English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Farmhouse

Farmhouse translate Turkish

534 parallel translation
Was it as large as this when it was a farmhouse?
Bu bir çiftlik eviyken de bu kadar büyük müydü?
There's a farmhouse near here, and I'll have us towed out in a couple of minutes.
Buralarda bir yerde bir çiftlik var, bir kaç dakikada bizi dışarıya çektiririz.
An old farmhouse in Kent.
Kent'te eski bir çiftlik evi.
- The farmhouse north of town on Polk Road, eleven miles out on the turnpike.
- Kasabanın kuzeyinde... Polk Road üzerinde, turnikeleri geçtikten 11 mil sonra bir çiftlik var, orada.
I'm a guy who ran out of gas who saw an ordinary little farmhouse by the side of the road... who found the first important thing in his life waiting for him in a wheelchair.
Ben benzini bitip yol kenarında basit, sıradan bir çiftlik evi görmüş ve kendisini tekerlekli sandalyede bekleyen hayatındaki en önemli kişiyi bulmuş biriyim.
Artillery's got that farmhouse zeroed in.
Topların namlusu o çiftlik evine çevrilmiş.
Kraut tanks by burning farmhouse.
Alman tankları çiftlik evine ateş ediyor.
Our point of attack is that farmhouse.
Bizim saldırı noktamız bu çiftlik evi.
There's a farmhouse out there.
Orada bir çiftlik evi var.
Uh, do you mind if I go up the road a piece... to see if I can find a farmhouse or a telephone or something?
Şu yola çıkıp bir çiftlik evi veya bir telefon aramamın bir sakıncası var mı?
That's the farmhouse.
Çiftlik evi orada.
Undrestand we don't want you down there at the farmhouse just do what you can for casualties between here and...!
Bizimle çiftlik evine gelmenize gerek yok. Sadece yoldaki, yaralıları toplayın yeter.
I dream of a bedroom in a farmhouse... in a countryside where there are orchards.
Şehir dışında etrafında meyve bahçeleri olan bir çiftlik evinin yatak odasındayım.
Mrs McGillicuddy, the lady who owns the farmhouse around the bend, she supplies the water from her well.
Dönemecin oradaki çiftlik evinin sahibi Bayan McGillicuddy, kendi kuyusundan suyu sağlar.
No woman was safe in the streets, let alone in a lonely farmhouse.
Kadınlar çiftlik evi şöyle dursun sokakta bile güvende değillerdi.
A house... a farmhouse in Picenum has been provided for your exile.
Bir ev... Picenum'da bir çiftlik evi sürgünde oturman için sağlandı.
This is a farmhouse - handmade, crude, a house without electricity or gas.
Bu da bir çiftlik evi, el yapımı, derme çatma. Elektriği ve gazı olmayan bir ev.
I went up to a farmhouse to get something to eat.
Bir şeyler yemek için bir çiftlik evine gittim.
A... farmhouse.
Bir çiftlik var.
If we get separated, meet you at the old farmhouse above the river.
Bir şey olur da ayrılırsak nehir kıyısındaki eski çiftlikte buluşuruz.
- I got some merchandise in a farmhouse.
- Bir çiftlikte malım var.
Over that mountain. A farmhouse.
Şu dağda bir çiftlik evi daha var.
I bet you're still dream about that cozy farmhouse with a pretty girl to look after you...
Umarım hâlâ o ilgilendiğin güzel kız ve evin rüyasını görüyorsundur.
Maybe he wanted to enlarge the farmhouse.
Belki çiftlik evini büyütmek istemiştir.
Enlarge the farmhouse?
Çiftlik evini büyütmek mi?
Cut across that field to the farmhouse.
Çiftlik evine giden tarladan geç.
- What have they got in that farmhouse?
- Ellerinde ne var o çiftlik evinde?
- Very icy here by the farmhouse.
- Çiftlik evinin oralar aşırı buzlu.
Except by the farmhouse, the last three turns.
Tabii çiftlik evinin oralar hariç, son üç dönüş yani.
You didn't bring me to this farmhouse to talk about this boat again?
Beni çiftlik evine bu tekneden bahsetmek için getirmedin, değil mi?
It'll take time to get organized, but I want that farmhouse to look like a nightclub!
Düzenlemek zaman alacak ama çiftlik evinin gece klübü gibi görünmesini istiyorum!
I want that farmhouse not only clean, but completely decorated!
Geri döndüğümde o çiftlik evini yalnızca temiz değil, tamamen dekore edilmiş bulacağım!
Coming up in the car, do you remember the little red farmhouse... with the big sheepdog sitting on the lawn?
Arabayla gelirken, gördüğümüz kırmızı çiftlik evini ve bahçesinde çimde oturan büyük çoban köpeğini hatırlıyor musun?
What about the little red farmhouse and the sheepdog?
Küçük kırmızı çiftlik evine ve çoban köpeğine ne diyeceksin?
The one who wins the farmhouse wins the battle.
Çiftlik evini alan savaşı da kazanır.
A farmhouse on the plains of La Mancha.
Mança'nın ovalarında bir çiftlik evi.
Just beyond those trees there's a farmhouse.
Bize bu günü gösterip, günlük... Şu ağaçların hemen arkasında, diğer tarafta bir çiftlik evi var.
I'm gonna scout that farmhouse.
O çiftlik evini kolaçan edeceğim, duydunuz mu?
Aye, it's just that most of the food I've had - the farmhouse soup, the potatoes, broad beans - all come out of a can.
Evet, yalnız bu yemek..., yayla çorbası, patates, bakla ; hepsi konserve.
Come on, let's get back to the farmhouse.
Hadi, çiftliğe dönelim.
We see each other every night at the farmhouse.
Birbirimizi her gece çiftlik evinde görüyoruz zaten.
It's one thing to see you at the farmhouse with everyone else and another to see you here alone.
Seni çiftlik evinde diğerleriyle görmek başka şey burada yalnız görmek başka şey.
'I'm down by the old farmhouse on 109.'
109 üzerindeki eski çiftlikteyim.
We saw a farmhouse burning down
Bir çiftliği yanarken gördük
I brought you some farmhouse delicacies.
Size biraz çiftlik ürünü getirdim.
Sgt. Maj. Drummond... following your patrol's return to Fort Edward... Lt. Morant ordered the force to return immediately to Phil Jurne's farmhouse.
Astsubay Başçavuş Drummond devriyenizin ardından Edward Kalesi'ne dönüşünüzün sonrasında Teğmen Morant baskı yaparak acilen Phil Jurne'un çiftliğine gitmenizi emretmiş.
You were at the farmhouse. You killed Capt. Hunt, the British officer.
İngiliz subayı Yüzbaşı Hunt'ı öldürdün.
The car is broken and it's raining. I am lodging in a farmhouse.
Arabam bozuldu ve yağmur yağıyor Bir çiftçi ailesinde misafir oluyorum.
Are you spending the night in a farmhouse?
Geceni çifçi ailesinde mi harcayacaksın?
How did it go today in the farmhouse?
Çiftlik bugün nasıl gitti?
Fort Edward's only a farmhouse.
Onları yerleştirecek bir tesis yoktu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]