Faeces translate Turkish
53 parallel translation
"Faeces are abnormal and always pale yellow in colour."
"Dışkı anormaldir ve daima soluk sarı renktedir."
Faeces lay in the lobby and the elevator was scrawled with genital symbols scratched in the woodwork.
Lobide dışkı vardı ve asansör cinsel simgelerle karalanmıştı.
He was convinced that the tastiest faeces were those of women who had just heard the sentence of death
O şiddetle inanıyordu ki en lezzetli boklar kadınlardadır, sadece az önce ölüme mahkum edilen.
We've no way now of removing the faeces.
Dışkıyı temizlememizin başka yolu yok.
These starfish make a meal of seal faeces.
Bu denizyıldızları, fokların atıkları ile besleniyor.
I'll eat nothin'ain't got sense to disregard its own faeces.
Kendi dışkısında yaşayan hiçbir şeyi yemem.
One bucket for urine, one for faeces, and one for vomitus.
İşemek için bir kova, sıçmak için bir kova ve bir tane de kusmak için.
You know, faeces.
Yani dışkına.
Anyway, these researchers, they kept a male monkey alone for so long that when they finally stuck a female in with him he threw faeces at her and he humped a eucalyptus tree.
Araştırmacılar, erkek bir maymunu uzun süre tek başına tutup daha sonra yanına bir dişi maymun verdiler. Erkek olan dişiye kakasını fırlatıp okaliptüs ağacıyla ilişkiye girdi.
One dirty, stinking ape to screw in the light bulb, and two dirty, stinking apes to throw faeces at each other.
Diğer iki kokuşmuş maymun da birbirlerine dışkılarını fırlatır
Less faeces, more fetching'.
Az laf çok iş.
Beth's mum said the boys'locker room flooded and they found faeces everywhere.
Beth'in annesi erkekler soyunma odasını su bastığını ve her tarafın dışkı içinde olduğunu söyledi.
- What are faeces?
- Dışkı ne demek?
There was urine and faeces flooded in my office.
Ofisim sidik ve dışkıyla doluydu.
Judging from the amount of insect faeces in the ear and nasal cavities, they fed at such a furious rate that it caused the boy's skull to collapse from the inside.
Kulağındaki böcek dışkısı miktarına ve burundaki boşluklara göre besledikleri öfke kafatasının içeriden göçmesine neden olmuş.
Leave my faeces on the concrete, pavements, shit on the clearings.
Dışkılarımı betonlara, kaldırımlara bıraksam, meydanlara sıçsam.
You just called me a zoo monkey smeared in my own faeces.
Bana kendi bokunda boğulmuş maymun dememiş miydin?
Bat faeces and oxen blood.
Yarasa pisliği ve öküz kanı.
Yeah and it says right here that they found traces of human blood and faeces on it.
Evet ve burda insan kanı ve dışkısı izi bulduklarını yazıyor.
Had traces of blood on it and faeces.
Üzerinde kan izleri ve dışkı vardı.
Not only was my press disabled, but my office was ransacked... and faeces mounded in the corner.
Matbaam yerle bir oldu, üstelik büromun altını üstüne getirmişler... tam köşede dışkıdan bir tepe olmuş.
Their banal conversations floating through the air Like faeces smeared across a crusty sky.
Banal konuşmaları havada uçuşuyor bulutlu gökyüzüne bulaşmış boklar gibi.
But Master Liao after being beaten is still not satisfied and uses "Hungry Dog snatch faeces" to beat Ip Man.
Fakat Usta Liao yenildikten sonra bile tatmin olmamıştı. ve Ip Man'i dövmek için "Aç köpek dışkısını kapar" tekniğini kullanıyordu.
Letting me die in my own faeces.
- Kendi dışkımda öldürüyor beni.
I told you not to leave a burning bag of your own faeces - on the producer's doorstep.
Yapımcının kapısına yanan bir bok çuvalı koyma dedim.
And I was preparing to send him faeces.
Ve ben de ona bok göndermeye hazırlanıyordum. - Hayır mı?
Leaving their faeces and stench in boxes in doorways.
Kapı önlerine sıçıp, pis kokan kutularda uyuyorlar.
And here's the fruit of his toil, his faeces, commonly known as shit.
İşte bunlar da onun zahmetinin meyveleri, dışkısı, halk arasında bok olarak bilinir.
Psychiatrists claim that faeces reflect our mental state.
Psikiyatristler, dışkının ruhsal durumumuzu yansıttığını iddia ediyor.
They lure you into their web, they shag you, then they kill you and then they eat their own faeces.
Seni cezbedip ağlarına alıyorlar sonra veriyorlar, sonra da öldürüp kendi pisliklerini yiyorlar.
It's creature faeces.
- Yok yok, bana ait değil!
My place is covered in faeces!
Heryer bok oldu.
His rancid faeces is now rapidly converting to a thick paste.
Boku artık hızla yoğun bir macun tabakası halini alıyor.
The drains smell of faeces again.
Kanalizasyon yine dışkı kokuyor.
- Faeces.
- Boklar.
- You might trust that I wouldn't put actual faeces.
- Onun içine gerçekten dışkı koymadığımı bilirdin.
- Cat faeces makes you go blind.
- Kedi pisliği adamı kör eder.
'Body a total mess, vomit and faeces, multiple lesions.
Berbat bir ceset, kusmuk ve dışkılar, çok sayıda lezyonlar.
Every shark is accompanied by a cloud of remoras or suckerfish, which are thought to feed largely on the shark's faeces.
Her köpekbalığına eşlik eden, çoğunlukla da... köpekbalığı dışkısıyla beslenen remora balığı bulutu vardır.
The difference is, a Travel Lodge doesn't smell like faeces and you don't have to share your bed with a fat man who snores and feels you up in his sleep.
Aralarındaki fark, Travel Lodge bok gibi kokmuyor ve seni uykundan alıkoyan, horlayan şişko bir adamla yatağını paylaşmak zorunda değilsin.
Richard had been diagnosed with toxoplasmosis, a disease caused by a parasite found in cat faeces.
Richard'a, taxoplasmosis taşhisi konuldu. kedi dışkılarında bulunan bir parazitin oluşturduğu hastalık.
Which is to say nothing of her flying faeces and her ability to extrude from her withered buttocks turds of such force that they land a yard from the back of the van and their presumed point of exit.
Ortalıkta uçuşan boklarından ve kuru götünden ıkına ıkına çıkardığı hem minibüsün arkasından hem de geldikleri yerden müthiş bir hızla fırlatıp bahçeye kondurduğu tezeklerinden bahsetmiyorum bile.
The faeces will fly about Pazzi.
Pazzi olayı karışacak.
That's a whale faeces.
Bir miktar balina dışkısı.
( JP ) It says here when people are hanged, ( JP ) their tongues stick out and faeces is expelled.
- Burada diyor ki, insanlar asılınca dilleri dışarı çıkar ve dışkıları saçılırmış.
Shit means faeces.
- Kötü bir şeymiş yani.
Literal translation is "faeces boy."
"Bok suratlı" demek gibi bir şey.
I have been called a swine, a scoundrel... but no one's ever called me faeces.
Bana daha önce domuz, dolandırıcı dediler. Ama kimse "bok" dememişti.
- Dog eats its own faeces.
- Peki ya köpek?
You are like a zoo monkey smeared in its own faeces.
Hayvanat bahçesindeki kafeslere tıkılmış maymunlardan farksızsın.
Look, first the vessels of the umbilical partition will die and then through that hole they call the umbilicus, your faeces will emerge that's advanced medical language - you will better know it as'shit'...
Akar buradan böyle.