Factories translate Turkish
883 parallel translation
From crippled factories
Sakat imalathanelerden
From all the factories
Tüm fabrikalardan
Your factories
Sizin fabrikalar
- We, workers, we support Ukraine too, but we demand factories, land...
- Biz işçiler, Ukrayna'ya destek olurken fabrikalar talep edeceğiz.
" the sirens resound in all the factories,
" Dünyanın tüm fabrikalarda,
From the farms they have gone ; from the schools, from the factories.
Çiftliklerden gittiler okullardan, fabrikalardan.
In the days of struggle to fulfill the Plan of the proletariat's inconceivable heroism of the boost in socialist rivalry, mines and factories proclaim :
Günümüzün mücadelesi planı tamamlamaktır Proleteryanın akıl almaz kahramanlıkları sosyalist rekabeti arttıracaktır Madenlerde ve fabrikalarda duyrulacaktır :
This explains the success of our earlier factories.
Önceki fabrikalarımızın başarısını da bu açıklıyor zaten.
I hereby make a gift of my factories to all whose who have worked with me.
Bu vesileyle, fabrikalarımı benimle beraber çalışmış olanlara armağan ediyorum.
Factories are closed, abandoned and millions of the proletariat go hungry.
Fabrikalar kapandı, terk edildi milyonlarca emekçi aç kaldı.
I've got a date to look at automobile factories...
Bakmam gereken araba fabrikaları var.
The factories are working again.
Fabrikalarımız yine çalışıyor.
You spoke of the Mediterranean and the East, of your camps and factories.
Akdeniz'den, Doğu'dan, kamplarınızdan ve fabrikalarınızdan bahsettin.
I accompany you into your factories, your shops.
Fabrikalara, dükkanlarınıza uğruyorum.
I own every inch of the 12 blocks that surround the Ramsey factories.
Ramsey fabrikalarının çevresindeki 12 parselin tamamı bana ait.
They've got factories, shipyards, coal mines... and a fleet to bottle up our harbors and starve us.
Fabrikaları, tersaneleri, kömür madenleri var ve filoları limanlarımızı sarıp açlıktan kırılmamızı sağlayabilir.
People that handle touchy chemicals or high explosives men in the dynamite factories.
Patlayıcı madde veya hassa kimyasallarla çalışan insanlara, dinamit fabrikasındakiler mesela.
In the factories and on the farms.
Fabrikalarda ve çiftliklerde de.
- Birmingham, where I used to slave in the factories but not any more.
- Birmingham, Fabrikalarda köle gibi çalıştığım yer. Ama artık değil.
Yes, at a wedding, in church, at dinner, in school in factories, in bed I talk politics.
Evet. Düğünde, kilisede, yemekte, okulda fabrikada, yatakta siyaset konuşurum.
- How many factories do you own, Ritt?
- Kaç fabrikan var Ritt?
And first — Are you trying to tell me how to run my own factories?
Bana kendi fabrikalarımı nasıl işleteceğimi mi anlatmaya çalışıyorsun?
So the Allies intervened, giving orders for the creation of provisional repatriation centres, set up in requisitioned barracks, factories and houses.
Bu nedenle, müttefik güçler. resmi binalarda, fabrikalarda, evlerde... geçici dağılma merkezleri oluşturmak için müdahale ettiler.
But it's the same rotten street, the same factories, the same people, and the same dirty little gray-faced children.
Yine aynı rezil cadde, aynı fabrikalar, aynı tip insanlar, ve aynı kirli, benzi solmuş hastalıklı çocuklar.
The sea and the woods... and two bone meal factories.
Deniz ve orman... ve iki et kemik fabrikası.
I'll be looking out over a field, a bay... and two bone meal factories.
Bir tarlayı seyredeceğim, bir körfez ve iki et kemik fabrikası.
You're the kids who, in a few years, will run our factories, our farms, our businesses.
Birkaç sene içinde fabrikalarda, çiftliklerde, işletmlerde çalışacak, gençlersiniz.
Others still to the factories.
Diğerleri de fabrikalara.
He wanted me up there with the rest of them, my hair cut short, wearing striped cotton, digging potatoes, and working in the factories.
Diğer kadınlarla oraya gitmemi saçımı kısa kesip, çizgili mahkum elbisesi giymemi patates soyup fabrikalarda çalışmamı istedi.
Factories and schools... and... the dynamic new development of the city of Tokyo..... are the reality of Musashino.
Tokyo'nun Fabrikaları ve okulları ve yeni dinamik gelişimi Musashino'nun gerçeği.
Country boats of all shapes and sizes brought the jute to the factories.
Çok çeşitli boylar ve şekillerdeki köylü tekneleri ile fabrikalara taşınırdı.
Whatever help my factories can give, we'll give gladly.
Fabrikalarımın ürettiği her şeyi seve seve veririm.
And these immense natural forces, tamed and dominated, will provide the energy needed to... run men's factories and workshops.
Bu muazzam doğal güç... insanlara fabrikalarını ve atölyelerini çalıştıracak olan... enerjiyi sağlıyor.
Thinking about sending money down here, to put up stores and factories.
Mağazalar açmak ve fabrikalar kurmak için buraya yolladıkları parayı düşünüyorlar.
Factories go up, machines go in and you're in business.
Fabrika kurulur, makineler çalışır, iş başlar.
You press a button and factories go up.
Düğmeye basıyorsun, fabrikalar kuruluyor.
Took me only one night to fix up the books of a company... that was supposed to have seven factories.
Yedi fabrikası olması gereken bir şirketin... defterlerini bir gecede düzelttim.
- How many factories were there?
- Peki kaç fabrika vardı? - Yoktu ki.
- No factories. Just stockholders.
Sadece hissedarlar vardı.
Work in the underground factories.
Yeraltı fabrikalarda ki işler :
Factories have camps of their own, off-limits to the SS.
Fabrikalar kendi toplama kamplarını kurdular.
Wallace said he's got so many plants and factories that the boys will be making speeches all through the peace conference.
Wallace dedi ki adamın o kadar fazla fabrikası varmış ki barış konferansı süresince konuşma yapabilirlermiş.
They're going to make sure they get the factories this time.
Bu sefer fabrikaları yıkmadan gitmezler.
Most of the factories pay on Friday.
Fabrikaların çoğu cuma günleri ödeme yapar.
Cremations, gas chambers, underground factories
İnsan yakma, gaz odası, yeraltı fabrikası.
Someday, people will come here, build houses, factories... The city will grow.
Bir gün buraya insanlar gelecek, evler ve fabrikalar inşa edecekler burada bir şehir büyüyecek.
Conveyor belt hauls it to the trucks, then to the factories.
Taşıyıcı bantlarla kamyonlara, oradan fabrikaya gidiyorlar.
- In one of my factories.
- Fabrikalarımın birinde.
in mines, factories and other real locations.
Filmde kullanılan diğer müzikler ise :
Coal for the factories.
Fabrikalar için kömür.
The first of grocery stores, paper mills apartment buildings, factories, forests, ocean liners.
İmparatorluk üstüne imparatorluk. İlk market zincirleri. Kağıt fabrikaları apartmanlar.