English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Fanatic

Fanatic translate Turkish

416 parallel translation
William Lloyd Garrison is a fanatic.
William Lloyd Garrison tam bir fanatiktir.
You're a fanatic with a set of stupid, fixed ideasl
Aptal ve sabit bir kaç fikri olan bir fanatiksin.
This man probably loves theater, an art fanatic.
Muhtemelen bir tiyatro sever, bir sanat sempatizanıdır.
Listen to the fanatic cry.
Fanatiklerin bağırışlarını dinleyin.
How can you expect to understand him? The man's a fanatic.
Bu adam bir fanatik, nasıl açıklayacağım ben ona?
What a fanatic, she's completely mad
Tamamen çılgın.
She was a fanatic
O aşırı heyecanlı.
Those are the words of a fanatic.
Bunlar bir bağnazın sözleri.
Pilate's given orders to arrest that fanatic.
Pilatus o fanatiği tutuklama emri vermiş.
- Yes, the fanatic.
- Evet, şu fanatik.
One of them's a fanatic.
Biri bir fanatik.
The fanatic.
Fanatik.
One of Jules Verne's characters, a fanatic and a dreamer, argues for the construction of a rocket to the moon,
Jules Verne'in fanatik ve hayalperest karakterlerinden biri Ay'a gönderilecek bir roket hakkında tartışıyordu.
A wireless fanatic?
Telsiz meraklısı mısınız?
Are you a religious fanatic or something?
Yoksa aşırı dindar biri misiniz?
Neither do I, you fanatic.
Bence de, görmemiş herif.
And you are not a fanatic.
Fanatik değilsiniz.
for the artist, the fanatic,
fanatik, hayalperest,
- Here they are. - Turn off the lights, you fanatic!
Farlarını kapa sersem, ne yapıyorsun?
I am not the ignorant fanatic i would appear.
ben cahil bir deli değilim.
She's quite a fanatic on the subject.
Bu konuda aşırı meraklıdır.
He was a fanatic.
Tam bir fanatikti.
They're followers of a fanatic religion, a religion of death.
Bağnaz bir dinin, bir ölüm dininin takipçileridir.
But there's one thing he's kind of a fanatic about, his word.
Ama fanatik gibi bağlı olduğu tek bir şey vardır söz vermesi.
Sire, these emissaries have come from Jerusalem with disturbing reports of a fanatic preacher, a Baptist...
Efendim, bu temsilciler Kudüs'ten, Ürdün'deki toplulukları kışkırtan fanatik bir vaftizci vaize ilişkin rahatsız edici haberler getirdiler.
It takes real courage... to see your son turned into a merciless fanatic... and... still believe in your mildewed concepts... of the Fatherland.
Oğlunun acımasız bir tutucuya dönüştüğünü görüp hala Anavatanın küflü kavramlarına inanmak gerçek manada cesaret gerektirir.
A fanatic whose only purpose is to kill Benes!
Tüm amacı Benes'i öldürmek olan bir fanatik!
- A fanatic.
- Bir fanatik.
Yes... a fanatic.
- Evet, bir fanatikti.
Don't behave as a fanatic, waiting for things that never happen until we're finished.
Böyle bağnaz olma, biz yapmadan gerçekleşmeyecek şeyleri oturup da bekleme.
The man you're looking at is Alfred Belzig, director of the Socialist People's Bank in the East Zone, but secretly a fanatic who has never given up working for a supreme fascist state.
Gördüğünüz adamın adı Alfred Belzig Doğu Bölgesi'ndeki Sosyalist Halk Bankası'nın müdürü fakat aynı zamanda kimsenin adına çalışmaktan vazgeçemediği.. ... en büyük faşist devletin gizli bir hayranı.
- Are you some kind of religious fanatic?
- Aşırı dindar falan mısın?
Take it easy. You saved me from this fanatic.
Beni bu fanatikten kurtardın.
Her mother, an alcoholic turns to religion for comfort and quickly becomes a fanatic.
Alkolik olan annesi avunmak için dindar olur ve hızla bir bağnaza dönüşür.
You were pretty good yourself, for a religious fanatic.
Dindar bir bağnaza göre siz de hiç fena değildiniz.
– But you weren't a fanatic?
- Peki siz bağnaz biri miydiniz?
He must be a full, fanatic freak!
Fanatik bir manyak olmalı!
I had to go marry an equal-time-orgasm fanatic.
Ben gittim aynı anda orgazm olmak isteyen bir kadını buldum.
She's a fanatic about ritual.
Düzen delisi.
I suppose you ha ve more serious motives than that fanatic.
Eminim senin fanatiklerden daha iyi sebeplerin vardır.
Can't see being a fanatic.
Aşırı dindar biri olmayı anlayamıyorum.
This is the worst, a religious fanatic.
Bu bir dini fanatik, en kötüsü.
Only a fanatic works on Sunday.
Sadece bir fanatik Pazar günü çalışır.
Only a fanatic works on a Sunday.
Sadece bir fanatik Pazar günü çalışır.
Was Ric any kind of a health fanatic?
Ric sağlık saplantısı olan biri miydi?
The fanatic in our midst.
Aramızdaki fanatik.
At that time you might have thought I was a fanatic.
O zamanlar fanatik olduğumu düşünebilirsiniz.
The more if they approached to the island, more fanatic if it became the fight.
Anavatana yaklaştıkça, savaş kızışıyordu.
Orde Wingate, an experienced guerrilla fighter, supremely unorthodox, with a touch of the fanatic.
Orde Wingate tecrübeli bir gerilla savaşçısıydı fevkalade alışılmadık bir adamdı ve biraz aşırılığa kaçıyordu.
What are you, some kind of religious fanatic?
- Ne yani, dindar bir fanatik misiniz?
Fanatic!
"Fanatikler!"

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]