşürmek istiyorum.
It's a facade. Why do you ask?
Yalancı bir görünüş.
You think all your life was a façade.
Hayatının tümünün göstermelik olduğunu düşünüyorsun.
She's on the defensive, but it's a façade.
Biraz kendi kabuğunda gibi görünebilir, ama bu sadece dış görünüşü.
Some people use them for a façade, I wear them for eyes.
Kimileri süs olsun diye takar. Ben gözlerim için takıyorum.
He had the most glorious façade.
Görüntüsü çok aldatıcıydı.
The façade was all there was.
Aldatıcı görünüm her yerdeydi.
I always believed that under the fighting liberal façade there must be a reactionary bigot trying to get out.
Savaşan liberal maskesinin altında dışarı çıkmaya çalışan bir aşırı bağnaz olduğunu biliyordum.
Here in Tara they have the cinema, telephones, television ; all a façade.
Burada, Tara'da sinema, telefon, televizyon her şey var.
A bomb fell in a block of apartments of four floors, e pulled out the façade.
Dört katlı bir binanın üzerine düşen bomba, binanın ön tarafını yıkmıştı.
Loneliness gave him shelter, but are we sure that his lack of interest is not just a façade?
Yalnızlık ona sığınak oldu ama ilgisizliğinin sadece bir dış görünüş olmadığından emin miyiz?
"No matter what our façade, we are all children."
"Görünüsümüz nasiI olursa olsun, hepimiz birer çocuguz."
You could always see through my façade of gaiety.
- Daima şen maskemin altını görebilmişsindir zaten.
If he's honest and doesn't hide behind that tough jock façade, I'll stay.
Eğer dürüst davranıp o lanet yerde saklanmazsa o zaman kalırım.
Before he began designing the Nativity Façade, Gaudí did what most others would never think of :
İsa'nın Dirilişi Cephesi'nin tasarımına başlamadan önce Gaudi diğer birçoğunun aklının ucundan geçmeyecek bir şey yaptı :