English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Fainting

Fainting translate Turkish

294 parallel translation
Your fainting when the arrested man was brought in.
Tutuklanan adam getirildiğinde bayılmanız.
Awfully foolish of me fainting like that.
Böyle bayılmam ne büyük aptallık.
I feel like an idiot, fainting in a stranger's office.
Aptal gibi hissediyorum. Yabancı bir ofiste bayıldım.
It won't do to risk a fainting fit.
Bayılmanı göze alamam.
Wait, Doctor, the child's fainting.
Durun Doktor, çocuk kendinden geçiyor.
I had a sort of fainting spell at the refreshment room at Milford.
Milford'daki büfede baygınlık nöbeti gibi birşey geçirdim.
But why a fainting spell?
Ama neden baygınlık nöbeti olsun?
Don't be silly, darling. I've often had fainting spells, and you know it.
Aptallaşma sevgilim. Sık sık baygınlık nöbetleri geçiriyorum, biliyorsun.
You know, once, off the hump of Brazil I saw the ocean so darkened with blood, it was black and the sun fainting away over the lip of the sky.
Bir keresinde, Brezilya yakınlarında... okyanusun kanla karardığını, kapkara olduğunu görmüştüm. Öyle ki güneş, ufkun üstünde solup gitmişti.
No, but we can't have the colonel's lady fainting every time there's a little shooting.
Her küçük çarpışmada albayın hanımının bayılmasını izleyemeyiz.
You'll bring on another fainting fit.
Yeniden bayılabilirsiniz.
Then you did a very neat fainting fit, which probably allowed Cooper to get clear away.
Sonra da bayılma numarası yapıp kaçmasını sağladın.
It's true : The smallest fainting spell terrifies me.
Doğru, en ufak bayılma nöbeti beni dehşete düşürüyor.
I'd appreciate it if you didn't let your fainting spells go on so long.
Bayılma nöbetlerini uzun süre devam ettirmesen minnettar olurum.
Dannreuther, I'm delighted to see you're alive, but your wife is in a fainting condition.
Dannreuther, seni canlı gördüğüme çok sevindim. Ama eşin baygın halde.
But to sell silver and look after fainting girls....
Gümüş set satmak ve bayılan kızlarla ilgilenmek...
If you're through with your "Fainting Bertha" tricks, we can move on.
Bayılma numaran bittiyse yolumuza devam edelim.
No, sir. It's not like fainting'. It's more like...
Hayır efendim, bayılma değil.
Bear in mind she's a foreigner, so prepare for hysterics, even a fainting spell.
Unutma, o bir yabancı. Yani kendini sinir krizi hatta bayılmaya hazırlasan iyi olur.
I don't know who's teaching fainting here, but she flunked.
Numaradan bayılmayı kimden öğrendiğini bilmiyorum ama oldukça başarılıydı.
It started after a fainting fit.
Bir baygınlığın ardından başladı.
I mean, fainting spells, dizzy spells?
Yani, donuk konuşmalar, anlamsız sözler?
- If you can do so without fainting.
- Bayılmadan söyleyebileceksen.
The fainting bit in church today.
Kilisedeki o bayılma hadisesi.
The fainting is, um, running away, as it were... from the reality that I'm not... I'm not infallible.
Bayılmak aslında bir çeşit kaçış yani benim yanılmaz olduğum gerçeğinden.
They call this fainting weather.
Buna baygınlık havası derler.
Are they fainting?
Baygınlar mı?
She was having fainting spells.
Bayılma krizleri geçiriyordu.
Now, I keep fainting.
Şimdi ise, bayılmak üzereyim.
But as for my looking suspiciously at your fainting fit, that affair has been cleared up later.
O gün bayıldığınızda sizden şüphelenmemize gelince o olay da daha sonra bütünüyle aydınlığa kavuştu.
Oh, he has fainting spells.
Bayılma nöbetleri geçiriyor.
All I remember is fainting at the sight of Mr. Hairy-Scary...
Tek hatırladığım Bay Kıllı-Korkunç u gördüğümde bayıldığım.
Well, I'm almost fainting.
Ee, bayılacak kadar değilim.
Have you ever had any attacks of fainting or dizziness?
Hiç baygınlık nöbeti veya baş dönmesi atağı geçirdin mi?
With you I'm in danger of fainting.
Karşınızdayken bayılma tehlikesindeyim.
I'm fainting, D-Divinity.
Bayılacağım, İlahım.
Are you fainting?
Bayıldınız mı?
She will not be fainting.
Düşüp bayılmaz korkma.
I have no fear of fainting in a gym... because I know it could happen.
Salonda bayılmakdan zerre korkum yok çünkü biliyorum olabileceğini.
Start a kid growing in there and that'll end... ... the attacks, the fainting.
Krizler, bayılmalar bitecek.
Attacks, fainting spells - - many women get them!
- Krizler, baygınlık nöbetleri... Çoğu kadında olur böyle şeyler.
Often in the first 3 months, they're subject to fainting spells.
İlk üç ayda sıklıkla olur. - Bayılma nöbetlerine maruz kalırlar.
Fainting spells.
- Bayılma nöbetleri.
I'm fainting, why?
Ama neler oluyor?
Doctor, I'm fainting.
Doktor, bayılmak üzereyim.
Sometimes fainting is nothing other than death in a living body.
Bayılmak, kimi zaman yaşayan bir bedenin ölümü gibidir.
Now I sometimes feel like fainting.
Bazen bayılacak gibi oluyorum.
Why are you here fainting all alone?
Ama, burada tek başınıza ne yapıyorsunuz?
- You'll be fainting again, Miss Mary.
Hepsi bu kadar mı?
Is fainting all you can talk about?
Kendinden geçmekmiş, konuşacak başka şey mi kalmadı?
No fainting spells.
Bayılma nöbetleri yok.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]