Feeder translate Turkish
256 parallel translation
Peterson is going through the connecting feeder to drain 267.
Peterson ara bağlantıdan kanal 267'ye geçiyor.
Hail to thee, maker of barley, feeder of cattle, carrier of ships, greatest of all the gods.
Selam sana, arpaları yaratan, sığırları besleyen, gemileri yüzdüren tanrıların en büyüğü.
The old Sand Pebble ain't much to look at, but she's sure as hell a home and a feeder.
Yaşlı Kum Tanesi'nin tutacak yanı yok ama iyi bir yuva ve besleyicidir.
He's a night feeder.
O gece beslenir.
They're keeping her alive on a drip-feeder.
Ufak bir su sızıntısı yüzünden evde mahsur kalmış.
Bird feeder.
Kuş besleyicisi.
And we reorganise all of our feeder schedules.
Ve bütün hat tarifelerimizi yeniden düzenliyoruz.
You happen yo be looking ay yhe Room Seven official Fish Feeder.
Yedi Resmi Balık Besleyici bile oluyorsun.
"The crows are too big for the bird feeder," she says.
Şimdi, o kargadan kurtulmam için başımın etini yiyor. "Kargan da kuş yemliği için çok büyükmüş" diyor.
Well, there I was, out in our back yard, you know drying my TV from the flooding when a bald eagle came to drink from my bird feeder.
Arka bahçemde su baskınında ıslanan televizyonumu kurutuyordum ki.. ... bir dazlak kartal kuş havuzumda su içmeye geldi.
He said he was down in Lampkin Park by a bird feeder, watching birds.
Lampkin Park'ında kuş yemliğinin yanında kuşları seyrettiğini söyledi.
We reorganize all of our feeder schedules. We got to think big, guys.
Ve bütün hat tarifelerimizi yeniden düzenliyoruz.
I built a lot of things around the house- - the spice rack... the bird feeder... the Gymboree.
Evde bir çok şey yaptım. Baharat rafı... Kuş yuvası...
They stand like lab rats hitting the feeder bar to get food pellets.
Yeme ulaşmak için çubuğa vuran laboratuvar farelerine benziyorlar.
Well, sir, just apply a smidgen of peanut butter to an ordinary pine cone... and you've got yourself a makeshift bird feeder, sir.
Neyse, şimdi bir kozalağın üstüne fıstık yağı sürüyoruz ve kendinize dandik bir kuş besleme aygıtı yapmış oluyorsunuz.
All right, we got marine winch, sling, feeder fish, 20,000-gallon tank -
Tamam. Bir tane vinç, kaldıraç yem kutusu ve 90 tonluk bir havuz- -
It turned up the Na'ka'leen Feeder, found in the Centauri sector.
Na'ka'leen Yırtıcısı. Yarı bilinçli bir tür. Centauri bölgesinde bulunuyor.
A Na'ka'leen Feeder.
Na'ka'leen Yırtıcısı.
It's definitely a Feeder.
Yırtıcı olduğu kesin.
Might know how the Feeder got here.
Yırtıcının nasıl geldiğini biliyor olabilir.
Have you found out how that Feeder got here?
Yırtıcının nasıl geldiğini buldunuz mu?
Jinxo's taking me to Deuce and the Feeder.
Garibaldi. Sinyalimi izle. Uğursuz beni Duece'a ve yırtıcının inine götürecek.
- The Feeder's in here.
- Yırtıcı buralarda.
This from a man who steals our paper, takes our bottled water and eats out of our bird feeder?
Bunu, gazetemizi çalan, şişe suyumuzu alan ve kuş yemliğimizden yemek yiyen adam mı söylüyor?
I understand they've installed a new bird feeder this year.
Bu yıl yeni bir yemek kabı koymuşlar.
Go over there, cut all power and pull the breakers. I'll start on the feeder.
Suyu kes ve her bağlantıyı ayır.
Didn't the feeder work? It worked fine.
- Beslemek işe yaramadı mı?
That's Oirk Moran, a bottom-feeder.
Dirk Moran. İğrenç bir herif.
I'm gonna clean up this mess, then I'll come and help you fill the bird feeder.
Ben ortalığı temizleyeceğim. Sonra gelip size kuş yemlerini doldurmanız için yardım ederim.
Must've been a bottom feeder.
Dip balığı olmalı.
Right now, I've got a frequency problem in the cascade feeder.
Şimdi, kademeli besleyicide frekans sorunum var.
The crocodile is a flexible feeder in its methods too.
Timsahların, yedikleri gibi, yöntemleri de esnek.
When you blew the power, we must have shut off the automatic feeder.
Elektriği kestiğimizde kedinin otomatik besleyicisi de durmuş olmalı.
A feeder in Texas provides a ruby-throat with a final top-up of nectar.
Teksas'taki bir beslenme yakut boğazlıya son nektarı sağlar.
A bottom-feeder with friends in high places.
Yüksek yerlerde arkadaşları olan rüşvetçinin teki.
She's just jealous because you're a stunning actress... and her date is a slimy bottom feeder... sponging off of people who actually have talent.
Sadece böyle güzel bir oyuncuyla çıkacağım için kıskanıyor... çünkü onun çıkacağı kişi başka yetenekli insanların peşine takılıp... onlardan yararlanan adi bir asalaktan başka bir şey değil.
Okay, we should be coming up on a feeder drain right about now.
Tamam, şimdi ana boru hattına gidiyor olmalıyız.
Oh but Joey, come over later because I'm going to teach you to make a bird feeder out of just a pine cone and some peanut butter.
Ama Joey, sonra bana gel de sana çam kozalağı ve fıstık yağından kuş yapmayı öğreteyim.
I want to know if you're still a bottom-feeder.
Hala bir kıç yalayıcı olup olmadığını merak ettim.
- Uh-huh. Yeah. - I mean, sales has always been a feeder for MA.
Satış hep korkulan bir alan olmuştur, hem de her zaman.
John, M'Lee is a calcivore, she's a feeder of bone.
John, M'Lee bir Calcivore ( Kalsiyum Yiyici ), kemikle beslenir.
What'd you do, put poison in a bird feeder?
Ne yaptın, bir kuşun yemine zehir mi koydun?
Lenora Bernstein got up, had tea and toast as she did every morning, then filled the bird feeder outside her window.
Lenora Bernstein her sabahki gibi kalktı, kahvaltı etti. Penceresinin dışındaki kuşlar için yemliği doldurdu.
- You go out with that bottom-feeder.
- Şu salakla ne işin var?
Why don't you stop flyin this bottom feeder... upgrade your pilot's rating to Jets?
Neden bu berbat şeyden vazgeçip pilotluk dereceni yükseltip jet kullanmıyorsun?
If I can find the bird feeder, I guess I'll mow that, too.
Eğer kuş yemini bulabilirsem, onu da kesebilirim.
She's a fuII-bIown feeder, but nearly turned.
O tam semirmiş emicisi, ama dönüşmek üzere.
Cletis Tout was a bottom-feeder.
Cletis Tout artıklarla beslenirdi.
You know how Suzette is about her bird feeder. These crows start showing up out of nowhere.
Suzette'nin kuş yemliği hakkında nasıl olduğunu bilirsiniz.
What a freakish nightmare did I step into, that turn my wife who was hot, who had sexy with me, who liked to go out with me at night into some earth mother, world record setting breast feeder?
Bazıları iyi insanlar. Onları etkili bir şekilde temsil etmem için bana güveniyorlar. Bunu yapmak için güvenilirliğimi korumam gerek.
She's such a bottom-feeder.
- Bu kızın k.çı yere yakın.