English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Facilitator

Facilitator translate Turkish

88 parallel translation
Robotic Assistant Labor Facilitator.
Robot Arkadaş Lazımsa Faydalı
I'm simply a middleman, a facilitator.
Basit bir aracıyım, kolaylaştırıcı.
we look into Kinkella's last six months. As far as we know, he's an unwitting facilitator.
Bildiğimiz kadarıyla istemeden pek çok iş yapmış.
Now, to fully understand my predicament he must first appreciate the intricacy of the flux facilitator.
Şimdi, zor durumumu tamamen anlamak için akış kolaylaştırıcının karışık yapısını anlaması gerekiyor.
Obviously affected the time-flux facilitator.
Zaman akış kolaylaştırıcısı etkilediği kesin.
DeGuerin is their facilitator.
DeGuerin aracı.
I'm Chief Facilitator for the entire Temtibi Lagoon.
Artık sadece şef değilim Tüm Temtibi Lagününden sorumluyum.
I'm not a sexual facilitator for men with something to prove.
Birşeyler kanıtlamak isteyen erkekler için seksüel yardımcı değilim ben.
I'm Adam Burke, and I am the school's counselor, but I like to think of myself more as a facilitator.
Ben Adam Burke, okulun danışmanıyım ama kendimi daha çok kolaylaştırıcı biri gibi görmekten hoşlanırım.
This is Rowan, our facilitator for the day.
Bu Rowan, bugün bize yardımcı olacak.
He was an independent facilitator.
O bağımsız bir taşerondu.
If he murdered other victims and he takes it to his grave, you become the facilitator.
Başka kurbanları da öldürdüyse ve bunu mezarına götürürse sen buna olanak tanımış olursun.
But, my fuckers, this mofo right here does not want the Stifmeister, the Grand fucking Facilitator to attend the wedding.
Ama piç kuruları bu orospu çocuğu Stifmeister'ın düğününe gelmesini istemiyor!
I'm Greg, the retreat facilitator.
Ben Greg, kamp organizasyon yardımcısı.
I'm more like a facilitator.
Daha çok sağlayıcı sayılırım. Doğru.
This one I am a facilitator, just a go-between.
Bu sefer aracıyım, ikisinin arasında.
My handler calls me a "facilitator".
İş verenim bana, "Kolaylaştırıcı" der.
"Facilitator" of fatalities.
Can kaybının kolaylaştırıcısı.
I'm not a doctor, I'm a facilitator.
Ben doktor değilim, iş kolaylaştırıcıyım.
I like to think of myself as a facilitator, an enabler.
Kendimi daha çok hayatı kolaylaştıran bir tür yardımcı olarak görüyorum.
The drugs were just a facilitator.
Uyuşturucu sadece rahatlamanı sağlar.
As far as we know, he's an unwitting facilitator. And he lawyered up.
Bildiğimiz kadarıyla istemeden pek çok iş yapmış.
Team hydration facilitator.
Takım hidrasyonunu kolaylaştırmak.
Agent Turner's cover was as an import facilitator.
Ajan Turner ihracatçı kılığındaydı.
He was just a facilitator to get us some contacts.
Sadece bize bazı bağlantıları sağlama konusunda kolaylık sağlıyordu.
This man is some kind of facilitator.
Şu adam bir aracı.
They brought a facilitator who worked with him an entire week... on the correct way to address -
Bir hafta boyunca onunla çalışması, işini kolaylaştırması için birini getirttiler. Adresi bulmak için doğru yolda..
I mean I'm the falicitator - the facilitator - dear boy.
Yani mutluluk vericiyim. Kolaylaştırıcıyım güzel evladım.
I was known as the instigator and a facilitator.
İş başaran ve kolaylaştıran biri olarak bilinirdim.
A therapist should be a facilitator.
Terapist, işleri kolaylaştıran kişi olmalıdır.
More of a facilitator / organiser than the kind of man to get his hands dirty.
Ellerini kirleten türde bir adamdan olmaktan çok bir yönetici / düzenleyici.
Jung's a North Korean operative and from what we can gather, Kim is a facilitator for the Russians.
Jung, Kuzey Koreli bir ajan. Anlayabildiğimiz kadarıyla, Kim de Ruslara çalışan bir kolaylaştırıcı.
- Facilitator of what?
- Ne kolaylaştırıcısı?
You know, i prefer "facilitator."
Ben yönetici denmesini tercih ediyorum.
Um, robert is a key facilitator In the identity transfer and relocation of our kind.
Robert bizim türümüz için kimlik transferi ve yerleştirme işlerini yapıyor.
Decryption facilitator commencing!
Deşifre sistemi başlatılıyor. Biletimi almak için gizlice girmemizde hiçbir sakınca yokmuş. Gördünüz mü?
Decryption facilitator, 100 % complete.
Deşifre işlemi % 100 tamamlandı.
- He's a facilitator for the Japanese underground in Honolulu.
- Honolulu'daki Japon örgütünün işlerini kolaylaştıran adam.
He's a facilitator?
İşlerini kolaylaştıran mı?
She's not a secretary, she's more of... A... facilitator.
O sekreter değil, daha çok kolaylaştırıcı.
And you're sure your "facilitator" can be trusted?
Ve bu kolaylaştırıcıya güvenileceğinden eminsin?
We suspect him of being a facilitator for the Kremlin in the new Estonian rare earths mining operation.
- Evet. Estonyadaki nadir elementlerin Kramlin'e geçisini kolaylaştırdığını düşünüyoruz.
I'm a facilitator.
Bir yöneticiyim.
No, I'm sort of a facilitator.
Hayır, ben bir çeşit kolaylaştırıcıyım.
This could crack open... the facilitator Maya's been looking for, by giving us a phone number.
Maya'nın aradığı elemana telefon numarasını verdirtebilir.
Someone just tried to blow up Times Square and you're talking to me about... some facilitator, who some detainee, seven years ago, said, - might have been working with al-Qaeda? - He's the key to bin Laden.
Biri demin Times Meydanı'nı patlatmaya çalıştı, sen ise gelmiş tutsak düşmüş bir yöneticinin yedi sene önce El-Kaide ile çalışmış olabileceğini mi söylüyorsun?
Ruaf Lala was merely a facilitator.
Ruaf Lala kolaylaştırıcı oldu.
You also need to understand that your body and mind become property of this facility until deemed fit for service by operation genesis facilitator Dr. Darius Caesar or appropriate ranked officer outlined in said operational brief.
Ayrıca zihninizin ve bedeninizin, burada belirtildiği gibi yaratılış projesinin kurucusu Dr. Darius Sezar veya onunla aynı kıdemdeki bir ordu mensubu sizinle ilgili bir karar verene kadar buraya ait olacağınızı bilmelisiniz..
So, really, I'm a facilitator.
İşleri gerçekten kolaylaştırırım.
I hoped I could be a facilitator.
Evet.
I'm just a facilitator.
Abartmayalım baylar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]