Fairly translate Turkish
2,958 parallel translation
It's fairly expensive.
Ama oldukça pahalı olduğunu bilmelisiniz.
And since all those sources of power are dependent upon the good will co-operation, obedience, and help of people and institutions, then your job becomes fairly simple.
Bütün bu güçlerin kaynağı işbirliği, bağlılık ve halkın ve kurumların yardımı arasındaki iyi niyete bağlı olduğundan işiniz oldukça basitleşecektir.
So we're pulling out a small genetic signal, and a fairly small selection pressure.
Yani küçük bir genetik sinyalle, oldukça küçük bir seçilim baskısı yaratıyoruz.
But these wounds are fairly superficial.
Ama bu yaralar oldukça yüzeysel.
I'd say that was a fairly productive meeting...
Verimli bir toplantı olacağını söylemiştim...
Um, I have a fairly unbreakable rule- -
Çok açık bir şekilde, kırılmaz kurallarım var.
That is a fairly unusual necklace and it shows off your clavicle quite well.
Bu, oldukça sıra dışı bir kolye ve köprücük kemiğinizi iyice ortaya çıkartmış.
Now, if you'll excuse me, I have to catch a murderer and I'm fairly certain that he or she is human.
Şimdi, izin verirseniz, bir katil yakalamalıyım. Ve onun bir insan olduğuna oldukça eminim.
It's fairly instinctual.
Tamamen içgüdüsel.
I thought I made my feelings fairly clear.
Düşüncelerimi oldukça açık bir şekilde ifade ettiğimi düşünüyorum.
In her defense, I can be fairly persuasive.
Savunmasıysa... Ben oldukça ikna edici olabilirim.
You tapped into something fairly important.
Sen dürüstçe önemli konu açtın.
If there's any consolation, it'll probably be a fairly quick birth, I imagine.
Eğer teselli olacaksa, oldukça hızlı bir doğum olacağını düşünüyorum.
I think it's fairly obvious.
Sanırım oldukça belli.
But I'm fairly certain that I know who Melissa's killer is, even without them.
Fakat rapora bile ihtiyaç duymadan,... Melissa'yı kimin öldürdüğünü söyleyebilirim.
Because I'm fairly certain that this conversation isn't helping Steve one bit.
Çünkü bu tartışmanın Steve'nin işine yarayacağını hiç sanmıyorum.
I think that's fairly self-evident.
Bence gün gibi ortada.
As a fairly upstanding citizen of Haven, I'm gonna need a little more of an answer than "somewhere safe."
Haven'ın dürüst bir vatandaşı olarak güvenli bir yerden daha net bir cevap istiyorum.
No, I'm fairly certain it means the opposite.
Hayır, bunun tam aksi anlamına geldiğinden oldukça eminim.
Oh, well, it's, uh, fairly insane.
Neredeyse çılgınca diyebiliriz.
We have been asked to divide the assets up fairly.
Bizden mirası adil bir şekilde bölüştürmemiz istendi.
I run a fairly specialist nasal practice in the city of London where there is a lot of money floating around.
Londra'da büyük paraların döndüğü burun uzmanlığı işini ben dürüstçe yapıyorum.
We'll need a judge to make sure this contest is conducted fairly.
Tamam. Onunla yetinirim. - Sağol Carla.
It seems you've been fairly preoccupied lately with that boy instead of fulfilling your duties.
Başka ne yapıyor olabilirim? Son zamanlarda görevlerini yerine getirmekten ziyade şu çocukla daha çok ilgileniyormuşsun gibi görünüyor da.
- Well, yours are fairly clear.
- Bu önceliklerle alakalı.
Fairly short on details, other than you're alive and to stop worrying.
Yaşadığın ve kaygılanmayı bırakmam dışında oldukça kısa ayrıntılar.
You ladies will have to distribute your charms fairly as there are only three of you.
Sadece üç tane hanımefendi olduğuna göre, hepiniz cazibelerinizi adilane bir şekilde dağıtmak zorunda kalacaksınız.
Guys, come on. I-I-I-I divided these up fairly.
Yapmayın çocuklar, adil bir dağıtım yaptım.
They're fairly divergent disciplines.
Bunlar kesinlikle alakasız uzmanlık alanları.
Okay, I heard four shots fairly close by... to the east of here.
Pekâlâ, ben dört el ateş edildiğini duydum. Doğu istikametine çok yakındı.
So, Burt seemed like a fairly simple guy.
Burt temiz biri gibi görünüyor.
I mean, I don't have an M.D. Or anything, but I'm fairly confident those are fingers.
Yani, tıp uzmanlığın falan yok ama.. .. güvenle söyleyebilirim bunlar parmaklar.
Look, I'm--I'm fairly sure I'm not the one best suited to this.
Bakın, bunun için en uygun insan olmadığıma kesinlikle eminim.
I'm, uh, fairly certain I never used the word "peachy" but I think you got the gist.
- uh, mükemmel kelimesini kullandığımı sanmıyorum. Ama anafikri anladım galiba.
I'm fairly confident this is a bad idea.
Açikçasi, bunun kötü bir fikir olduguna eminim.
But when the ligature is applied after death, as in this case, you can see it's fairly even.
Ama bu olayda olduğu gibi öldükten sonra asıldıysa, oluşan çizgi düzdür.
If you help them, I will make sure you're treated fairly.
Eğer onlara yardım edersen sana adil davranılmasını sağlarım.
There's only one way to decide this fairly.
Buna adil bi şekilde karar vermenin tek bir yolu var.
You see I'm fairly certain she feels the same way about me.
Gördüğünüz gibi o da benimle aynı duyguları hissediyor.
I'm fairly certain I'm not gonna do that.
Böyle bir şey yapmayacağıma oldukça eminim.
I was wary of him at first, but he's proven himself to be a fairly decent companion.
İlk önce temkinli davranmıştım ama sonra iyi bir arkadaş olduğunu kanıtladı.
Mm-hmm... blood vessels still look fairly red.
Kan damarları hala kırmızılığını koruyor.
Fairly likely, I'm afraid.
Korkarım ki oldukça yüksek.
Let's race fairly.
Hadi dürüstçe yarışalım.
Fairly simple.
Oldukça basit.
In my defense, he was grabbing my crotch fairly aggressively at the time.
Savunmam var. Oldukça agresif bir zamanda kasıklarımı avuçladı.
I run a fairly popular social networking site. And let's face it, booking e720 was the smartest decision I ever made.
Ama şunu demem yetecektir, oldukça popüler bir arkadaşlık sitesi işletiyorum ve E720 ile çalışmak verdiğim en iyi karardı.
I'm fairly gay.
Ben biraz eşcinselim.
"Cozened" is a fairly common word, Shawn. Aah!
"Düzene gelmek" çok kullanılan bir deyimdir, Shawn.
Is fairly easily explained.
Bu sorunun cevabı kolaylıkla verildi.
I'm fairly sure that yesterday they were doing the British system.
Dün İngiliz sistemini takip ettiklerine eminim.