English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Favours

Favours translate Turkish

522 parallel translation
I wish he'd ask me for some other favours, if you know what I mean.
Keşke bir iyilikle yetinmeseymiş, anlarsın ya!
And if Connors has got any ideas that he is going to get any favours, he'll find out different right away.
Eğer Connors burada kendisine ayrıcalık uygulanacağını düşünüyorsa, böyle olmadığını hemen görecektir.
I don't see how you can possibly ask that bandit for any favours after the way he treated you.
- Sana savurduğu tehditlerden sonra bu hayduttan nasıl olur da bir ricada bulunabilirsin anlamıyorum.
She's reserved for my nephew and being taught how to earn his love first... before wasting her favours on others.
O yeğenime ayrılmış durumda ve sevgisini başkalarıyla harcamadan önce onun sevgisini kazanması öğretiliyor.
I've done you a lot of favours.
Sana çok sayıda iyilik yaptım.
Don't do me any favours, Monk.
Sakýn bana böyle bir iyilik yapma, Monk.
We don't want no favours.
İyilik istemiyoruz.
Thanks, I'm not used to these small favours.
Sağol, bu küçük iyiliklere alışık değilim.
You can't go asking favours from an old friend
Eski bir dosttan gidip de öylece yardım isteyemezsin.
It did you no favours.
Sana hiç yararı olmadı.
I'll court his favours.
Gönlünü almaya çalışacağım.
I don't go stealing stuff from people that do me favours.
Bana yardım edenleri soymam.
If you can look into the seeds time and say which grain will grow and which will not, speak then to me, who neither beg nor fear your favours nor your hate.
Zamanın attığı tohumları görme gücünüz varsa, hangi tohum büyür, hangisi ölür biliyorsanız, benimle de konuşun. Ne korkum var sizden ne bir dileğim. Ne derseniz kabulüm.
Now our positions are reversed, and you come whining to me for favours.
Şimdi durumlarımız değişti ve sen, iyilik yapmam için sızlanıyorsun.
You don't have to do me no favours, pappy.
Bana iyilik yapmana ihtiyacım yok babalık.
The money's not for me but for the favours we need to do in return
Para bana değil ama karşılığında yapmamız gereken iyilikler için.
Who will you do these favours to?
Kimlere yapacaksın bu iyilikleri?
Let's be thankful for small favours.
En azından bu küçük iyilikleri için müteşekkir olalım.
I propose to advance you these 5,000 pounds in return for certain favours.
Bu 5,000 poundu size bir kaç iyilik karşılığında öneriyorum.
He's prepared to accept them, and is willing to accept favours from them.
Onları her an kabul etmeye hazır ve onlardan iyilik görmeye isteklidir.
He never asks any favours because he can take care of himself.
Kimseden iyilik beklemezler. Kendi başlarının çaresine bakarlar.
I'm not asking for favours, but you owe it to me.
Senden istediğim şey bir fedakarlık değil, bana borcun olan para.
Why can't we sell our own favours?
Biz bu işi niçin kendi yararımıza yapamıyoruz?
And you, Athenians, you citizens of the capital of the world, you representatives of its culture, you dignitaries, emissaries, whom I find in Persia still conspiring with Darius as you did against my father, you will be held with us as hostages for Athens'fickle favours.
Ve siz, Atinalılar siz dünyanın başkentinin yurttaşları, siz onun kültürünün temsilcileri siz ileri gelenler, elçiler, Pers'te Darius'la hala işbirliği içinde bulduğum sizler babama karşı da böyle davranmıştınız Atina'nın desteği için bizim yanımızda rehin olarak kalacaksınız.
- I don't want no favours.
Ben kimseden iyilik istemiyorum.
- I don't like owing any favours.
- Iyilik altinda kalmayi sevmem.
No favours, Holliday.
Hosgörü gösteremem Holliday.
Don't do me any favours.
Bana iyilik yapma.
I ain't buckin'for favours.
Böyle bir şeyin şakası bile hoş değil.
I owe him a lot of favours.
Onlara birçok iyilik borçluyum.
They're around here like flies, begging for favours.
Sinekler gibi buraya üşüşür, iyilik dilenirler.
- If we were dealing in favours,
- Senden isteyeceğim bir şey varsa,
I pursued you not to ask favours but to grant them.
Sizi izlememin nedeni birşey istemek değil, vermek.
But anarvik this man is tired of asking for favours.
Ama Anarvik bu adam iyilik istemekten bıktı.
Next time we see anarvik and we have a cup of tea he says,'anarvik my friend, this man asks no more favours no more permission.
Gelecek defa Anarvik'i görüp bir bardak çay aldığımızda "Anarvik" arkadaşım, bu adam artık iyilik, izin istemiyor " diyeceğim.
You come in here asking favours and then ridicule our courtesy with your insolence!
Fırsattan istifade gömleği çaldınız şimdi de işi şakaya alıyorsunuz.
I don't owe Sam Bowden any special favours, nor do I give any.
Sam Bowden'e hiçbir minnet borcum yok ve onu kayırmıyorum.
I can't unless I accept favours from my ex father-in-law, which is a return to an old and bad habit.
Eski kayınpederimden iyilik kabul etmediğim sürece bunu yapamam. Bu da eski ve kötü bir alışkanlığa dönmek anlamına gelecek.
Your friends do you favours and you just take them for granted.
Dostlarının yaptığı iyiliklerin kıymetini bilmiyorsun.
To repay you for all the favours you gave me and the grand duchess.
Bu iyiliğe ben ve Büyük Düşes.. birlikte karar verdik.
Molly's favours, after all, had not been bestowed on Tom alone.
Nihayetinde Molly'nin kaymağını yiyen tek kişi Tom değildi.
Sure, I've only myself to blame for trusting in a man so unworthy of my favours.
Beni hak etmeyen birine güvendiğim için kendimden utanıyorum.
Treat her favours not amiss. "
Davetine kayıtsız kalmayın. "
I do not doubt that my niece will welcome the favours of a man like Lord Fellamar.
Yeğenimin Lord Fellamar gibi bir centilmene hayır demeyeceğine eminim.
It's about Masaru... Don't ask her for any favours.
Ne var?
I'm always doing you favours.
Sana hep yardım ediyorum, değil mi?
You know, I bet you never went out with a guy who didn't fall all over himself telling you how beautiful you were, begging your favours.
Bahse varım, kesinlikle seninle ilgilenip sana ne kadar güzel olduğunu söyleyerek lütuflarda bulunan bir erkekle dışarı çıkmazdın.
The tiniest variation favours the competition.
Yaratılan imaj korunmak zorunda.
I've done many favours for Fernandez.
Fernandez'e birçok iyilik yaptım.
Integration seeks to involve some sectors of the peronism in an initiative which favours only the middle-class related to imperialism
Sadece emperyalizmle ilişkili orta-sınıfın çıkarlarına hizmet eden bir entegrasyona Peronizmin bazı kesimleri sokulmak istendi.
Are you willing to do me some favours?
Elbette.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]