English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Fancies

Fancies translate Turkish

380 parallel translation
Countess Geschwitz fancies you and she has money
Kontes Geschwitz sizden hoşlanıyor ve parası da var.
After all, when one may not have long to live why shouldn't one have fancies?
Zaten, birinin ömrü fazla uzun değilse neden hayalleri olmasın?
He fancies himself a poet but only when he's drinking.
Kendisini bir şair olarak hayal ediyor ama sadece içerken.
I sometimes have sick fancies.
Bazen saçma arzularım oluyor.
He came in fourth in a club regatta once and fancies himself as the very devil of a seafaring man.
Bir keresinde yat yarışında dördüncü olduğu için kendini kusursuz bir denizci sanıyor.
Judy, darling. Just because a man, a husband, fancies some other woman, you don't treat him as a criminal.
Judy hayatım, bir adama, bir kocaya başka bir kadını arzu ettiği için suçlu gibi davranamazsın.
Not so sick, my lord, as she is troubled with thick coming fancies, that keep her from her rest.
Pek hasta sayılmaz, lordum ; kuruntu daha çok. Olmayacak görüntüler, rahatını kaçırıyor.
I shall never understand the process by which a body with a voice suddenly fancies itself as a mind.
Sesi olan bir bedenin aniden akıllı olduğunu düşünmesi.. .. sürecini asla anlayamayacağım.
Because he fancies you.
Senden hoşlanıyor çünkü.
Oh, probably you're right and he fancies the whole thing as a great big melodrama with himself in the leading role.
Büyük ihtimal haklısın ve bütün bu olayları kendisinin başrol oyuncusu olduğu bir melodram olarak görüyor.
I suggest that Your Ladyship cross the Isthmus of Panama and embark on a ship which has frills and fancies enough for women passengers.
bakın hanfendi panama kanalından geçeceğimizi düşünürsek. ve süslü bayanlar için yapılmış yolcu gemisi değiliz.
And he fancies you, any fool could see that.
Ve senden hoşlanıyor, bir aptal bile bunu farkeder.
If he fancies me, that's his business.
Eğer benden hoşlanıyorsa, bu onun problemi.
In spite of his fancies, not because of them.
ben onlar istediği için değil, düşüncelerinden dolayı onun arkadaşıyım.
But you got no business spending your money on fancies.
Ama paranı böyle şeyler için harcamamalısın.
I said, " No, he's gonna have what he fancies for his last meal on earth.
Ben de : " Yeryüzündeki son yemeği ona yaraşır olmalı.
Livenbaum, your voluptuous fancies are disgusting.
Şehvete olan düşkünlüğün mide bulandırıcı.
" her lips mumbling the tortured fancies of a maniac.
"... ve dudakları da bir delininki gibi mırıldanır haldeydi.
He fancies himself a mighty hunter.
GüçIü bir avcı olmaktan hoşIanıyor.
Look, Mr. Everett... these morbid fancies of yours are doing you no good.
Bakın Bay Everett... bu hastalıklı düşüncelerin size bir yararı yok.
I imagine she fancies you in an uncommon way.
Ama yine de, senden ne kadar çok hoşlandığını görebiliyorum.
- My wife had quite droll fancies.
- Karımın tuhaf bir hayalgücü vardı.
She fancies herself a camp woman. Following her man into battle... shining his boots, bandaging his wounds, taking -
Asker karısı olmayı, kocasının botlarını parlatıp, savaşa gitmesini izlemeyi seviyor.
Fella kinda fancies himself, don't he?
Hah! Bu adam, kendini ne zannediyor?
I will not let your sickened fancies destroy Madeline's life!
Hastalıklı hayallerinizin Madelin'in hayatını mahvetmesine izin vermeyeceğim.
Childish fancies.
Çocukluk hayalleri işte!
He fancies himself, you know.
Hep kendini düşünür.
Innocent fancies can become fixed delusions.
Masum hayaller kök salmış sanrı hâline gelebilir.
The Sergeant Major fancies he has the patent on how to make soldiers.
Başçavuş, bir erkeği asker yapmayı sadece kendisinin bildiğini düşünüyor.
Then Riley, who fancies himself a descendant of Irish kings.
Sonra, kendine İrlanda kralıymışçasına hayran olan Riley.
I think she fancies him a bit.
- Galiba ondan hoşlanıyor. Sussana yahu!
Knowing her as I do, I can safely assume she's told you nothing about herself at all other than she fancies she's in love.
Onu tanıyorsam sana aşık olduğu dışında kendisi hakkında hiçbir şey söylemediğini var sayabilirim.
I think he fancies her.
Ondan hoşlandığını sanıyorum.
Day was night, or night day, according to her fancies.
Kaprisli bir şekilde hüküm sürüyordu.
We know we at the end Shall life inherit Then fancies flee away
Biliriz ki en sonunda hayat da bitecek arzular yok olacak.
Then fancies flee away I'll fear not what men say I'll labor night and day
Arzular yok olacak korkmam insanların sözlerinden gece gündüz sebatla çabalarım.
He is more in favor of harmless passing fancies, which are inevitable in this type of situation.
Zararsız geçici heveslere kapılıyordu. Bu gibi bir durumda bunlar kaçınılmazdı.
She fancies you and wants to do it with you
Senden hoşlanıyormuş, seninle yapmak istiyormuş.
You must cleanse your mind of such fancies.
Zihnini bu saçmalıklardan temizlemelisin.
Schaefer, the stud with the glasses, fancies all the nurses.
Schaefer, şu gözlüklü seks delisi adam.
Why do you keep alone of sorriest fancies your companions making?
Neden yalnız kalıp kendine zavallı düşünceleri yoldaş ediyorsun?
Not so sick, as she's troubled with fancies that keep her from her sleep.
Pek hasta sayılmaz, gördüğü hayaller onun uykularını kaçırıyor.
What do you do when one girl fancies another?
Kızlardan biri diğerinden hoşlansa ne yaparsın?
Robert Sinclair, she fancies you!
Robert Sinclair! O senden hoşlanıyor!
Do you know what the underground organization was called in Germany... - This year's fancies - after the occupation?
İşgalden sonra Almanya'da yeraltında faaliyet gösteren örgüt hangisiydi biliyor musun?
- Are passing fancies the underground movement which the Nazi government was trying to form behind Allied lines.
Kurt Adam Nazi hükümetinin müttefik hattın gerisinde oluşturmaya çalıştığı yeraltı hareketi.
Two people brought together, equally matched, having the courage... and the talents... to make of life a continuing charade of bright fancies, happy invention ; to face out its emptiness... and its terrors by playing.
Birbiriyle eş derecede uyumlu cesaret ve yetenek sahibi iki insan hayatın boşluk ve dehşetiyle yüzleşmek ve onu oyun oynayarak ışıltılı düşler ve neşeli icatlarla devamlı bir sessiz sinema haline getirmek için bir araya getirilmiş.
In mine, there was no time... for bright fancies and happy inventions.
Benim dünyamda ışıltılı hayaller ve neşeli icatlara ayıracak zaman yoktu.
But killing a few hours as one of your passing fancies isn't quite my scene.
Ama zaman öldürmek için senin geçici heveslerinden biri olmak benim tarzım değil.
If she fancies schoolboys, let her take'em, sir.
Küçük hanım çocuklara düşkünse keyfi bilir.
Was I only humoring fancies of a beloved madman?
- Deli adamın oyunları devam ediyor

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]