Farid translate Turkish
141 parallel translation
I wouldn't do that, Farid.
Ben olsam yapmazdım Farid.
- Your name is Farid?
- Adın Farid mi?
My name Farid.
Adım Farid.
But we haven't drawn it, Farid and I.
Ama biz çekmedik, Farid'le ben.
Farid is looking after it.
- Farid ilgileniyor.
Farid won't do, obviously.
Farid yapmayacak belli ki.
Farid is getting it down in the cellar.
Farid kilere almaya gitti.
- Farid, you are a great man.
- Farid, büyük adamsın.
- Farid, now we know how.
- Farid, şimdi nasıl olduğunu biliyorum.
Farid, for once in my life, I wish the RAF would turn tail and go to the devil.
Farid, hayatımda ilk kez Kraliyet Hava Kuvvetleri'nin kaçıp gitmesini istiyorum.
Any damage to the kitchen, Farid?
Mutfakta hasar var mı?
Farid has full instructions.
Farid talimatları aldı.
Farid and you will work together.
Farid'le birlikte çalışacaksınız.
Farid and I?
Farid'le ben mi?
That's why Farid and you must cover up'til I get there.
Ben oraya ulaşana kadar Farid'le durumu idare etmelisiniz.
And now all you ask is that we cover up, so that you can get back to the British.
Şimdi de İngilizlere dönebilmen için Farid'le durumu idare etmemizi istiyorsun.
Farid!
Farid!
Come, Farid.
Hadi Farid.
Do you know Farid?
- Farid'i tanıyor musunuz?
- What do you want with Farid?
- Ne yapacaksınız Farid'i?
Farid will be here later, God willing.
Farid daha sonra gelir.
I'm Farid...
Ben Ferit
Isn't it, Farid?
Değil mi Ferit?
I'm going to tell George to do your hair like Zbeida Tharwat. Her hairstyle was fabulous in that movie with Farid el Atrash.
Corci'ye söyleyeyim de saçını Zübeyde Tarvat'ın Farid el Atraş'la oynadığı filmdeki gibi yapsın.
- She made only one movie with Farid.
- Onunla bir filmde oynadı sadece.
- But like I said, only one with him.
- Ama Farid'le sadece bir filmde oynadı.
Isn't Farid family?
Farid benim ailem değil mi?
Farid, advance!
Farid, avans!
Talk to John And behave yourself.
Farid ve korumalarına başına gelenlere karışmam.
Farid...
Al.
You also had contact with his brother, Farid, who said you were less than friendly with Hamid.
Ayrıca kardeşi Farid ile de bağın vardı, o da bize senin Hamid'e karşı pek arkadaş canlısı olmadığını söyledi.
Farid said that his doctor suspected a genetic condition.
Farid doktorunun genetik bir hastalıktan süphelendiğini söyledi.
Look, I just want to know where you were in June, first week, to see if you poisoned Hamid and Farid.
Bakın, bilmek istediğim tek şey Hamid ve Farid'i zehirleyip zehirlemediğinizi anlamak için temmuz ayının ilk haftasında nerede olduğunuzu bilmek istiyorum.
He's pushing his nose into their marriage.
Farid evliliklerine burnunu sokuyordu.
- That's where Farid lives.
- Orası Farid'in yaşadığı yer.
FBI, Farid!
FBI, Farid!
Farid was making something here.
Farid burda bi'şey yapıyormuş.
Farid definitely made the bomb.
Bombayı kesinlikle Farid yaptı.
There's a convenience store across the street from Farid's apartment.
Farid'in apartmanının karşısındaki kaldırımda bir bakkal var.
The owner saw him get on to a bus and head downtown.
Dükkan sahibi Farid'in otobüse binip şehirmerkezine gittiğini söylüyor.
I still don't understand why Farid would kill his brother.
Farid'in kardeşini neden öldürdüğünü anlamıyorum.
Because both of them were developing symptoms, man, and people were going to start asking questions, and then Farid would have been exposed.
Çünkü ikisi de aynı semptomları gösteriyordu, ve insanlar sorular sormaya başlayacaktı, ve böylece Farid'in ne yaptığı açığa çıkacaktı.
If Farid has the bomb, spots them, that could be bad.
Eğer bomba Farid'deyse, ve onları fark ederse, bu kötü olabilir.
Farid?
Farid?
That's Farid.
İşte Farid.
- Farid!
- Farid!
Farid?
Veya Farid?
- Farid, whats with the camera?
Hadi, dikkatli olun! - Dur Farid.
- Do you know Farid?
- Farid'i tanıyor musunuz?
At this rate, I can of course guarantee my own behaviour... but not Farid's and the rest of the guards, can I?
Alo, John? Shalini kaçmaya çalıştı.
Why're you acting like this?
Farid.