English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Facades

Facades translate Turkish

27 parallel translation
Behind the peaceful facades, souls... passions...
Huzurlu görünümlerin ardında, ruhlar... tutkular...
Fragile constructions by the water's edge, the mythical East of postcards, plaster facades, trompe l'oeil decorations painted on stretched canvas all around your room.
Suyun yamacındaki kırılgan yapılar, posta kartlarındaki masalsı Şark, gösterişli bina cepheleri, gerçekmişçesine nakşedilmiş süslemeler odanın her tarafına gerilen tuvallere resmedilmiş.
The almost ordered facades of palladio's villas reflect...
Palladio'nun villalarının ön cephelerinin görünümü...
Squares, avenues, parks and boulevards, trees and railings, men and women, children and dogs, crowds, queues, vehicles and shop windows, buildings, facades, columns and capitals, sidewalks, gutters, sandstone paving flags glistening grey in the drizzle.
Meydanlar, caddeler parklar ve bulvarlar, ağaçlar ve korkuluklar erkekler ve kadınlar, çocuklar ve köpekler kalabalıklar, kuyruklar taşıtlar ve vitrinler binalar ve cepheleri sütunlar ve sütun başlıkları kaldırımlar, oluklar yağmurda parıldayan kumtaşından gri kaldırımlar.
You walk along the desolate avenues, past the stunted trees, the peeling facades, the dark porches.
Issız caddelerde yürüyor bodur ağaçların, boyası dökülen duvarların karanlık sundurmaların yanından geçiyorsun.
When they walk, they hug the walls, eyes cast down and shoulders drooping, clutching at the stones of the facades, with the weary gestures of a defeated army, of those who bite the dust.
Yürürken duvarlara sürtünüyor, gözleri önlerine bakıyor ve omuzları düşüyor savaşta kaybedenlerin, topu dikenlerin bezgin hareketleriyle duvar cephelerine tutunuyorlar.
You wander through the fossilised town, the intact white stones of the restored facades, the petrified dustbins, the vacant chairs where concierges once sat ;
Fosilleşmiş şehirde dolaşıyor yenilenmiş bina cephelerinin el değmemiş beyaz taşları put gibi duran çöp tenekeleri, bir zamanlar kapıcıların oturduğu boş koltuklar :
to walk a few kilometres past facades, shopfronts, parks and embankments.
Binaların, vitrinlerin, parkların ve rıhtımların önünde kilometrelerce yürümekten başka bir şey yapmadın.
Discard your facades, and reveal your true being to me.
Maskelerinizi çıkarın ve bana gerçek benliğinizi gösterin.
What can you tell me about these, the facades here?
ee şurası hakkında... binanın ön cephesi hakkında ne söyleyebilirsin bize?
I don't like to see only the facades.
Ancak evlerin sadece dışını görmek yetmez.
- They changed all the facades.
- Tüm dış cepheleri değiştirdiler.
We put up two facades here to give you an impression.
Bir fikir edinmeniz maksadıyla buraya iki tane ön cephe yerleştirildiğini görüyorsunuz.
Okay, okay, the facades over, you can take these off now.
Tamam, tamam olay yerinden uzaklaştık, artık çıkarabilirsiniz.
It requires dropping facades and pretensions.
Dış görünüşe takmayı bırakıp, kendini beğenmişlik yapamazsınız.
You beeldhouwt not only as something on the facades of Gothic Cathedrals, unless it is a purpose.
Bir Gotik Katedrali'nin cephelerine bu tip şeyleri oyma riskini cidden almazsınız, Tabii eğer bunların arkasında bazı amaçlarınız yoksa.
If I was a man in the 16th century I was shrouded in neon light skyscrapers describe with their angular geometric forms glass windows and glass facades.
Eğer 16.yy'da bir adam olsaydım, neon lambalarla örtülü bu gökdelenleri tarif edecek olsaydım onların geometrik açılı cam pencereleri ve cam yüzeyleri ile.
Whether the statues, the church facades will remember my name.
Heykeller, kilise duvarları adımı hatırlayacak mı?
And to desecrate false innocence. To ravish the beautiful facades.
Sahte masumiyeti kirletmek Güzel yüzlerle büyülenmek
Big facades with your hero 9 / 11 charity events.
Yardım davetlerinde 9 / 11 kahramanlarınızla boy gösteriyorsunuz.
So tonight leave your identities at the door, let our spirits inspire yours, and may your ornate facades lead you to intrigue.
Bu yüzden bu gece kimliklerinizi kapıda bırakın ruhlarımızın size ilham olmasına izin verin ve süslü çehreleriniz sizi entrikaya yönlendirsin.
J No facades J
Cephe yok
And then all these stone facades would have been covered in white plaster and painted bright colours and not only the temples and houses but every tomb on every mountainside - this city would have been a magnificent sight.
Ve bu taşların yüzleri alçıyla kaplanıp beyaz renge boyanabilirdi ve sadece tapınaklar ve evler değil, tepelerdeki her bir mezar bu şehir muazzam bir görüntüye sahip olabilirdi.
Your father worked renovating building facades.
Babanız bina ön cephe tamiri yaparmış.
There are so many expectations, it's impossible to remain unchanged i'd like to live in a real world, not one of fiction and facades I live in Warsaw. I'm a sociologist I'm a person of some responsibility, and little sense of humour
Pek çok beklenti vardır. Ama imkansız hep orada durur. Gerçek bir dünyada yaşamak istiyorum.
First of all we strip off our clothes. Then, at some point, our façades.
Her şeyden önce kıyafetlerimizden kurtuluruz bir noktadan sonra da maskelerimizden.
A psychopath with no real human connections, except for the façades he maintains for convenience.
Gerçek insanlarla hiç bir bağlantısı olmayan bir psikopat insanlara rahatlık veren yüzün hariç.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]