Feared translate Turkish
1,938 parallel translation
One of the most feared creatures in the Midlands.
Midlands'ta en çok korkulan yaratıklardan biridir.
This is exactly what I feared would happen.
İşte bunun olmasından korkuyordum.
I feared it was you behind such diabolical magic.
Böyle şeytani bir büyünün arkasında senin olmandan korkuyordum.
- So it's fair to say you feared for you life.
- Yani, hayatınız için endişe ediyordunuz.
They were feared.
Onlardan korkuluyordu.
Eight hundred years ago, the Mongolians were the most feared people on earth.
8 Yüzyıl önce Moğollar Dünya'da en çok korkulan insanlardı.
No longer are the extremes of life beyond the Wall merely to be feared.
Çin Seddi'nin ötesinde artık korkulması gereken bir şey yok.
This is one of China's largest and most feared varmint ( Á ÷ Ã ¥ ) snakes
Çin'deki en büyük zehirli yılandır.
'What I feared has come upon me'what I dreaded has happened to me.
Korktuğum, çekindiğim başıma geldi.
" What we had once feared we came to admire.
" Önceden korktuğumuz şeye şu an hayran kalmıştık.
I put the tartar sauce on the side, I feared you might regret that decision.
Pişman olmandan koktuğum için, bir kısmına tartar sosu koydum.
I feared that you would not know me.
Beni tanımazsın diye korkmuştum.
We feared for your safety in Paris, Thomas.
Paris'te güvenliğinden endişe ediyoruz, Thomas.
He has too much power, as I feared, and the Congress has too little.
Korktuğum gibi, o çok fazla güce sahip kongre ise çok az.
I feared that you would not give us your blessing.
Bize onay vermemenden korkuyordum.
They had stopped caring and I feared for her sanity.
Önem vermeyi bıraktılar ve onun ruh sağlığı için endişelendim.
Trusted by their father, feared and loathed by the people.
Babaları güvenir halk korkup nefret ederdi.
'Qusay was a tactician who emerged as his father's heir apparent'in charge of Iraq's powerful and widely-feared security apparatus.
Kusay Irak'ın güçlü ve oldukça korkulan güvenlik sisteminden sorumlu olan babasının varisi olarak ortaya çıkan bir taktikçiydi.
I feared that we would never meet.
Hiç buluşamayacağız diye korktum.
Thundering thorax, it's just exactly what I feared!
Gürleyen göğüs, Bu tam da benim korktuğum şey.
You face the most feared of all foes, the ultimate killing machine.
Düşmanın en çok korktuğu kişiyle, ölüm makinesi ile karşılaşacaksınız.
Wverything comes up just as I've already feared.
Her şey korktuğum gibi ilerliyor.
When you failed to show up for patrol this morning, I feared you'd eloped with Sophia in a fit of passion.
Bu sabah gezintiye katılmayınca tutkularına yenik düşüp Sophia ile kaçtığından korkmuştum.
I feared you were sick.
Hastalanmış olmanızdan korkuyordum.
I feared they might execute you if you took up the pen.
Eline kalem geçerse seni idam ederler diye korktum.
I have feared that all our lives.
Hepimizin hayatına kıyarlar diye korktum.
On this expedition, environmentalist Philippe Cousteau investigates the delicate balance of marine life here and tries to protect one of man's most feared predators.
Bu keşifte, çevreci Phillippe Cousteau buradaki deniz yaşamının narin dengesini araştıracak ve insanlığın en çok korktuğu yırtıcılardan birini korumaya çalışacak.
Philippe wants to investigate why the Mediterranean is home to one of our most feared predators, the great white shark.
Phillippe, Akdeniz'in neden en çok korktuğumuz yırtıcılardan birine ; büyük beyaz köpek balığına ev sahipliği ettiğini araştırmak istiyor.
They had feared defeat.
Mağlup olmaktan korkuyorlardı.
Even death is not to be feared by one who has lived wisely.
Akıllıca yaşamış biri için ölüm bile korkulacak bir şey değildir.
Is it better to be feared or respected?
Korkulan olmak mı yoksa saygı görmek mi?
Let this remind you why you once feared the dark.
Bu size bir zamanlar karanlıktan neden korktuğunuzu hatırlatır.
But a rare few are, quite frankly, to be feared.
Ama itiraf etmeliyim ki, bazılarından korkmak gerekir.
What are the two most feared words in English?
İngilizcede en çok korkulan iki kelime hangisidir?
Never before had a panda been so feared! And so loved.
Hiçbir panda bu kadar korku salmamış ve bu kadar sevilmemişti.
Yes and one I feared I would not live to see.
Evet. Bugünü görememekten çok korkuyordum.
And though Old Mother was pleased in her heart to see Evolet so happy, she feared in her soul that the one who had slain the mighty beast did not have the courage for what was to come.
İhtiyar Ana, Evolet'in mutlu olduğunu. gördüğü için memnuniyet duysa da. içten içe, kudretli hayvanı katledenin yakında gelecek olanın karşısına çıkmaya.
– I feared you were dead.
- Öldün diye çok korktum.
He feared that when he left, others would follow him and abandon our people.
O gittiğinde, başkalarının da onu takip etmesinden ve. halkımızı terk etmelerinden korktu.
The prisoners stole the workers'clothes and it's feared at least some of them have escaped.
Mahkumların işçilerin üzerindeki kıyafetleri çalarak kaçtıklarından endişe ediliyor.
when the feared studio head died. The turnout at that funeral was massive.
Stüdyolardan birinin sahibinin o aldatıcı hikayesine hiç benzemiyor.
That's what you most feared.
Bu seni çok korkutuyordu.
But of all the villains lurking in the Wayless Wood the one most feared and reviled was known simply as The Shadow. "
Ama Yolsuz Orman'da gizlenen canilerin en korkulanı ve en çok küfredileni sadece, Gölge olarak bilinirdi. "
At that crucial moment, his most feared enemy appeared :
O kritik anda, en korkunç düşmanı göründü :
feared, so... You're doing the right thing. I didn't shower today.
Sen doğru olanı yapıyorsun, bugün duş yapmamıştım.
The Agency feared Al-Qaeda may finally got their hands on a nuclear weapon.
Teşkilat, El Kaide'nin sonunda kendi nükleer silahlarına sahip olmalarından korktu.
He feared and hated me, and I merely wanted him dead.
O benden korkuyor ve nefret ediyordu, ben ise sadece ölmesini istedim.
I feared that you might have forgotten me.
Beni belki unutmuşsunuzdur diye endişelenmiştim.
Weíd leave it to the pious to destroy churches and burn synagogues or blow up each otherís mosques, and I think thatís a point that we might spend more time making because I do think it is feared of us, and this was
Bunu yobazlara bırakıyoruz. Kiliseleri yok etmeyi, sinagogları yakmayı... Birbirlerinin camilerini havaya uçurmayı.
That's exactly what I feared, that you're not afraid of anything!
Korkmaktan bahseden oldu mu?
Are you a feared?
- Seni korkuttu mu? - Oyunlar oynardık.