English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Fatality

Fatality translate Turkish

238 parallel translation
There's been a number of traffic accidents reported... but none which have ended in a fatality.
Bir kaç trafik kazası olduğu bildirilse de can kaybı yaşanmadı.
FATALITY
KADER
You tiptoe around on those bird legs of yours, nervous and incompetent, with a fatality for doing wrong, picking wrong, and giving up even before you start a fight.
Çırpı gibi bacaklarınla ortalıkta dolaşıyorsun, Sürekli yanlış yapmanın, hep yanlışı seçmenin ölümcül ağırlığı altında eziliyor, daha mücadele etmeye bile başlamadan pes etmek zorunda kalıyorsun.
hardly able to illuminate death's fatality.
hemen hemen ölümün sonuçunu aydınlatamayan.
It's my only weapon against fatality
Ölümcüllüğe karşı tek silahım budur.
It caused fatality only when used in pure form.
Sadece saf haliyle kullanıldığında öldürücüdür.
But the Russian resistance before the apparent fatality, it would go to leave the astonished world.
Ancak tüm bu ağır kayıplara rağmen Ruslar toparlanacak ve tüm dünyayı şaşırtacaktı.
It is only this blind prehistory, a new fatality which no one dominates, that the commodity economy has democratized.
Bu gizli tarihöncesi, kimsenin kontrol etmedigi bu yeni kader meta ekonomisinin demokratiklestirdigi tek seydir.
He was a fatality of war, he had been bayonetted to death by a Polish conscientious objector.
Savaşta öldü. Bir Polonyalı tarafından süngülendi.
I've got a single-vehicle fatality.
Tek araba kazası, ölü var.
We've got a multiple fatality and injury on I-10 south of Estelline.
Çok sayıda ölü ve yaralı var. l – 10 yolu, Estelline'in güneyinde.
[Woman On TVContinues] A fatality at the Miami Fronton tonight.
[Kadın Spiker] Miami Fronton'da bu gece talihsiz bir kaza oldu.
It has a fatality rate of 80 percent if untreated.
Tedavi edilmezse yüzde 80 ölümcül orandadır.
-... to die an airline fatality.
-... ve uçak kazasında öl.
Fatality, fate's irony!
Talihsizlik, kaderimiz de ironi var!
A fatality.
Ölüyorum.
'Cause most drivers turn into pagan rubbernecks, hoping to see a fatality. Makes a gawker's block for a coupla miles back.
Çünkü sürücülerin çoğu, kazayı yakından görebilmek için kilometrelerce öteden kenara yanaşmış aval aval bakıyorlar.
In twenty years, I've seen only one spider-bite fatality.
20 yıllık meslek hayatımda sadece bir örümceğin öldürdüğünü gördüm.
Thanks for nuclear power, which is yet to cause a single proven fatality...
Şimdiye kadar bu ülkede tek bir insanın ölümüne yol açan Nükleer güce...
The very first fatality of the Great War was a merchant seaman.
Büyük Savaş'ın ilk kaybı bir denizciydi.
In all likelihood, the very first fatality of this war will be one too, sailing the same route for the same reason - to keep this nation supplied with food.
Büyük olasılıkla, bu savaşın ilk kaybı da aynı sebep için - bu ulusu aç bırakmamak için aynı rotaya açılmış bir denizci olacak.
I stand on my record- - 1 5 crashes and not a single fatality.
Şimdiye kadar- - .. 15 kaza yaptım ve kimse ölmedi.
I'm not at all pleased about having caused the fatality of a convict.
Bir mahkumun kaza sonucu ölümüne yol açmış olmaktan hiç hoşnut değilim.
- One fatality, yeah.
- Bir kurban, evet.
There is one fatality that has been confirmed, now.
Tek kurban var. Az önce doğrulandı.
Fatality.
Sonuç ölüm.
Alarmingly high fatality.
Ölüm oranı tehlikeli boyutlarda.
One fatality on the scene.
Bir ölü var.
I fled before there was a fatality.
Elimden bi gaza çıkmadan ordan ayrıldım.
And not one fatality.
Ve hiç zaiyat vermemiş.
Now, I believe there's at least one fatality in there already.
İçerde en az bir yaralı olduğunu biliyoruz.
Hello, flying fatality.
Merhaba, uçan ölüm.
If you make no further attempts to interfere, I assure you lf you make no further attempts to interfere, I assure you that the fatality rate will be minimal, though there may be some deformities.
Eğer siz daha fazla deneme yapmazsanız, zararın minimum olacağını garanti ederim, ama yine küçük sakatlıklar olabilir.
I consulted with him several months ago... about a similar fatality.
Kendisi bir adli tıp böcek-bilimcisiydi. Ona birkaç ay önce benzer...
I have had 28 wounded and one fatality in the past 12 hours.
Son 12 sat içerisinde bir tanesi ölümcül olmak üzere 28 yaralanma vakası geldi.
One fatality.
Bir ölü var.
"It was the second fatality " at this intersection in the past year.
Bu olay, bir yıl içinde kavşaktaki ikinci ölümlü kaza.
The fatality rate will be 300, 000 soon enough.
Ölüm oranı, en sonunda 300000 olacaktır.
we haven't had a single fatality this year!
Bu yıl hiç ölümcül yaralanma olmadı!
There's a high fatality rate.
Ölüm oranı oldukça yüksektir.
An auto-erotic fatality?
Kazayla sonuçlanan erotik ölüm mü?
Because it happens. It's a probable fatality.
Çünkü bu artık pek rastlanan bir şey değil.
According to this fax there's been a fatality.
Elimize ulaşan bu mesaja göre bir kişinin öldüğü bildiriliyor.
I have a rollover T.C with one fatality.
Araba ters dönmüş. Bir ölü var.
Fatality of millennia.
Bin yıllık kısmet.
The fortune of my existence... its singularity perhaps, is in its fatality.
Varoluşumun mirası... belki de tekilliği, bir alınyazısı.
The only fatality so far is Jake Richards, a security guard.
Şimdilik tek kurban güvenlik görevlisi Jake Richards.
Fatality was on the check-in line and died on the way to the hospital.
Kurban kontrol sırasındaymış, hastaneye giderken ölmüş.
I came to believe he loved the difficulty and fatality of getting them... almost as much as he loved the orchids themselves.
Ben en az bir o kadarda onun orkideleri toplamaktaki güçlüğü ve tehlikeyi sevdiğine inanmaya başladım.
We have a confirmed fatality in a parking structure back here.
Bu tarafta, park binasında kesinleşmiş bir ölüm vakası var.
a two-car pile-up with a fatality on the 97... lt's time. It is Friday December 8, and you're tuned in to WXOP,
Günaydın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]