English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Fain

Fain translate Turkish

95 parallel translation
- I would fain prove so.
Öyle olmak isterim.
Hath there been such a time - I'd fain know that - that I have positively said "'Tis so " that it proved otherwise?
Hiç görülmüş mü, sorarım size. Ben ne zaman bu böyledir dedim de o başka türlü şey çıktı?
but, in their stead, curses, not loud but deep, mouth-honour, breath, which the poor heart would fain deny, and dare not.
Benim payım sessiz ama derin lanetler. Yüze gülmeler... zavallı yüreklerin, korkudan sever görünmeleri...
And as I told you, he put it by once, but, for all that, to my thinking, he would fain have had it.
Dediğim gibi, almak istemedi Sezar ama ne derseniz deyin,.. ... almaya can atıyordu bence.
My soul is heavy... and I fain would sleep.
Ruhuma bir ağırlık çöktü, biraz uyumak istiyorum.
The tender prince would fain have come with me to meet Your Grace... but by his mother was perforce withheld.
Küçük Prens, siz Majestelerini karşılamak için benimle gelmeyi çok istiyordu, ancak annesi onu zorla engelledi.
- Goodbye. There is a nobleman, Paris, that would fain lay knife aboard.
Bir soylu var. adı Paris.
William Fain, the younger Fain brother.
William Fain, Fain Kardeşlerin en küçüğü.
John Fain :
John Fayne :
Fain, I don't like the name "Breed".
Fain, "Breed" adını sevmiyorum.
Fain!
Fain!
Mouth-honour breath which the poor heart would fain deny and dare not.
Sözde bağlılık içten olmayan, korkudan kaynaklanan saygı.
Fain would I dwell on form.
Ama elveda merasimler!
Toward the end, a little slapstick... and comic relief when old Brother Fain... who was tending the body, saw me climbing from the coffin.
Sona doğru, cesetle ilgilenen... Fain Birader'in beni tabuttan tırmanırken görmesi... küçük bir komedi, gülünesi bir ferahlamaydı.
Hath there been such a time, I would fain know that... that I have positively said, "'Tis so, " when it proved otherwise?
Ben kesinlikle öyle olduğunu söyledikten... sonra başka türlü olduğu ortaya çıktı mı bilmek isterdim?
I would fain have it a match, and I doubt not but to fashion it... if you minister such assistance as I give you direction.
Siz de söylediklerimi yaparak bana yardım ederseniz bu iş kesin olur.
I would fain know what you have to say.
Haydi, ne söyleyeceksen söyle artık.
I may chance to see you, for I would fain speak with you.
Belki görüşürüz, seninle konuşmak istiyorum.
I would fain prove so. But what might you think, when I had seen this hot love on the wing as I perceived it, before my daughter told me what might you, or your queen, think if I had played the desk or table-book?
Ama düşünün, kızım daha bir şey söylemeden belirtisini görünce bu ateşli sevginin, ne derdiniz bana ne derdi sevgili kraliçem, bu işte kağıt kalem olsaydım?
Hath there been such a time - I'd fain know that. - that I have said, "'Tis so, " when it proved otherwise?
Ben ne zaman bu böyledir dedim de o başka türlü şey çıktı.
My spirits grow dull and fain I would beguile the tedious day with sleep.
Bir ağırlık çöküyor başıma. Uykuyla kurtulmak istiyorum sıkıcı gündüzlerden. Uyumak istiyorum.
I have a speech of fire that fain would blaze but that this folly douts it.
Alev alev yanacak sözlerim var ama söndürüyor bu budalaca gözyaşlarımı.
else would a maiden blush bepaint my cheek for that which thou hast heard me speak tonight. fain deny what I have spoke.
Yoksa duyduğum için demin söylediklerini Nasıl kızardığını görürdün yanaklarımın. İsterdim uyayım göreneklere, inkar edeyim söylediklerimi
But I would fain die a dry death. "
Yeter ki kuru toprakta öleyim.
Fain would I fly the haunts of men
Erkeklerin yuvasına uçsam
I mean, everytime I turn around I'm being replaced by you in some form, and then, you're fain, shocked, and surprised when I resent you for it.
Ne zaman arkamı dönsem bir şekilde yerime geçiyorsun. Ve bu yüzden sana gücendiğimde şaşırmış numarası yapıyorsun.
Hey, Dr. Fain.
Merhaba Dr. Frain.
I must love you, I would fain know you better.
Sizinle dost olmayı ve sizi daha yakından tanımayı isterim.
Slain. In what fain folly... he forsakes the lotus?
Ölebilirim... ne kaldı geriye?
Or maybe it gets me in an even bigger jackpot... when Jana Fain starts crying police vendetta.
Ya da Jana Fain, polis olayı intikam davasına çeviriyor diye bağırmaya başladığında bana daha büyük bir ikramiye sağlar.
Jana Fain... check on her.
Jana Fain! Ona bir bak.
There's some small part of you in there... that couldn't killJana Fain when you had the chance.
Orada senden küçük bir parça var şansın varken Jana Fain'i öldürmedin.
And so I would fain commission you write an opera.
Ve sana bir opera sipariş vermek istiyorum.
Agent Fain. What do you want me to see?
Burası Kolchak'ın karısını öldürdüğü yer.
- Agent Fain.
- Ajan Fain.
Because of Agent Fain?
- Sırtımdan bıçaklanıyorum.
T o share information so they can find this missing witness. - What's Fain offering?
Onlarla bilgi paylaşmamı ki, böylece şu kayıp tanığı bulabilsinler.
What's Agent Fain doing here then? Coincidence?
Ajan Fain burada ne arıyor, o zaman?
Fain knew this man was DEA.
Fain bu adamın DEA'dan olduğunu biliyordu.
Lucky Fain isn't pressing charges.
Şansına Fain suçlamada bulunmuyor.
[Fain] I think Kolchak has to believe there's something strange going on.
Bence Kolchak garip bir şeylerin döndüğüne inanıyor olmalı.
No luck so far. You can report that to Agent Fain.
Los Angeles Emniyetinde psişiklerim var, Bölge şerifleri de, şu ana kadar bir şey bulamadık.
- Kolchak... - That is who you went to see?
Bunu Ajan Fain'e bildirebilirsin.
I don't know who you are, Carl.
Fain haklıydı.
I would fain prove so.
Bunu kanıtlamak en büyük dileğimdir Şöyle dedim genç kızıma..
Ms. Fain, I think we better get you home.
Bayan Fain, eve gitseniz iyi olur.
What do you know about that?
Ajan Fain yüzünden mi? O konuda ne biliyorsun?
- Oh, what does it matter?
- Fain ne teklif ediyor?
Kolchak acts strange and then Fain shows up,
Dinliyorum.
looking for the same guy that Kolchak's trying to find?
Kolchak garip davranıyor sonra Fain çıkageliyor, ve Kolchak'ın bulmaya çalıştığı aynı adamı arıyor, öyle mi?
Fain was right.
- Bu bana kalmış.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]