English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Fairytale

Fairytale translate Turkish

231 parallel translation
I came back to life from the brink of death. I left reality to jump into a fairytale.
Ölümün kıyısından hayata döndüm, gerçeği bırakıp bir masala atladım.
But it sounds like you crawled out of the fairytale into reality during that time.
Sense kaçıyorsun.
Mine was a very cruel fairytale.
Kötü bir masaldı.
A dark fairytale where a person dies and come visit the other.
Ölüp hayalet olan birinin gidip diğerini bulmasının hikayesi.
It scared me so much, I crawled out of that fairytale.
Korktuğum için kaçtım.
Remember my telling you a fairytale about the elephants?
Filler hakkında anlattığım masalı anımsıyor musun?
There's a lovely fairytale that I've read, that you've read, that everyone has read
Benim, sizin, herkesin okumuş olduğu hoş bir masal vardır.
That'll be the end of the fairytale.
Bu da masalın sonu olacak.
[famous fairytale]
[ünlü masal]
Aunt Pasha, tell me a fairytale.
Pasha Teyze, bana masal anlatır mısın?
Oh God, a fairytale...
Oh Tanrım, bir masal...
I know a fairytale, Little Red Riding Hood.
Bildiğim bir masal var, Kırmızı Başlıklı Kız.
We thank you for your nice fairytale...
Tatlı masalın için teşekkür ederiz!
- Like in a fairytale.
- Bir peri masalındaki gibi.
Nicole, the little French orphan..... arrested at her arrival in New York without passport or visa is living a fairytale thanks to our newspaper.
Nicole, küçük Fransız yetimi..... New York'a pasaportsuz ve vizesiz bir şekilde vardığında, tutuklandı bir peri masalında yaşıyor ve gazetemize teşekkür ediyor.
But since we're on Earth, we should tell you it's a fairytale written and directed by a certain PIER PAOLO PASOLINI
Ama dünyada olduğumuza göre Pier Paolo Pasolini adındaki biri tarafından yazılıp yönetildiğini söylemekte yarar var.
Our hero threatens us with Bodo Schulz. That's just a fairytale.
Kahramanımız bizi, Bodo Schulz'un ismiyle tehdit ediyor.
A record-player, records by Chico Alves, Vicente Celestino... three suits, a whole bunch of fairytale books... a big packet of crayons, a box full of games... a model airplane with moving propellers and two sailboats.
Bir gramofon, Chico Alves var, Vicente Celestino var... üç elbise, yığınla tarih kitabı... bir kutu boya kalemi ; ayrıca bir koca kutu daha ; çeşitli oyunlarla dolu bir başka kutu... pervanesi dönen bir uçak, beyaz yelkenli iki tekne...
We began in a fairytale and we came to life, but... is this life reality?
Bir peri masalıydı her şey ve gerçek hayata döndük ; ama bu hayat gerçek mi?
In the morning, he's dead, and you trot out some fairytale... about shooting game.
Sabaha, o ölü ve sen de garip bir atış oyunu hikayesiyle ortadasın.
What are you, some fairytale princess?
Nesin sen, masal prensesi falan mı?
They changed the rules of the fairytale.
Peri masallarının kuralları değişti.
This isn't a fairytale.
Bu bir peri masalı değil.
Vegas Vinnie is a fairytale, Would.
Vegas Vinnie sadece bir masal, Would.
And right now they're saying Ivy's fairytale lifestyle isn't everything it seems.
Çünkü Sarmaşık'ın peri masalı yaşam tarzının pek de göründüğü gibi olmadığını söylüyorlar
Day and night, like in a fairytale,
Geceyle gündüz gibi peri masalında.
Tell your fairytale of an old goat in love to someone else.
"Aşık olmuş yaşlı keçi" masalını git başkasına anlat.
Once upon a time... no... no... that's not the way to start... you'll think this is a fairytale... and it isn't.
Evvel zaman içinde... Hayır, hayır. Bu güzel bir başlangıç olmadı.
It has elements of a fairytale... dragons... elves... griffins... fairies and so on...
Masal unsurları var... Ejderhalar, elfler, griffinler periler ve dahası.
Add a white picket fence to this scenario and the fairytale would be complete.
Bu küçük senaryoya beyaz bir çit ekle, peri masalı tamamlanmış olsun.
- That's what the fairytale says.
- Masalda öyle diyor.
Like it was real history not some fairytale?
Bir peri masalı değil de, gerçek tarih gibiydi yani.
Sure, it's practically a fairytale..
Tabii. Masal gibi. "Prenses ve İşemek."
At least, that's how it ends in this staten island fairytale.
En azından bu Staten Island masalının sonunda böyle oluyordu.
You and the rest of that fairytale trash, poisoning my perfect world. - Now tell me!
Sen ve mükemmel dünyamı zehirleyen öteki masal kaçkınları.
Where you dumped those fairytale creatures.
- Evet, bataklığım! O yaratıkları attığın bataklık!
Oh, your life is like a fairytale.
Oh, hayatınız peri masalı gibi.
A real relationship isn't like a fairytale.
Gerçek bir ilişki masal gibi olmaz.
is that a TV fairytale?
Televizyon rüyası bu mu?
It's my fairytale castle.
Benim perili şatom.
She's like the witch in a fairytale. [Dorcas] :
Peri masallarındaki cadılar gibi.
Maybe our fairytale was expired.
Belki peri masalımızın süresi dolmuştu.
And the workers life seemed a fairytale to us.
İşçilerin yaşamı bize bir perimasalı gibi görünürdü.
Someone's programmed you with a fairytale of God, and streams, and life ever after.
Birisi seni Tanrı, akıntı ve ölüm sonrası yaşam hakkında bir masal ile programlamış.
I always wanted a fairytale wedding of my own.
Benim de her zaman bir peri masalı gibi düğünüm olmasını istedim.
You're telling a fairytale lie.
- Yalan söylüyorsun. - Hayır söylemiyorum.
Just like the fairytale with the troll.
- Tıpkı şu cüce masalındaki gibi.
It's a fairytale about a troll that holds a princess captive.
Bir cücenin, bir prensesi esir alışını konu edinen bir masaldır.
So I was living in a fairytale world...
Demek masal âleminde yaşıyormuşum.
The fairytale's over.
Masal bitti.
Don't you like this fairytale?
Bu masalı sevmez misiniz?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]